İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, Türk tekstil sektörünün ihracat performansını ve gelecek hedeflerini Platin'e şöyle değerlendirdi:
Dünya ekonomisinin zorlu bir dönemden geçtiği bu süreçte, Türk tekstil sektörü olarak ihracatımızı artırma ve pazar payımızı koruma mücadelesini kararlılıkla sürdürüyoruz. Pandemi sonrası küresel ticarette yaşanan durgunluk, artan üretim maliyetleri ve değişen talepler; tüm sektörlerde olduğu gibi bizim sektörümüzde de etkisini güçlü biçimde hissettirdi. 2024 yılını 11.5 milyar dolarlık ihracatla kapattık. 2025 yılı için hedefimiz ise 12 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşmak. Bu hedef doğrultusunda, ihracatta katma değer yaratacak adımlar atıyor; teknik tekstiller ve sürdürülebilir üretim modellerine yatırım yapıyoruz. İşçilik maliyetlerinin bin dolar seviyelerini aştığı ve Avrupa ile rekabet etmeye başladığı günümüzde, tekstil sektörü olarak dönüşüm sürecinden geçmemiz gerektiğini gözlemliyoruz.
Geleneksel üretim metotları ve mevcut teşvik mekanizmasıyla bu dönüşüm sürecinde rekabeti sürdürülebilir kılabilmemiz mümkün değil. Bu çerçevede önceliğimiz teşvik mekanizmalarının sektörlerimizin dönüşümünde öncü rol oynamasını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmasıdır. Ancak 2025 yılını tekstil sektörümüzün en az hasarla atlatabilmesi için acil önlemler de alınması gerekiyor. Bu çerçevede Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından hayata geçirilen 'KOSGEB İstihdam Destek Programı' KOBİ'ler için can suyu oldu. Bu önemli destek mekanizmasının, önümüzdeki süreçte sektörümüzdeki tüm firmalara uygulanacak şekilde genişletilmesi için de bakanlığımızın değerli desteklerini bekliyoruz. Bu noktada, sektörümüzün büyük bir kısmı KOBİ dışında kalıyor. Tekstil ve hazır giyim sektörlerindeki büyük işletmelerimizin ihracat ve istihdamlarındaki yüksek hacimlerinin yanında, sektörde taşıyıcı kolon rolü de mevcut. Büyük işletmelerin aldıkları siparişler sadece kendi firmalarıyla sınırlı kalmıyor, sektörümüzdeki büyük bir firmaya gelen bir sipariş mikro ölçekli firmanın üretimine kadar yansıyor.
ABD VE AVRUPA'DA BÜYÜME POTANSİYELİMİZ YÜKSEK
Türkiye, ABD pazarında tekstil ve hazır giyimde 8. büyük tedarikçi konumunda. 2024 yılında ABD'ye gerçekleştirdiğimiz tekstil ihracatımız 780 milyon doları geçti. Hedefimiz, bu rakamı kısa vadede daha yukarı taşımak. ABD ile ticaret görüşmelerinin yeniden başlamasını ve tekstil sektörümüzün tercihli ticaret anlaşmalarına dahil edilmesini önemsiyoruz. Avrupa'da ise, küresel daralmaya rağmen güçlü konumumuzu koruyoruz. Özellikle yeşil dönüşüm ve dijitalleşme süreçlerinde sektörümüzün hızlı adapte olması, AB pazarında rekabet avantajı sağlıyor. Karbon ayak izi düşük, çevre dostu üretim sistemleriyle hem Avrupa hem de Amerika pazarında Türk tekstilinin daha fazla tercih edileceğine inanıyoruz.
TEXHIBITION İSTANBUL İLE KÜRESEL REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRIYORUZ
Gelecekte sürdürülebilir büyümenin anahtarı, markalaşmadan geçiyor. Türk tekstil sektörü üretim gücüyle dünyada ilk sıralarda yer alıyor; fakat markalaşma konusunda daha fazla yol almamız gerektiğini biliyoruz. Futuretex İstanbul Kumaş Tasarım Yarışması gibi projelerle genç tasarımcılarımızı destekliyor; inovasyon ve tasarımla markalı ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Türkiye'nin tekstil ve hammaddeleri sektöründe elde ettiği başarıda uluslararası fuarlarımızın da katkısı büyük. İTHİB olarak düzenlediğimiz Texhibition İstanbul, artık yalnızca bir fuar olmanın ötesine geçmiş durumda. Mart ayında 7. kez kapılarını açan Texhibition İstanbul, 500'ün üzerinde katılımcı firma, 125 ülkeden gelen 25 bini aşkın ziyaretçisiyle Avrupa'nın en büyük tekstil fuarları haline geldi. Texhibition, sektörümüzün ihracat hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol üstleniyor. Yurt dışından gelen alım heyetleriyle firmalarımızı buluşturuyor; ticaret köprüleri kuruyoruz. Amacımız, Türk tekstil markalarının global pazarda daha fazla söz sahibi olmasını sağlamak.
İTHALATTA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELEDE KARARLIYIZ
Sektörümüzün karşı karşıya olduğu bir diğer önemli konu da, ithalatta haksız rekabet. Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yapılan ithalat, ilave gümrük vergilerinden muaf olduğu için sektörümüzde adaletsiz rekabet koşulları yaratıyor. İthalat gerilese de DİR kapsamında ülkeye giren ve kontrol edilmediği için suistimale konu olan ürünlerde hacim artıyor. 2015'ten bu yana genel ithalat içinde DİR'in payı gerilerken tekstil sektöründe artış görülüyor. DİR, yeterli üretimi olmayan ürünlerde rekabet edebilmek için geliştirilen bir enstrüman. Ama bizde kontroller yapılmadığı için suistimal ediliyor. Şahit numune alınması konusunda bakanlığa talebimizi ilettik. Uygulamanın hayata geçmesini bekliyoruz.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK İÇİN
Türk tekstil sektörü olarak zorlu bir yılı geride bırakırken, 2025 ve sonrası için umutluyuz. Üretimde, istihdamda ve ihracatta Türkiye ekonomisine sunduğumuz katkıyı artırmayı hedefliyoruz. Bizler, çarkları döndürmeye değil; sürdürülebilir, katma değerli ve markalı bir ihracat yapısına odaklanıyoruz. Texhibition İstanbul başta olmak üzere gerçekleştirdiğimiz tüm organizasyonlar ve projelerle Türkiye'yi tekstil ve hazır giyim sektörlerinde 'markaların ülkesi' yapma hedefiyle ilerlemeliyiz.
(İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz)