Avrupa futbolu, uzun yıllar boyunca sahadaki rekabet üzerinden tanımlandı. Ancak özellikle son 10 yılda, kulüplerin başarısı sadece kupalarla değil, kupaların kazanılmasında önemli paya sahip finansman gücünün yanında, taraftar deneyiminin, futbolculara ve oyunlara ilişkin büyük verinin süreklilik kazanmasında doğrudan etkisi olan teknolojik inovasyonları adaptasyon kabiliyetiyle ölçülmeye başlandı. Tabii bu da, startup ekosistemiyle iş birliği yetkinliğinden, dolayısıyla açık inovasyon süreçlerinin en iyi şekilde uygulanabilmesinden geçiyor.
Özellikle 'innovation lab'ler, hızlandırıcı ve kuluçka programları, futbol kulüplerinin yeni güç araçlarına dönüşmeye başladı. Bu yazımda; inovasyon departmanı kuran, hızlandırıcı başlatan ya da startup işbirliklerini kulüp kültürünün bir parçası haline getiren ve getirmeye başlamış kulüpleri mercek altına alıyorum.
ARSENAL FC: ÖNCÜ AMA YARI YOLDA KALMIŞ BİR DENEME
Futbolun beşiği olarak anılan İngiltere'de 2017'de Arsenal, 'LMarks' ortaklığıyla 'Arsenal Innovation Lab'i başlatarak İngiltere'de öncü oldu. 10 haftalık hızlandırıcı program, odak konuları olan taraftarın dijital deneyimini iyileştiren alışveriş uygulamaları, maç günü deneyiminin iyileştirilmesi, taraftarların dünya çapında ilgisinin çekilmesi ve sürekliliğinin sağlanabilmesi, gelecek için bir perakende operasyonu oluşturulması başlıklarıyla startupları kulüp operasyonlarına entegre etmeyi hedeflemişti. Ayrıca, odak noktası ne olursa olsun, kulübü ileriye taşımaya yardımcı olacak diğer tüm fikirler için de bir açık kapı içeriyordu. Arsenal bu hamlesiyle İngiltere'de inovasyonun öncüsü olarak anılmış oldu ama bir süre sonra program etkisini yitirmeye başladı. Startuplarla iş birlikleri yaparak sürdürülebilir iş modelleri üretemedi. Yani, vizyon güçlüydü ama yürütme zayıftı. Arsenal, hâlâ 'ilk hamle avantajı' sayesinde anılsa da kısa, orta ve uzun vadeli bir inovasyon stratejisi tasarlayamadığı veya yürütemediği için kurgusunu yeniden yapılandırmak zorunda kaldı.
PARİS SAINT-GERMAIN: 'STATION-F' İLE YENİ NESİL HIZLANDIRICI
Premier Lig'den Ligue 1'e geçecek olursak, PSG'nin bu yıl duyurduğu 'PSG Labs', Avrupa futbolunda hızlandırıcıların yeniden önem kazandığını gösteriyor. Bir ilke imza atarak, Fransa'nın ve hatta Avrupa'nın en büyük startup kampüsü olan 'Station-F' ile bir iş birliği yapmaları, kulübü girişimcilik ekosisteminin kalbine taşıdı. Bu iş birliği, 'Station-F' için de bir ilk. Program, taraftar deneyimi, stadyum teknolojisi ve sağlık performans çözümlerine odaklanıyor. PSG, burada hem marka hem de Paris ekosisteminin gücünü kullanmayı hedefliyor. Ancak, önemli ve kritik olan husus, henüz oldukça yeni olan ve şimdilik bolca basın bülteni ve lansman görselleri olan programın, somut başarı hikayeleri kısa ve orta vadede oluşamaz ise Arsenal örneğindeki gibi sürdürülemez hale gelebilir. Bunun için yapılması gereken kısa, orta ve uzun vadeli inovasyon stratejisinin belirlenerek inovasyon yönetim sistemiyle hayata geçirilmesi.
1.FC KÖLN: KÜÇÜK KULÜBÜN CESUR HAMLESİ
Önceki yazılarımdaki inovasyonun büyük şirketler kadar KOBİ ve OBİ'lerin de işi olduğuna ilişkin söylemim, futbol kulüpleri için de geçerli. Bu nedenle, Almanya'nın orta ölçekli kulüplerinden bu kulübe yazımda yer vermemek olmazdı. Kulüp, 'HYPE Sports Innovation' iş birliğiyle 2019'da 'SPIN Accelerator' programını başlattı. Üç aylık yoğun program, küresel spor markalarıyla satış görüşmesi, mentörlük, Covid döneminden kaynaklı yöneticilerle sanal ortamda kahve, önemli fuarlara ve etkinliklere katılım, araştırma altyapısına erişim ve HYPE Mezunlar ağına erişim gibi imkanlar sunuyordu. Bundesliga devlerine kıyasla orta seviye bir kulüp olarak, inovasyonda büyüklerden hızlı aksiyon alması dikkat çekiciydi. Bu aynı zamanda, inovasyon sadece para ve marka gücüyle değil, doğru ortaklıklarla da mümkün olduğunun göstergesi. Ancak, sportif başarıya ve finansal sürdürülebilirliğe bağlanamazsa, 'inovasyon tiyatrosu'na dönüşme riski var.
BARÇA INNOVATION HUB: SPORUN YENİ İNOVASYON FABRİKASI
2017'de kurulan 'Barça Innovation Hub'; spor bilimleri, eğitimi, sağlığı ve teknolojiyi bir araya getiriyor. Hatta startup işbirlikleri ve yatırım süreçlerini de dahil eden bir yapı. Portföyünde 14 girişimi olan Spor Girişim Sermayesi (SVC) fonuyla, startuplara sermaye ve uzmanlık desteği veriyor. Hub'ın üç ana odağı bulunuyor. Sporcu odaklı teknolojiler (giyilebilirler, performans takibi, veri analitiği), taraftar odaklı çözümler (dijital platformlar, akıllı stadyumlar) ve organizasyonel dönüşüm (spor inovasyonu, dijitalleşme). Amaç; sporu daha dinamik, veri odaklı ve erişilebilir kılmak.
BURNLEY FC: KÜÇÜK KULÜP, BÜYÜK DENEME
Son olarak 2025'te duyurulan 'Burnley FC Innovation Hub'dan bahsetmek istiyorum. Burnley FC'nin inovasyon ortamı, girişimlere canlı bir Premier Lig sahnesinde ürünlerini test etme ve doğrudan geri bildirim alma imkanı tanıyor. Bu sayede, girişimin ürün-pazar uyumunu hızla iyileştirme fırsatı doğarken, Premier Lig bağlantısı girişimlere güvenilirlik ve potansiyel müşteriler ve yatırımcılar nezdinde görünürlük kazandırıyor. Ayrıca, Burnley FC ve sahibi ALK Capital'in karar vericilerine erişebilme imkanı, spor teknolojisinde stratejik ortaklıkların, yatırım fırsatlarının ve sürdürülebilir büyümenin önünü açıyor. Programın odakları iki başlıkta toplanıyor. İlki, futbol performansı (yetenek keşfi, sporcu yönetimi, bilişsel eğitim, performans analitiği, sağlık, tıbbi destek ve beslenme) ve ikincisi ise 360 derece taraftar deneyimi (akıllı stadyum, perakende & sosyal ticaret uygulamaları, pazarlama, medya ve içerik yönetimi).
SON SÖZ
Avrupa kulüplerinde hızlandırıcı ve kuluçka programları artık bir trend değil, bir zorunluluk. Ancak kritik olan, bu girişimlerin kulüp stratejisiyle ne kadar entegre olabildiği. Öncü olmak kadar süreklilik sağlamak da belirleyici. Bugün bu programları başlatan kulüpler futbolun yeni oyun kurucuları. Fakat kazananlar yalnızca lansman yapanlar yani 'inovasyon tiyatrosu' yapanlar değil; inovasyon stratejisini tasarlayıp somut çıktılar üreten, yani yeni ürün, hizmet ve iş modelleri geliştiren kulüpler olacak.