USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sektörler

17 Kasım 2025 11:15

"Yeni nesil İK vizyonu üç temel eksende şekilleniyor: İnsan, teknoloji ve anlam”

#PlatinPerspektif'te bu ay dijitalleşme, teknolojik değişimler ve yapay zeka odaklı gelişmeler ışığında dönüşen insan kaynakları (İK) konusunu ele alıyoruz. Bunu yaparken de bize konuğumuz; PERYÖN (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eylem Derya Özgür eşlik ediyor.

"Yeni nesil İK vizyonu üç temel eksende şekilleniyor: İnsan, teknoloji ve anlam”

"İK KURUMUN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREN STRATEJİK BİR DÖNÜŞÜM ORTAĞI"

*Dijitalleşme, teknoloji entegrasyonu ve yapay zeka odaklı gelişmeler, kurumların İK vizyonunu ne yönde değiştiriyor? Kurumlar, yeni nesil İK stratejilerini artık hangi kriterleri göz önüne alarak belirliyor?

İnsan kaynakları yalnızca 'süreç yöneten' değil, kurumun geleceğini şekillendiren stratejik bir dönüşüm ortağı. Dijitalleşme ve yapay zeka da insan kaynakları süreçlerinin operasyonel yükünü almakla kalmıyor; aynı zamanda çalışan deneyimini kişiselleştiren, veriye dayalı ve sürekli öğrenmeyi teşvik eden bir yapıya dönüştürmeye destek oluyor. Yeni nesil insan kaynakları vizyonu üç temel eksende şekilleniyor: İnsan, teknoloji ve anlam. Teknoloji artık sadece bir verimlilik unsuru değil; insan potansiyelini görünür kılan ve kurumları çevik, esnek, öğrenen yapılara dönüştüren bir araç. Kurumlar yeni stratejilerini belirlerken, dönüşen iş dünyasının ihtiyaçlarını dikkate alma gayretinde. Çünkü artık birçok meslek yeniden tanımlanıyor; bazıları otomasyonla sadeleşirken, yepyeni roller doğuyor. Bu tablo, kurumlara önemli bir sorumluluk yüklüyor: Mevcut yetenekleri devamlı geliştirmek, yeni beceriler kazandırmak ve sürekli öğrenme kültürünü kalıcı hale getirmek. Bugün en çok aranan beceriler arasında analitik düşünme, dijital okuryazarlık, yapay zekâ ile iş birliği kurabilme, yaratıcılık, problem çözme, etik muhakeme ve iş birliği becerileri öne çıkıyor. Kurumlar bu becerileri teşvik eden, çalışanlara öğrenme esnekliği tanıyan ve içsel motivasyonu güçlendiren ortamlar yaratmak zorunda. Ayrıca yetenekleri elde tutmak, bu dönüşümün en kritik parçası. Çünkü çalışanlar artık yalnızca maaş veya unvanla değil, yaptıkları işte buldukları anlam, gelişim ve değer uyumu ile bağlılık gösteriyor.

ASIL DÖNÜŞÜM, İŞİN NİTELİĞİNDE VE BECERİLERİN ANLAMINDA YAŞANIYOR

*Dijital çağda yetenek yönetiminin kodları neler oldu? Yapay zekanın bazı meslekleri gölgede bırakacağına yönelik endişeler gerçekçi mi? Sizce hangi meslekler dönüşecek?

Dönüşüm aslında bireylere de kurumlara da büyük fırsatlar sunuyor. Dönüşüme zamanında uyumlanan kendi fırsatını yaratıyor. Endüstri tarihinde pek çok büyük dönüşüm gerçekleşti, bazı meslekler ortadan kalktı ama yeteneklerini yeni ihtiyaçlara uyumlu hale getiren bireyler ve organizasyonlar bu dönüşümlerden hep olumlu etkilendiler. Yapay zekanın bazı meslek gruplarında sadeleşmeye sebep olacağı doğru. Diğer yandan yeni işlerin doğmasına da sebep oluyor. Meslek tanımları değişiyor. Dolayısıyla bizlere düşen kaygılanmak yerine yarının yetkinlikleri ile kendimizi donatmak. Yapay zeka, bazı görevleri otomatikleştiriyor ama asıl dönüşüm, işin niteliğinde ve becerilerin anlamında yaşanıyor. Rutin görevler azalırken; stratejik düşünme, veriyle hikaye anlatma, problem çözme, yaratıcılık, etik muhakeme ve empati gibi 'insana özgü beceriler' değer kazanıyor. Bu, geleceğin iş dünyasında fark yaratacak olanın yalnızca teknik yetkinlik değil, insanın analitik ve duygusal zekâsıyla desteklenen farkındalık olacağını gösteriyor. Kurumların bugün en büyük sorumluluğu yeteneklerini bu dönüşüme hazırlamak; sürekli öğrenmeyi, yeniden beceri kazanmayı ve çok yönlü gelişimi kurum kültürünün bir parçası haline getirmek...

KUŞAKLAR ARASI UYUM, 'İLETİŞİMDE ORTAK ZEMİN' YARATMAKLA BAŞLIYOR

*Kurum kültüründe X, Y ve Z kuşakları arasındaki denge nasıl sağlanmalı? Kuşaklar arası uyum için ne gibi adımlar atılmalı?

Bugün iş hayatında dört kuşağın bir arada çalışıyor olması, kurumlar için çeşitlilik kadar büyük bir öğrenme fırsatı anlamına da geliyor. Her kuşak farklı bir deneyim, değer ve bakış açısı demek. Önemli olan bu farklılıkları samimi olarak bir zenginlik olarak görmek, birbirinden öğrenmeyi mümkün kılmak. Kuşaklar arası uyum, 'iletişimde ortak zemin' yaratmakla başlıyor. Bu zemin; saygı, güven, anlam ve ortak değerler üzerine inşa edilmeli. Genç kuşaklar kurumun ve kendi yaptıkları işin toplumun, gezegenin toplam yararına olmasını, kültürün kendi değerleriyle örtüşmesini, o kurumda kaldığı sürenin kendi gelişimini desteklemesini önemsiyor. Deneyimli kuşaklar da stratejik bakış, çalışkanlık, adanmışlık, istikrar ve kurumsal hafızayı temsil ediyor. Bu iki dünyanın kesiştiği nokta, sürdürülebilir başarı için eşsiz bir alan yaratıyor. Kurumlar, yalnızca deneyime dayalı bir liderlik hiyerarşisi yerine farklı özellikleri ve öncelikleri olan çalışan grupları arasında diyalog ve mentorluk kültürünü güçlendirmeli. Tersine mentorluk, çok kuşaklı takımlar gibi araçlar ve esnek çalışma modelleri bu köprülerin inşasında kritik rol oynuyor.

EN ÇOK OKUNANLAR