Finans yönetimi, modern ekonomilerin temel taşıdır. Küresel ölçekte sermayenin dağılımı, yatırım kararları, para politikaları ve mali regülasyonlar dünya ekonomisinin gidişatını doğrudan etkiliyor. Bugün finans sektörü yalnızca bankacılık ve borsalardan ibaret değil. Aynı zamanda teknoloji, enerji, güvenlik, uluslararası ticaret ve hatta jeopolitik dengelerle yakından ilişkili... Türkiye de son yıllarda özellikle İstanbul Finans Merkezi gibi projelerle küresel finans arenasında daha görünür olmayı hedefliyor. Ancak bu süreçte atılan adımlar; bazı yönleriyle doğru, bazı yönleriyle ise eksik ve tartışmalıdır.

DÜNYA FİNANS YÖNETİMİ

Dünyada blok zinciri, kripto paralar, dijital bankacılık ve yapay zeka destekli finansal hizmetler giderek yaygınlaşıyor. Sürdürülebilir finans konusunda ise ESG yatırımları hızla büyüyor. Jeopolitik riskler; ticaret savaşları, yaptırımlar ve bölgesel çatışmalar, finansal akışları yeniden şekillendiriyor. ABD dolarının hakimiyeti sürse de Çin Yuanı ve dijital para girişimleri alternatif rezerv araçları olarak öne çıkıyor. Global finans yönetimi ise büyük ölçüde üç unsura dayanıyor:

1-Küresel finansal kurumlar

-Uluslararası Para Fonu (IMF)

-Dünya Bankası

-Uluslararası Ödemeler Bankası

Bu kurumlar, ülkeler arasında finansal istikrarı sağlamak, krizlere müdahale etmek ve kalkınma projelerini desteklemekle görevlidir.

2-Ulusal merkez bankaları

-ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) gibi güçlü kurumlar, küresel likiditeyi ve para politikalarını şekillendiriyor.

-Örneğin Fed'in faiz kararı, yalnızca ABD'yi değil, tüm dünyadaki sermaye akışlarını doğrudan etkiliyor.

3-Uluslararası finans merkezleri

-New York, Londra, Hong Kong, Singapur gibi merkezler, sermaye piyasalarının kalbi durumundadır. Bu şehirlerde alınan kararlar, milyarlarca doların yönünü belirliyor.

TÜRKİYE'NİN FİNANS YÖNETİMİ

Dönemin Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak'ın önemli bir vizyon koyarak, Türkiye'de İstanbul Finans Merkezi'nin oluşumuna liderlik etmesi çok kıymetliydi. Türkiye, İstanbul'u bölgesel bir finans merkezi haline getirmek amacıyla önemli bir altyapı yatırımı gerçekleştirdi. Kamu bankaları ve düzenleyici kurumların buraya taşınması, merkezi bir ekosistem yaratma açısından olumlu bir adımdır.

Bankacılık sisteminin dayanıklılığı: 2001 krizinden sonra bankacılık sektöründe getirilen düzenlemeler sektörü sağlamlaştırdı. 2008 küresel finans krizinde Türkiye'nin bankacılık sistemi nispeten güçlü kaldı.

Katılım bankacılığı ve İslami finansın teşviki: Türkiye, Körfez ülkeleriyle iş birliği yaparak katılım bankacılığını geliştirmeye çalıştı. Bu, Türkiye'yi İslami finans alanında bölgesel bir oyuncu haline getirme potansiyeli taşıyor.

FİNTEK VE DİJİTALLEŞME ADIMLARI

Dijital bankacılık lisansları verildi. Yerli ödeme sistemleri geliştirilerek finansal teknolojide ilerleme sağlandı.

UZUN VADELİ BİR VİZYON

Doğru politikalarla ve kurumsal güveni yeniden tesis ederek Türkiye yalnızca bölgesel değil, küresel bir finans merkezi olma yolunda ilerleyebilir. Ancak bu süreç; uzun vadeli vizyon, bağımsız kurumlar ve yatırımcı güveni olmadan başarıya ulaşamaz.