Dalida Özatay Erus / dalida.ozatay@platinonline.com
Her şey, deri çanta zanaatkârı baba Adnan Manastır ile başlıyor. Beste ve Merve Manastır Kardeşlerin çocukluğu babalarının atölyesinde artan deri parçalarını birleştirmek ve minyatür çantalar yapmakla geçiyor. “Çanta, bizim için babaya ve zanaatine olan hayranlığın, çocukluğumuzun en somut haliydi” diyen kardeşler, o günleri şöyle anımsıyor: “Eski ile yeniyi bağlayan o deri kokusu, 11 yaşında Rum ve Alman ustalardan bu zanaatı öğrenmek için atölyeye girip mesleğine aşık olmuş bir baba, küçük bir kız çocuğu iken onun kendi elleriyle yapıp getirdiği minik sırt çantaları, bel çantaları, Galatasaray Lisesi’nin karşı hanındaki en eski atölyemizin İstiklal Caddesi’ne bakan balkonu, Beyoğlu, tarihe ve zanaata olan hayranlık… Kalbimizde ve aklımızda her daim bunlar vardı.” Kısacası Manu Atelier'in hikayesi yıllar önce, Manastır Kardeşler henüz iki küçük kız çocuğu iken başlıyor, Şubat 2014'te de doğuyor. iken başlıyor, Şubat 2014’te de doğuyor
“AYNI ZEVKLERE SAHİP OLUP FARKLI AÇILARDAN BAKABİLİYORUZ”
Markanın gelişimi ve ürünlerin tasarım süreçlerinde birbirlerini tamamladıklarını ifade eden Beste Manastır, “Merve, tüm operasyon (ihracat ve toptan satış) ve finanstan, ben ise satış ve pazarlamadan sorumluyum. Kreatif alanda ise her konuda beraber çalışıyoruz. Tabii ki bu süreçte bazı anlaşmazlıklar oluyor ama bu anlaşmazlıkların bizi en iyi sonuca ulaştırdığını düşü
nüyoruz. Özellikle yeni koleksiyona hazırlık aşamasında. Frekansların sürekli açık olmalı ve sürecin her saniyesinden ilham alabilmelisin. İkimiz de bunun içine girdiğimizde, aynı yolda farklı fikirlerin çatışması kaçınılmaz oluyor. Aklımıza bir fikir geldiğinde hemen not alır birbirimizle paylaşırız. En büyük şansımız, aynı zevklere sahip olup farklı açılardan bakabilmemiz. Bu yüzden farklılıklarımızla benzerliklerimizi bir araya getirip en iyi sonuca ulaşabiliyoruz” diye anlatıyor.
“BİR ‘AİLE YADİGARI’ SUNUYORUZ”
Manu Atelier her gün, her bir parça için verilen emeği sevgiyle harmanlayıp yüksek kalite ve özgün tasarımı ulaşılabilir fiyatla nesilden nesile aktarmayı amaçlıyor. Her bir çanta tek bir kişi tarafından kesiliyor. Her bir Manu Atelier çanta tasarımında zanaatkârın kalbiyle, gözüyle ve elleriyle mükemmeliyete ulaşmak için her detaya büyük bir özen gösterdiği tamamen gerçek bir hikaye sunuluyor. Yüksek kaliteli materyal, el işçiliği, yenilikçi tasarım ve modern işlevselliğin yanı sıra ulaşılabilir bir marka sunmayı amaçlıyor. Manastır Kardeşler, “Biz içtenlik ve özgünlük sunuyoruz. Bir ‘aile yadigarı’ sunuyoruz” diyor.
ÜRETİM TAMAMEN TÜRKİYE’DE
Çantaların yapım aşamalarını Merve Manastır şöyle anlatıyor: “Her bir Manu çantası tek bir kişi tarafından kesiliyor; babamız Adnan Manastır. Her biri elle boyanıyor ve büyük bir çoğunluğu yetenekli kadın zanaatkârlar tarafından dikiliyor. Deri kesim sürecinde atık yönetimine büyük hassasiyet gösteriyoruz.
Babamızın 50 yılı aşkın tecrübesi ve yeteneği sayesinde deri atıklarını en aza indirgiyoruz. Özel bir katlama tekniği ve işlevselliğiyle Pristine, her koleksiyonumuzun kahraman modeli. Pristine haricinde 7 farklı modelimiz daha mevcut.
Üretimin tamamı Türkiye’de yapılıyor. Ülkemiz uzun yıllardır birçok global marka için deri üretiminde önemli bir yere sahip ve biz de bunun bilincinde olarak, yerinde ve yerli üretim yaparak bu avantajı mümkün olan maksimum seviyede kullanıyoruz.” Tüm tasarım sürecini Merve ve Beste Kardeşler babaları ile gerçekleştiriyor. Merkez ofiste 11, showroomda 3, atölyede ise 10 kişi çalışıyor.
BUTİK OLMANIN AVANTAJ VE DEZAVANTAJI
Butik bir marka olmanın en büyük avantajının özgürlük ve özgünlük olduğunu vurgulayan Beste Manastır, dezavantajının ise operasyonel zorluklar olduğunu ancak iyi bir takımla bunun da üstesinden gelinebildiğini ifade ediyor.