Atlas Okyanusu'na kıyısı olan ve İstanbul gibi iki yakada kurulan şehir, Tejo Nehri'nin okyanusa döküldüğü noktada konumlanıyor.
19'uncu yüzyıldan günümüze kadar gelen Portekiz halk müziği türü Fado, ülke kültürünün önemli bir parçasını oluşturur.
Geleneksel parke taşlarıyla döşenmiş olan Rossio Meydanı, Orta Çağ'dan bu yana şehrin ana meydanlarından biri konumunda.
Rossi Meydanı'na geride bırakıp okyanusa doğru yürürken Augusta Caddesi'nden geçin ve hemen ileride şehrin bir başka anıtsal meydanı Ticaret Meydanı yani Praça De Commerçao'ya varacaksınız.
Lizbon'da nostaljik bir tura hazır mısınız? Rossio Meydanı'nın çaprazındaki Martim Moniz Meydanı'nından kalkan 28 numaralı sarı tramvay, şehrin en eski bölgesi Alfama'nın dik sokaklarından geçerek 11. yüzyıldan kalan São Jorge Kalesi'ne kadar sefer yapıyor
Vaktiniz varsa Lizbon Botanik Bahçesi'ni de ziyaret edebilirsiniz. 1858 ve 1873 yılları arasında oluşturulan bu bahçe, zaman içinde ihmal edilse de Güney Avrupa'nın en iyi botanik bahçesi olarak kabul ediliyor.
Milletler Parkı içindeki Avrupa'nın en büyük akvaryumlarından olan Lizbon Okyanus Akvaryum'u 450'den fazla türe ve 8 bine yakın canlıya ev sahipliği yapıyor.
Milletler Parkı içindeki Avrupa'nın en büyük akvaryumlarından olan Lizbon Okyanus Akvaryum'u 450'den fazla türe ve 8 bine yakın canlıya ev sahipliği yapıyor.
Portekiz İmparatorluğu'nun inşası sırasında başarılı kaşifleri anmak üzere inşa edilen Keşifler Anıtı, bir geminin pruvasını andıran şekli ile Portekiz'in Keşif Çağı'nda büyük rol oynayan 30'dan fazla tarihi figürün heykellerini bir araya getiriyor.
Şehrin modern sanat duraklarından biri olan ve 1992'de Portekiz'in AB başkanlığı için inşa edilen Belem Kültür Merkezi, uluslararası sanat sergilerine, dünyaca ünlü müzik ve tiyatro gösterileri ile kongrelere ev sahipliği yapıyor.
Oldukça görkemli olan manastır 1501 yılında yapılan, Vasco da Gama gibi gemiciler tehlikeli yolculuklara çıkmadan önce dua ettikleri Jeronimos Manastırı, bu kaşiflerin bağışlarıyla devamlı genişletilmiş veyasüslenmiş.
Nehir kıyısından biraz daha açıkta yer alan Torre de Belem(Belem Kulesi), kendine özgü mimari yapısıyla dikkat çekiyor.
Ülkenin en büyük ve popüler ikinci şehri olan Porto, DouroNehri'nin kuzey kıyısında kurulmuş.
Douro Nehri üzerindeki pek çok köprü yer alıyor. Bunlardan biri olan Maria Pia köprüsü, Gustave Eiffel tarafından inşa ediliyor. Şehrin bir başka ikonik köprüsü ise Dom Luis I köprüsü.
Avrupa kıtasının en batı noktası olan Cabo Da Roca, dik bir yamaç üzerinde işaretleniyor. Önünüzde ise Atlas Okyanus'u tüm ihtişamı ile seriliyor.
Mimar Jose Marques da Silva'nın 1904 yılında yapımına başladığı Sao Bento Tren İstasyonu'nun içine girdiğinizde muazzam bir çini işçiliği ile karşılaşıyorsunuz. Ana salonda çini ustası JorgeColaçoya'ya ait çalışmada 20 binden fazla karo, Portekiz tarihini anlatıyor.