Bahar Selin Akgün / bahar.akgun@platinonline.com
Çin’de ortaya çıkan Koronavirüs salgını, dünya genelindeki toplumların sağlığını ve ekonomik yapısını tehdit eden bir sürece dönüştü. Asya’nın diğer bölgelerindeki işletmeler de bu durumdan fazlasıyla nasibini aldı. Küresel gayrisafi hasılanın yüzde 16’sını oluşturan Çin, global anlamda birçok sektördeki iş talebinin de ana kaynağı… Peki, dünya bu krizi nasıl atlatacak?
The Economist bünyesinde faaliyet gösteren Intelligence Unit biriminin hazırladığı ‘Covid-19: The Impact On Industry’ (Covid-19’un Endüstriler Üzerindeki Etkileri) adlı rapor, bu krizden global anlamda etkilenecek sektörlere, ülkelere ve salgının yarattığı domino etkisine dikkat çekiyor.
TÜRK İŞ DÜNYASININ ÖNCÜ KURULUŞLARI NE DÜŞÜNÜYOR?
Koronavirüs salgını dünya genelinde lojistik, ara malı üretimi ve temini gibi ticaretin ana akslarını sekteye uğratmış durumda. Bu durumdan Türkiye de ister istemez etkilendi. Bu kapsamda İTO, DEİK, MÜSİAD, GYİAD VE TİM başkanlarına, Türkiye’yi yeni dönemde ne gibi fırsatların beklediğini sorduk
"KRİZİN ORTAYA ÇIKARACAĞI OLUMSUZLUKLAR FIRSATA ÇEVRİLEBİLİR"
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Abdurrahman Kaan “Covid-19 salgını öncesinde bile küresel ekonomiye yönelik tahminler dünyada bir üretim daralmasına işaret ediyordu. Salgın süreci bu küresel sarsıntının şiddetini artırdı. Küresel dayanışmanın sona ermek üzere olduğunu ve hemen her ülkenin kendi problemleriyle baş başa kaldığını görüyoruz. Türkiye’nin bu süreçten olumsuz etkilenmemesini beklemek doğru değil. Bununla birlikte; orta vadede krizin ortaya çıkaracağı olumsuzlukları fırsata çevirebilme imkanına sahibiz. Çin’de ekonomik aktivitenin beklenenden hızlı bir şekilde toparlanması, Türkiye’nin lehine bir sonuç doğuracak. Dünya ihracatında Çin ile rekabet edilen kalemlerde Türkiye avantajlı bir konuma gelecek. Toparlanma sürecindeki Çin, hızlı üretim ve stok gücü ile küresel piyasada fiyat kırarsa yeni bir üretim politikasına gitmemiz mecburi olacak. Bilhassa gıda sektöründe yaşanacak talep artışında, Türkiye’nin Çin’e nazaran dünya tüketim algısındaki olumlu imajını çok iyi değerlendirmek zorundayız.” dedi
"TÜRKİYE, YÜKSEK POTANSİYELE SAHİP OLDUĞU ALANLARI GÜÇLENDİRMELİ"
Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) Başkanı Fuat Pamukçu “Koronavirüs salgınının etkisi ile iktisadi faaliyetlerde sert daralmalar yaşanıyor. Firmalar önümüzdeki üç aylık döneme hazırlık yapmalı ve kamunun açıkladığı desteklerden azami ölçüde yararlanmalı. Dünyanın tedarik zincirinde Çin’e ve Asya’ya olan bağımlılığını azaltması ve tedarik zincirini yenilemesi bekleniyor. Makine, elektrikli teçhizat, savunma-otomotiv yan sanayi, raylı sistemler ve diğer ulaştırma araçları gibi orta-yüksek teknolojili sanayilerde, Türkiye yüksek potansiyele sahip. Metal ve kimyasal ürünler sanayisinde de önemli fırsatlar var. Tekstil, ayakkabı ve hazır giyim ana sanayilerinin, daha önce kaybettikleri pazarlarda yeniden tedarik zincirleri içine girme potansiyelleri yüksek. Elektronik, bilgi işlem, hassas ölçüm aletleri, sağlık ekipmanları gibi alanlarda tedarik zincirlerine katılım ise ancak teknolojik yeterliliğin sağlanması ile mümkün olacak. Hizmet sektörü tarafında ise moda perakendesi, lojistik ve taşımacılık, yazılım ve kişisel hizmetler öne çıkacak.”
"SALGIN SONRASINDA ORTAYA ÇIKACAK FIRSATLARA ODAKLANMALIYIZ"
Koronavirüs’ün dünya ticaretini ‘pause’a aldığını belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Dünyayı sürükleyen ekonomiler ani bir ‘duruş’la karşı karşıya. Bu süreçten çıkış; ‘V’ değil de daha çok ‘U’ şeklinde olacak gibi görünüyor. Yılın ilk çeyreğinde merkez Çin iken, ikinci çeyrekte Avrupa ve Amerika merkez haline geldi. Bu da salgının etkisinin, Türkiye için ikinci çeyrekte daha belirgin olması anlamına geliyor. Çünkü Avrupa en önemli ticaret partnerimiz” diyor. İhracatta ikinci çeyrekte bir miktar yavaşlama olacağını öngören Avdagiç; "Bunun işaretini mart ayındaki ihracat rakamıyla aldık. Ancak Cumhurbaşkanımızın aldığı kararlarla, hükümetimizin uygulamaya koyduğu tedbirler oldukça olumlu yansımalar veriyor” yorumunda bulunuyor. Salgın sonrasında ortaya çıkacak fırsatlara odaklanmak gerektiğini belirten Avdagiç, "Temassız ödeme sistemleri, e-ticaret, bankacılıkta teknolojik yenilikler, uzaktan eğitim, film, dizi, dijital içerik platformları ve uzaktan çalışmayı kolaylaştıracak uygulamalara her zamankinden büyük bir talep var" diyor.
“TÜRKİYE BU SÜREÇTEN EN AZ HASARLA ÇIKACAK”
Covid-19 salgını ile yeni bir sınav verdiğimizi söyleyen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, “Tüm insanlığın birlikte mücadele etmesi, dayanışmanın altın kural olarak benimsenmesi ve günlük yaşamın da dijital hayatın getirdiği yeni disiplinlere uyum sağlaması gereken bir zamandayız. DEİK olarak 146 iş konseyi ile ‘işlerimizi askıya almıyoruz’ anlayışına yatırım yapıyor ve toplantılarımızı online sürdürüyoruz. Talep yönlü beklediğimiz sorun, tedarik zincirinin koparılmaması üzerine yoğunlaşmaya başladı. Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle lojistik alanda da süreci lehimize çevirecek her türlü adımın atıldığını görmek bizi daha da motive ediyor” diyor. Arz-talep dengesinin sarsıldığı bir dönemde dahi Türkiye’nin süreçten en az hasarla çıkacağına inandıklarını vurgulayan Olpak, “Pozisyon belirleme noktasında oldukça hızlı bir ülkeyiz. Yaşanılan sürecin dinamiklerine hızla uyum sağlayabilen kendine has proaktif bir yapımız var” yorumunda bulunuyor.
“KENDİ İMKANLARIMIZLA ÜRETMENİN ÖNEMİ GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR"
Dünyanın alternatif, sağlıklı ve güvenilir tedarikçi ülkelere ihtiyaç duyduğunu ifade eden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, “Çin’de yaşanan Koronavirüs dalgasından sonra Türkiye’nin güvenilir liman konumu daha da önem kazandı. İhracatçılarımızın ürünlerini dünyaya yetiştirmek adına talep ettikleri kargo uçaklarının sayısının artırılması adına tüm imkanlar seferber edildi. Bilhassa, Irak ve İran sınır kapılarında devreye alınan temassız ihracatın Kapıkule’de de uygulanması konusunda Ticaret Bakanlığı ile çalışmalar devam ediyor. Gümrük kapılarında kısmi olarak birtakım aksamalar yaşansa da ihracatımız oralardan da akmaya devam etti. Kendi imkanlarımızla üretmenin önemi, bu süreçte yeniden ortaya çıktı. Özellikle medikal, kimya ve gıda alanlarına yönelik yatırımlarla bu konudaki eksiklikler giderilecek. Tedarik anlamında dünya tüm yumurtaları tek sepete koymanın önemli bir risk olduğunu fark etti. Tedarik zincirinde akışlar yeniden kurgulanacak, ithalatında tamamen Çin’e bağımlı ülkeler ‘güvenilir liman tedarikçi’ arayışına girecek” diyor.