Türkiye, küresel ticaretin hızla dijitalleştiği bir dönemde, ihracat stratejilerini yeniden şekillendirmek zorunda. E-ihracat, geleneksel ticaret yöntemlerini dönüştürerek işletmelere sınırları aşma ve daha geniş kitlelere ulaşma fırsatı sunuyor. Artık rekabet sadece fiziksel ticarette değil, dijitalde var olabilmekte belirleniyor. Küresel güç dengeleri değişirken ticarette kartlar yeniden dağıtılıyor. Jeopolitik gerilimler, yeşil ekonomi baskısı, teknolojik devrim ve finans sistemindeki değişimler, Türkiye'nin e-ihracat stratejilerini gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.
KÜRESEL REKABETTE YENİ DENGELER
Çin'in 'Tek Kuşak Tek Yol' ve 'Made in China 2025' stratejileri yeni ekonomik alanlar yaratırken, ABD-Çin ticaret ve teknoloji savaşı tedarik zincirlerini de altüst ediyor. Türkiye, lojistik avantajıyla alternatif üretim üssü olma şansına sahip görünse de küresel belirsizlikleri göze almalı. Avrupa'daki ekonomik durgunluk, Türkiye'nin AB'ye ihracatını yavaşlatma riski taşıyor. Bu yüzden yüksek teknoloji, katma değerli ürünler ve alternatif pazarlara odaklanmak artık bir zorunluluk.
E-ihracat, KOBİ'ler dahil her ölçekten işletmeye küresel pazarlara erişim için kritik önemde.
YEŞİL DÖNÜŞÜM VE E-İHRACATIN KESİŞİMİ
AB'nin Karbon Sınır Düzenlemesi (CBAM), yeşil dönüşümü zorunlu hale getiriyor. 2026 itibarıyla karbon emisyonlarını azaltamayan Türk firmaları ek vergilerle karşılaşacak. Çelik, çimento gibi sektörlerde ihracat kayıpları yüzde 20'ye ulaşma riski taşıyor. Ancak e-ihracat yapan işletmeler, çevre dostu lojistik ve sürdürülebilir üretimle riski avantaja çevirebilir.
E-ihracat, Türkiye'nin küresel ticarette rekabet gücünü artırmak için en önemli araçlardan biri olarak görülmeli.
TEKNOLOJİYE AYAK UYDURMAYAN KAYBEDER
Yapay zeka üretimde maliyetleri düşürüp verimliliği artırıyor. Türkiye bu teknolojiyi hızla benimsemezse küresel rekabette geri düşecek. McKinsey'ye göre, yapay zeka ve dijital teknolojiler küresel ekonominin yüzde 50'sini etkileyecek. Dijitalleşmeyi erteleyen işletmeler, yüksek maliyetlerle rekabet edemez hale gelecek. Yanı sıra blok zinciri ve dijital para sistemleri, dolar ve Euro egemenliğini sarsarken Türkiye, blok zinciri tabanlı ticaret çözümlerine geçmeyi önceliklendirmeli. Uluslararası ödemelerde yüksek maliyet ve işlem süresiyle karşılaşmayı önlemeli çünkü 2028'e kadar dijital ödeme araçlarının ticaretteki payının yüzde 25'e ulaşması bekleniyor.
E-İHRACAT TÜRKİYE'NİN ÇIKIŞ YOLU
E-ihracat, Türkiye'nin küresel ticarette rekabet gücünü artırmak için en önemli araçlardan biri olarak görülmeli. Bu potansiyeli değerlendirmek için dijital altyapının güçlendirilmesi, lojistik süreçlerin optimize edilmesi ve devlet desteklerinin hızlandırılması gerekiyor. Türkiye'nin ihracata eski yöntemlerle devam etmesi artık mümkün değil. Jeopolitik dönüşümlere ayak uydurmalı, yeşil ekonomiye geçmeli, dijital ticareti benimsemeli ve teknolojiyi yakalamalıyız.