USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Serhat Özeren

YAZARLAR

1.07.2025 10:24:00

DİJİTALLEŞME VE İNOVASYON: GELECEĞİ ŞEKİLLENDİREN İKİLİ

Artık kaçamayacağımız bir gerçek var: Dijitalleşme, hayatımızın her köşesine sızdı. Bugün alışverişimizi uygulamalardan yapıyor, bankaya gitmeden kredi çekiyor, hatta hastaneye gitmeden teşhis konulabiliyoruz. Ancak işin sadece 'dijital araçlarla iş yapmak' kısmına takılıp kalırsak büyük resmi kaçırırız. Asıl dönüşüm, bu teknolojileri kullanarak yenilikçi çözümler üretebilmekte yani inovasyonda saklı. Geçmişte devrimler yavaş gelişirdi. Sanayi Devrimi'ninki gibi... Ama bugün değişim öylesine hızlı ki, bugünün trendi yarının klişesi olabiliyor. İşte bu yüzden dijitalleşme artık sadece bir 'teknoloji meselesi' değil; kalkınmanın, eğitimin, sağlığın, üretimin ve hatta kültürün merkezine oturdu.

DÜNYA NE YAPIYOR?

Gelişmiş ülkeler dijital dönüşümde vitesi çoktan artırdı. Estonya, neredeyse tüm kamu hizmetlerini dijital ortama taşırken; Güney Kore 5G altyapısıyla sadece internet hızında değil, yapay zeka destekli şehir yönetiminde de öncü. Çin, veri odaklı ekonomi ve yapay zeka stratejileriyle 21. yüzyılın dijital imparatorluğunu kurmaya çalışıyor. Pandemi dönemi ise bu gidişatı iyice hızlandırdı. Uzaktan çalışma, e-öğrenme, e-ticaret ve dijital sağlık hizmetleri artık 'alternatif' değil, 'standart'. Öyle ki bazı şirketler fiziksel ofislerini kapatmayı bile tartışıyor.

TÜRKİYE BU YARIŞTA NEREDE?

Türkiye'nin dijitalleşme hamleleri özellikle son 10 yılda hız kazandı. e-Devlet platformu milyonlarca vatandaşa kolaylık sağladı. Eğitimde EBA, sağlıkta e-Nabız, adalette UYAP gibi sistemlerle kamu dijitalleşti. Mobil bankacılık ve fintech uygulamaları kullanıcı alışkanlıklarını değiştirdi. Peki ya inovasyon? İşte orada hâlâ katetmemiz gereken ciddi bir mesafe var. Girişimcilik ortamı gelişiyor, evet. TÜBİTAK destekleri, teknoparklar, üniversite-sanayi iş birlikleri çoğalıyor. Ancak hâlâ Ar-Ge harcamalarımız, küresel ortalamanın gerisinde. 2023'te Küresel İnovasyon Endeksi'nde 39. sıradayız. Bu, umut verici ama yeterli değil.

DİJİTALLEŞME TAMAM YA İNOVASYON?

Şunu net biçimde anlamalıyız: Sadece dijital araçları kullanmak bizi ileri götürmez. Esas mesele, bu araçlarla yeni çözümler üretmek. Yani inovasyon... Bugün dünya çapında başarılı olan girişimler, dijital araçların ötesine geçip kullanıcı davranışlarını yeniden tanımlıyor. Netflix yalnızca film izleme platformu değil; izleme alışkanlıklarını analiz ederek içerik üretiyor. Getir, dakikalar içinde teslimat fikriyle lojistik sektörünü dönüştürdü. Türkiye'nin de bu anlayışla hareket etmesi gerekiyor. Çünkü sadece taklit eden değil, üreten olursak rekabette yer alabiliriz.

"Dijitalleşmenin gölge taraflarına da hazırlıklı olmalıyız. Veri güvenliği, siber tehditler, dijital bağımlılık gibi konular da en az inovasyon kadar önem taşıyor."

NE YAPMALI?

Öncelikle eğitim sistemimizi yeniden düşünmeliyiz. Ezbere dayalı değil, problem çözmeye, analitik düşünmeye, yaratıcılığa odaklanan bir anlayış benimsenmeli. Gençleri girişimciliğe yönlendiren teşvik sistemleri artırılmalı. Fikri mülkiyet hakları güçlendirilmeli, üniversite-sanayi arasında bilgi akışı hızlandırılmalı. Ayrıca dijitalleşmenin gölge taraflarına da hazırlıklı olmalıyız. Veri güvenliği, siber tehditler, dijital bağımlılık gibi konular da en az inovasyon kadar önem taşıyor. Dijitalleşme, bir tren gibi... Kaçırırsak yıllarca peşinden koşarız. Ama bu trene sadece yolcu olarak değil, üreten olarak binmeliyiz. Üreten, yön veren, kural koyan taraf olmalıyız. Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusu, bu konuda en büyük avantajı. Yeter ki dijitalleşmeyi sadece teknoloji değil, yeniliğin altyapısı olarak görelim. İnovasyonsuz dijitalleşme, sadece eskiyi süslemekten ibarettir. Oysa biz geleceği inşa etmeliyiz.

DİĞER YAZILARI