Yolun başındayken; başaran insanların hayatlarını inceledim, kalbimde hissettiğim tutkuyu onların hikayelerinde buldum ve doğru yolda olduğuma inandım. Kimse bana inanmıyorken ben kendime inandım. Benim tutkum; taşrada ürettiğimiz bu ürünlerin önce kendi şehrime, sonra kendi ülkeme değer katmasıydı. Kimsenin yapmadığını deneyerek fark yaratmak istiyordum. Önümde iki seçenek vardı; birincisi herhangi bir yerde ara eleman olarak çalışmak verilen işi yapmak. İkincisi ise girişimci ruhumu ön plana çıkararak elimdeki fırsatları değerlendirmekti. Bu sebeple kalbime cesareti yerleştiren babamın mevcut işletmesini nasıl geliştirebileceğimin peşine düştüm. Bu alanda araştırma yaparken de ülkemizdeki büyük açığı ve potansiyeli fark ettim.

Alternatif enerji sektöründeki bu eksiklik, aklımdan geçenlerle birebir örtüşüyordu. Gerekli Ar-Ge çalışmaları ve günler süren testlerin olumlu sonuçlanmasıyla kendi işimi kurdum. İşimin en çok önem verdiğim tarafı; üretim yapılırken, ormansal atıkların değerlendirilmesiyle yenilenebilir bir enerji üretilmesi ve bu sayede çevreyi temizlemesi, tüketilirken de herhangi bir zehirli gaz salınımının olmaması sebebiyle çevreyi ve doğayı kirletmemesi. Kısacası; hem üretilirken hem de tüketilirken çevre dostu bir yakıt diyebiliriz. İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri olan ısınma ihtiyacının bu yakıt ile karşılanabiliyor olması işime olan bağımı daha arttırıyor.

Bu sayede hem kalbimdeki tutkuya yani “insanlara nasıl faydalı olabilirim?” sorusuna yanıt veriyor hem de dışa bağımlılığı azaltıp ülkeme katma değer sağlıyorum. Şu an da yolun çok başındayım, tutkularımı birer birer hayata geçiriyor olmam, beni işime sımsıkı bağlıyor. İnsanlara faydalı oldukça daha fazla çalışmak ve daha iyiye ulaşmak istiyorum. En büyük hayalim ise Defne Pelet’in Türkiye’de bir marka olması ve ürünlerimin uluslararası pazarda can bulması…

İşte o zaman kendimi başarılı olmuş sayabilirim.

Sevgilerimle,

Defne Pelet Kurucusu

PLATİN'İN MART SAYISINI ALMAK İÇİN TIKLAYIN