Rasyonel bilimin nedenselliği iş hayatı için de çok önemlidir. İş hayatında karşılaştığımız birçok durumun neden kaynakladığını araştırırken, sağlam bir nedenin sonuçları ürettiğini düşünürüz. Hatta bilimsel tabiriyle 'Pareto'cu bakış açısıyla bir nedenin, sonuçların yüzde seksenini oluşturduğunu kabul ederiz. Bu bilimsel yaklaşım, özellikle günümüzün popüler iş alanlarından biri olan veri analitiğinde de çok kullanılır. "En önemli neden nedir?" sorusu, o nedeni ortaya çıkaran durumu ortadan kaldırmak, çözümcü yaklaşımlar üretmek ve analitik becerilerimizi ortaya koymak işin sanatını icra etmek gibi gelir.
Kariyer koçluğu alanında çalıştığım birçok müşterim de seanslarımıza, bu bakış açısıyla sorunlarına çözüm almak niyetiyle başlarlar. İş hayatında uygulanan pragmatik, hızlı ve analitik bakış açısının karmaşık hayat problemleri üzerinde de etkin sonuçlar vereceğini düşünürler.
SÖYLEM ÜRETME İHTİYACI
Keşke durum böyle olsa... Yukarıda ifade edilen çözümcü bakış açısının zıttında, koçluk seansları esnasında müşteri gündemini veya konusunu belirledikten sonra koç, hemen "Bu konuyla ilgili ne yapacaksın?" sorusunu sormaz. Müşterinin farkındalıklarının oluşması, düşüncelerinin organize olması, belki de duygularının ifadesi için hizalanmaya, söylem üretmeye ihtiyacı vardır. Yani iş hayatındaki sorunları irdelemek, enine boyuna kavramak için daha derin bir anlayış biçimine ihtiyacımız vardır. Bu yaklaşım biçimiyle finale doğru giderken bizi aksiyona geçirecek üç temel adımdan geçeriz; tanımlama - farkındalık - aksiyon. Gelin sırayla bu adımlar nasıl uygulanıyor ve derinlik nasıl oluşuyor, beraber bakalım:
TANIMLAMA=NE OLUYOR?
Karşılaştığımız her türlü sorunda, bizi farkındalığa götüren kendi sözcüklerimizle oluşturduğumuz tanımlardır. Einstein der ki: "İyi tanımlanmış bir problemin yüzde 95'i çözülmüş demektir." Doğru söze ne denir? Eğer dört başı mağrur, kuvvetli bir tanımlama yapabiliyorsak alternatif bakış açıları kendiliğinden beliriverir. Eğitimlerimde de sosyal öğrenme ortamında özellikle bu kısım üzerinde oldukça fazla durarak çalıştığım kişilerin derinleşmesine fırsat vermek hoşuma gidiyor.
"İş hayatındaki sorunları irdelemek, enine boyuna kavramak için daha derin bir anlayış biçimine ihtiyacımız var."
FARKINDALIK=NE ÖĞRENDİM?
İçe sinen bir tanımlama sürecinden sonra derinleşme zamanı. Sorularla, yansıtmalarla ve merakla, aynı koçluk sürecinde olduğu gibi birçok analitik problem çözme yönteminin temelinde olan anlayışı buraya yansıtabiliriz. Balık kılçığı, beyin fırtınası, yansıtıcı nitel diyaloglar; hepsi bu derinleşmeyi destekler ve sihirli "Ne öğrendik?" sorusuyla döngü kapanır.
AKSİYON=NE YAPACAĞIM?
Tüm öğrenimler tamamlandığında artık adım atmak için hazırızdır. Aksiyon farkındalıkla beraber gelmiştir ve sadece cesaretle ilk inisiyatifi almamız gerekiyordur. Burada takdir ve hatırlatıcılarla takip desteği geldiğinde, aksiyon daha da kolaylaşır. İnsan basit bir matematikle yaşamak ister. Yaşamını en sade biçimiyle kurgulayıp, neden sonuç örgüleriyle destekleyerek keyif ve tatmine ulaşmaya çalışır. Gelin görün ki hayatın işleyişi karmaşıktır. Kuantum deyimiyle her şey birbirinden etkilenir ve tek bir olay onlarca sonuç doğurabilir. Az da olsa karşılaştığımız durumlar konusunda derinleşmek, bir sonuca ulaşmaktan öte olanları anlamamızı kolaylaştırır. Bu da bizi iş yaşamı başta olmak üzere hayatın her alanında keyif ve tatmin duymaya teşvik eder.