USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Ahmet Burçin Gürbüz

YAZARLAR

1.09.2025 15:51:00

YAPAY ZEKA VE TEKNOLOJİ GİRİŞİMCİLİĞİ: SOLOPRENEUR ÇAĞI

Bugün girişimcilik dünyasında yeni bir kavram konuşuluyor: Solopreneur... Daha düne kadar teknoloji ve yazılım firmalarının büyüklüğü, içerideki çalışan sayısı ile ölçülürdü. 'Ne kadar çok çalışan, o kadar büyük şirket' anlayışı vardı. Ama bu kural artık geçerli değil. Çünkü oyunun kuralları değişti. Artık az çalışanla, düşük operasyonel maliyetle (Opex) ve hazır 3'üncü parti servislerle yazılım geliştirmek mümkün. Risk daha az, satışa çıkış süresi çok daha hızlı. İşte tam da bu yüzden bugün yatırımcı da müşteri de küçük ama hızlı ekipleri tercih ediyor. Bize verilen mesaj net: Önemli olan kalabalık değil, sonuç. Büyük ofisler, yüzlerce çalışan, gösterişli yapılar... Bunların çoğu artık yük. Değer üreten şey; yalın, hızlı ve kullanıcıya doğrudan dokunan ürünler.

PEKİ BİZ NE YAPMALIYIZ?

Aslında soru çok basit: Hedefimizi net koymalı ve adım atmalıyız. Bugün girişimciliğin kuralı artık 'büyük sorunları çözmek' değil, belirli ve niş bir soruna odaklanmak. Çünkü odaklandığın an hızlanıyorsun. Ama yanlış anlaşılmasın; "sadece küçük şeylerle uğraşın" demiyorum. Büyük bir hedefiniz olsun, ama o hedefe giden yolda küçük ve yalın başlayın. Her yaptığınız yalın hamle, hem sizin için hem de çevreniz için daha anlaşılır olacak. Bekleyip büyük yapılar kurmaya çalışmak yerine, hızlıca ürün çıkarmak çok daha değerli. Ve burada en kritik nokta şu: Ürünü mutlaka piyasaya sürün. Hatta satamasanız bile, beta versiyonla denemeye açın. Çünkü ürünü kendi gözünüzle değerlendirmeniz bir yere kadar. Ama kullanıcıdan alacağınız geribildirim, ürünü yüzlerce farklı gözle görmenizi sağlar. Bunu yapmadığınız sürece içeride sıkışıp kalır, kendi doğrularınızı tekrar edersiniz. Halbuki bugün hız kazanan girişimciler, ürünü erkenden piyasaya çıkarıp, geri bildirimle geliştirenler. Bu yöntem hem hızınızı artırır hem de riskinizi azaltır. Kural basit: Küçük başlayın, büyük hedefleyin. Niş bir sorun seçin, yalın bir ürün çıkarın, satmaya başlayın ve feedback ile büyütün. Oyun artık böyle oynanıyor. Bekleyenin kaybedeceği, harekete geçenin kazanacağı bir dönemdeyiz.

KÜÇÜK EKİP, BÜYÜK DEĞER

Bugün dünyada bunun birçok örneğini görüyoruz. En bilinenlerinden biri ElevenLabs. Şirketin 50-100 arasında çalışanı var. Yani aslında küçük sayılabilecek bir ekip. Ama bugüne kadar aldıkları toplam yatırım 281 milyon dolar. Ve bugün şirketin değerlemesi 3.3 milyar dolar. Bu tablo bize çok net bir şey söylüyor: Önemli olan çalışan sayısı değil, ürettiğin değerin büyüklüğü. Bir diğer örnek ise Cursor (Anysphere). Ekip hâlâ 50 kişiden az. Ama yıllık gelirleri şimdiden 100 milyon dolar seviyesinde. Henüz resmi değerleme açıklanmasa da, bu geliriyle birlikte unicorn statüsünü çoktan hak etmiş durumda. Buradaki anahtar: Odaklı bir ürün, doğru hedef kitle ve hızlı iterasyon. Daha da çarpıcı bir örnek ise Magic. Şirketin toplamda sadece 20 çalışanı var. Ama değerlemesi 1.58 milyar dolar. Yani neredeyse kişi başına yüz milyon dolarlık bir değer yaratılmış. Bu tablo aslında girişimcilik dünyasında yeni bir matematiği işaret ediyor: Çok kişi çalıştırmak yerine, az ama doğru insanla, büyük hedeflere ulaşmak mümkün. Yatırımcılar açısından da bu modelin cazibesi büyük. Çünkü küçük ekiplerle çalışan girişimler daha az nakit yakıyor, burn-rate düşük oluyor. Yani yatırım yapılan para çok daha verimli kullanılıyor. Artık yatırımcı gözünde önemli olan şey kaç kişi olduğunuz değil, kaç kişilik iş çıkardığınız. Yatırım fonları bile portföylerinde daha çok bu tarz yalın girişimlere yer veriyor. Çünkü risk düşük, getiri potansiyeli çok daha yüksek.

BÜYÜK ŞİRKETLER NE YAPIYOR?

İlginç olan şu; bu tabloyu sadece biz girişimciler fark etmedik, büyük oyuncular da farkında. Kurumsal yapı devam ediyor, ama onlar da artık biliyor ki 'girişimci DNA' olmadan hızlı sonuç çıkmaz. Meta bunun en yakın örneği. Meta, 'küçük ama yüksek kapasiteli' ekiplerle çalışma yoluna gitti. Dışardan kurucuları ve startup liderlerini içeri alarak yepyeni bir düzen kuruyor. Bu aslında bize şunu söylüyor: Büyük şirketler bile girişimcilere ihtiyaç duyuyor.

META'NIN HAMLESİ: GİRİŞİMCİYİ İÇERİ ÇEKMEK

Scale AI'den Alexandr Wang... Scale AI kurucusu, Meta'ya baş AI direktörü olarak getirildi. Meta, şirkete 14.3 milyar dolarlık hisse yatırımı yaptı. Wang'ın liderliğinde artık Meta Superintelligence Labs kuruldu. Nat Friedman (eski GitHub CEO'su)... Ürün ve uygulamalı araştırma birimlerini Wang ile birlikte yönetecek. Daniel Gross (Safe Superintelligence Kurucusu)... Meta'ya katıldı, AI ürün ekibini yönlendirecek. Bu kadro, Meta içinde gerçek bir startup kültürü inşa ediyor. Hızlı karar alabilen, riskten korkmayan, ama dev bir şirketin kaynaklarını da arkasına alan bir yapı. Meta sadece isimleri değil, maaş paketlerini de konuşulur hale getirdi. Matt Deitke (24 yaşında AI araştırmacısı)... İlk teklif 125 milyon dolardı. Zuckerberg bizzat devreye girdi ve rakamı 250 milyon dolara çıkardı. Kabul edildi. Ruoming Pang (Apple'ın AI ekibi lideri)... Meta'ya geçti; on milyonlarca dolarlık yıllık paket konuşuldu. Wired'ın haberine göre bazı tekliflerin 300 milyon dolar (4 yıllık paket), ilk yıl için 100 milyon dolar üzeri olduğu konuşuluyor. Bu sadece bir 'maaş politikası' değil. Meta'nın mesajı net: "Bizimle çalışırsan startup gibi hareket edebilirsin, ama büyük kaynaklarla."

NEDEN BU KADAR AĞIRLIK?

Meta'yı bir işe kafa yoran bir şirketten, 'istenen sonucu kısa sürede çıkaran bir organizasyona' dönüştürmek istiyor. Zuckerberg, kurumsaldan beslenen ama girişimciden gelen mantıkla taş akıtıyor.

Hem 'startup kültürü'nü koruyor, hem de yatırımı büyük yapan bu oyuncularla kendi içinde güçlü bir sinerji yaratıyor. Burada asıl dikkat çekici olan şey, büyük şirketlerin artık eski güç gösterisiyle değil, hız ve esneklikle değer yaratmaya çalışması. Kendi içlerinde startup kurduruyor, girişimcilere alan açıyor, onları içeri alarak aslında kendi hantallıklarını kırıyorlar. Bu da gösteriyor ki, gelecek artık girişimci ruhu taşıyanlarda.

BU DURUM NE ANLATIYOR?

*Büyük şirketler hâlâ değerli kaynaklara sahip.

*Ama oyun kurmak için girişimcilere ihtiyaçları var.

*Uzun planlar, ağır hiyerarşi, hantal süreçler artık zaman kaybettiriyor.

*Doğru insanları alıp, onlara kendi oyunlarını oynamaları için alan açtıklarında hız kazanıyorlar. Büyük şirketler bunu çok iyi kavradı. Kendi içinde startup gibi çalışan takımlar kuruyor. 'Birlikte ama ayrı' modeliyle ilerliyor.

SONUÇ: OYUN DEĞİŞTİ

Bugün kazanmak isteyen, küçük ama hızlı ekiplerle ilerliyor. ElevenLabs, Cursor, Magic gibi örnekler bunu kanıtlıyor. Meta gibi devler bile artık bu kültürü içeri almak için girişimcilerin peşinde. Kural basit; küçük başlayın, büyük hedefleyin, hızlı hareket edin. Bekleyenin kaybedeceği, harekete geçenin kazanacağı bir dönemdeyiz. Yatırımcı, kullanıcı hatta büyük şirketler bile artık aynı şeyi arıyor. Az insanla çok iş çıkarabilen, hızlı ve yalın ekipler. Geleceğin kazananı tam da bu profilde olacak.

DİĞER YAZILARI