Umut Çelik / umut.celik@platinonline.com

16 bin kişinin üzerinde istihdamı, teknoloji geliştirme yetkinliği ve ihracattan aldığı pay ile Türkiye ekonomisi için önemli bir gücü temsil eden, Avrupa TV pazarının ilk iki, beyaz eşya pazarının ilk beş üreticisinden biri, Avrupa’nın en modern ve en güncel teknolojiyi kullanan üreticileri arasında üst sıralarda yer alan ve tüm üretimini Manisa’da yer alan, Avrupa’nın en büyük fabrikalarından biri olan Vestel City’de gerçekleştiren Vestel, Platinonline.com'un dijitalleşme sohbetlerinin konuğu oldu. Dijital teknoloji ve dönüşümün getirdiği yeni nesil iş modelleri Vestel’in gelişiminde ve geleceğinde önemli bir rol oynayacağını belirten Vestel CEO’su Turan Erdoğan, global bir teknoloji şirketi olarak katma değerli servis ve dijital çözümlerle geleceğe hazırlandıklarını söyledi.

2020’de dijitalleşmeye yönelik neler yaptınız?

Dijitalleşme, Vestel olarak kendimizi Türkiye’de öncü olarak konumlandırdığımız, çalışmalarımızla örnek teşkil ettiğimiz alanların başında geliyor.

Vestel yalnızca bir TV ve beyaz eşya üreticisi değil, bir teknoloji şirketi. Kendimizi Endüstri 4.0’ın en büyük sahiplenicisi olarak görüyor, tüm süreçlerimizin uçtan uca dijitalleşmesi için uzun yıllardır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hedefimiz bu dönüşümü Türkiye’de tamamlayan ilk fabrika olmak. Bugün geldiğimiz noktada karanlık üretim, robot-insan iş birliği, robot-robot iş birliği gibi birçok uygulamamız bulunuyor. Ürünün sipariş girişinden son kullanıcıya ulaşmasına kadar, uçtan uca akıllı ve izlenebilir bir değer zinciri oluşturuyoruz. Bu dönüşümü yüzde 80 oranında tamamlamış bulunuyoruz. Ayrıca mevcut fabrikalarımızda Endüstri 4.0 dönüşümü hızla sürerken 2018 yılında üretime başlayan çamaşır ve kurutma makinesi fabrikamız doğrudan Endüstri 4.0 altyapısı ile inşa edildi.

“TÜKETİCİ DENEYİMİNE DEĞER KATACAK TEKNOLOJİLERİ GELİŞTİRİYORUZ”

Dijital dönüşümün ürün tarafına baktığımızda; tasarlanan yeni bulut yapısı, veri analizine yapılan yatırımlar ve yenilenen Evin Aklı ekosistemi sayesinde, Vestel yapay zekasını oluşturuyoruz. Akıllı Evler, Akıllı Şehirler ve Nesnelerin İnterneti konsept çatısı altında, hem birbirleriyle haberleşebilen hem de mobil cihazlar aracılığıyla kontrol edilebilen akıllı ürünleri piyasaya sunarak tüketici deneyimine değer katacak teknolojileri geliştiriyoruz.

Vestel olarak Türkiye’de perakende sektörünün öncülerindeniz. Müşteri talep ve beklentilerini merkeze alan anlayışımızla bu alanda çığır açan yeniliklere imza atmaya devam ediyoruz. Dijital teşhir uygulamasını hayata geçirdiğimiz küçük metrekareli mağaza konseptimiz ‘Vestel Ekspres’lerin ilkini Şubat 2020’de açtık. Vestel Ekspres konseptli mağazalarımızla tüketiciye yeni bir alışveriş deneyimi vadediyoruz. Hızla Türkiye’nin dört bir yanındaki işlek caddelere yayılmasını planladığımız bu konsept, müşteriye istediği ürünü anında bulma, hızlı karşılaştırma imkânı ve aynı gün teslimat seçeneğiyle zamandan tasarruf sağlıyor. Vestel Ekspres konsepti bir diğer deyişle online satın alma deneyimini fiziksel perakendeyle buluşturuyor. Bu mağazalarımızda yeni nesil perakendeciliğe özel dijital uygulamalar geliştirip tüketiciyle buluşturmayı planlıyoruz.

2021’de dijital yatırım planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?

Dijital teknoloji ve dönüşümün getirdiği yeni nesil iş modelleri Vestel’in gelişiminde ve geleceğinde önemli bir rol oynayacak. Global bir teknoloji şirketi olarak katma değerli servis ve dijital çözümlerle geleceğe hazırlanıyoruz. Akıllı cihazlar, akıllı evler, akıllı şehirler ve bunların etrafında gelir paylaşımı esaslı iş modellerini kurmaya odaklanıyoruz. Amazon, Google, Innit gibi teknoloji şirketleriyle iş birliklerimiz sayesinde akıllı ürünlerin tüketiciyle buluşmasını sağlıyoruz. 2021 yılında da kurduğumuz Evin Aklı ekosistemin geliştirilmesine, IoT ve buna bağlı ürün ve hizmetlerin geliştirilmesine yatırım yapmaya devam edeceğiz.

Pandemi ile beraber dijitalleşmenin önem kazandığını görüyoruz. Siz bu konuda kendinizi nasıl konumlandırırsınız?

Dijitalleşme özellikle son beş yıldır dünya çapında şirketlerin en önemli gündem maddesiydi. Yani bahsedilen bu “dijital dönüşüm”e hem şirketler hem de kullanıcılar olarak hazırdık. Sadece pandemi ile dijitalleşmenin hızlanması bizim gibi teknoloji şirketlerine daha fazla fırsat ve sorumluluk verdi.

“UZUN YILLARDIR DİJİTALE YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN MEYVELERİNİ TOPLAMAYA BAŞLADIK”

Pandemi sürecinde Vestel’in esnek, çevik ve şartlara hemen uyum sağlayabilen bir marka olduğunu bir kez daha kanıtlamış olduk. Esnek yapımız sayesinde değişen olağandışı koşullar karşısında hızlı karar alma ve bunları aynı hızla hayata geçirme çevikliğine sahibiz. Bu dönemde hayata geçirdiğimiz 24 saatte teslim bunun en güzel örneklerinden biri. Sektörümüzde bir ilk olan bu uygulama ile Vestel.com.tr üzerinden yapılan alışverişlerde Türkiye’nin her yerine 24 saat içerisinde teslimat sözü verdik. Yine bu dönemde tüketicinin beklentisini iyi anlayarak ihtiyaca özel ürünler ve kampanyalar geliştirdik. Özetle Vestel olarak hem üretim, hem ürün hem de perakende tarafında uzun yıllardır dijitale yaptığımız yatırımların meyvelerini toplamaya başladık. Önümüzdeki dönemde de bu yatırımlarımıza devam edip, bir teknoloji şirketi olarak bu alanda öncü olmaya devam edeceğiz.

Türkiye’de pandemi sonrası uzaktan çalışmaya devam edecek olan birçok şirketin varlığından söz ediliyor. Kısa sürede altyapılarını kuran bu şirketler yeni normalde de bu çalışma düzeninde devam eder mi?

Pandemi günlük hayatımızı ve iş yapış şeklimizi büyük ölçüde değiştirdi. Görünen o ki esnek çalışma gelecekte de hayatımızın önemli bir parçası olacak. Vestel olarak evden çalışmaya elverişli rollerde hem çalışanlarımızın hem de toplumun sağlığını korumak adına pandeminin ilk dönemlerinde geçiş yaptık, yeni normal olarak adlandırılan süreçte de dönüşümlü ofise geliş uygulamasını hayata geçirdik. Evden çalışma modeli bazı departmanlar için daha uygunken, üretim departmanları için çok elverişli olmayabiliyor.  Biz de tüm bu süreç boyunca esnek çalışma ile ilgili planlarımızı test etme imkanı bulduk. Mevcut altyapımızın uygunluğu ve İK uygulamaları sayesinde bu süreçte herhangi bir problem yaşamadık, aksine verimli ve yaratıcı birçok projeyi hayata geçirdik. Ancak gelecekte esnek çalışma modelini hayata geçirirken hukuki ve kurumsal açıdan altyapısının titizlikle oluşturulması, kurum içerisinde adaletli bir düzen yaratılması çok önemli. Biz de bu hususları dikkate alarak, yeni normaldeki çalışma düzenimiz için planlamalarımıza devam ediyoruz.

“BEYAZ YAKALI ÇALIŞANLAR OFİS İÇİ VE OFİS DIŞI OLARAK KESİN BİR TANIMA UĞRAYACAK”

Dünyada uzaktan çalışma trendi pandeminin etkisiyle ciddi oranda arttı. Çok uluslu şirketlerden yerel şirketlere uzanan geniş bir skalada pek çok kurum ve kuruluş bu yönde karar aldı. Bu trendin devam edeceği öngörülüyor. Microsoft gibi, Twitter gibi şirketler evden çalışmayı kalıcı hale getirdiğini açıkladı. ABD’de yapılan bir araştırma, ülkedeki teknoloji iş gücünün yüzde 56’sının, ki bu 75 milyon çalışanı ifade ediyor, uzaktan çalışmayla mükemmel uyum sağladığını ortaya koyuyor. Pek çok şirket bugün bu düzeni kalıcı hale getirmek için çalışmalarını artırıyor. Beyaz yakalı çalışanların işleri ofis içi ve ofis dışı olarak kesin bir tanıma uğrayacak ve işe alımlar bu şekilde yapılacak. Bundan sonra evlerin çalışma alanı olarak kullanılmasına ya da ortak ofis alanlarının yaygınlaşmasına şahit olacağız.

Dijitalleşmenin istihdama olumlu veya olumsuz etkileri nelerdir?

Dijitalleşme, bazı rolleri, özellikle emek yoğun işleri otomatize edecek, bu bir gerçek. Ancak bu istihdamın azalacağı anlamına gelmiyor, aksine çalışanların daha verimli daha nitelikli bir çalışma yapısına kavuşmasını destekliyor. Beden gücünü daha azaltan, doğru eğitim ve yönlendirmelerle mevcut personelin daha nitelikli pozisyonlarda istihdam edilmesi dijital dönüşümün olumlu etkileri olacaktır.

Tüm dünyanın dijitalleşmeye hızlıca geçişi ile veri trafiği rekor seviyelere ulaştı. Veri güvenliği yeterince sağlanıyor mu?

Bu dönemde üzerinde son derece hassas olunması gereken iki konuyu vurgulayayım: Elde edilen kişisel verilerin kullanımı ve siber güvenlikte hem şirketlerin hem de düzenleyici kurumların son derece hassas olmaları gerekiyor. Çünkü nesnelerin internetinin yaygınlaşmasıyla, milyarlarca cihaz birbiriyle iletişim kuracak ve ortaya devasa bir veri çıkacak. Geleceğin en değerli ürünü olan veri, daima doğru ellerde olmalı ve yine tüketicinin yararına kullanılmalı