USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Digital Trend

08 Temmuz 2019 13:03

Markaların dijital karnesi

Günümüzde dijitalleşmeye yatırım yapan markalar rekabette bir adım önde ilerliyor. Yapılan araştırmalara göre sektör lideri şirketlerin yüzde 80’i dijital dönüşümle karlılığını artırmış durumda. Biz de farklı sektörlerden markalara dijital dönüşüm yolculuğunu sorduk

Markaların dijital karnesi

Teknolojinin gelişmesi bugün pek çok sektörü olumlu yönde etkiliyor. Bulut bilişim sayesinde verilerimizi her yerden ulaşılabilir kılıyoruz, nesnelerin interneti bizim her daim bağlı kalmamızı sağlıyor. Kurumsal tarafta da iş süreçleri dijital bir ortama aktarılarak daha verimli bir ortam yaratılıyor. Fabrikalarda robotlar insan yükünü hafifletiyor, otomasyon sistemleri iş akışının çok daha kolay yürütülebilmesine olanak sağlıyor. Aslında bunların hepsini dijital dönüşüm başlığı altında adlandırıyoruz. Bugün şirketlerin rekabette geri kalmaması için yapması gereken en büyük yatırım dijital dönüşüm. SAP’nin yaptığı bir araştırmaya göre sektör lideri şirketlerin yüzde 80’i dijital dönüşümle kârlılığını artırdı. Bu oranın oldukça yüksek olması dijital dönüşümün aslında ne kadar gerekli bir adım olduğunu gözler önüne seriyor. Biz de farklı sektörlerden büyük markaların dijital dönüşüm yolculuğunu araştırdık ve onların dijital karnesini ortaya çıkardık…

TEKNOLOJİYİ MODA DÜNYASINDA NASIL KULLANIYOR?

Teknolojinin moda sektörü için çok değerli bir alan olduğunu ve dijitalleşmenin de işlerinin önemli bir parçası olduğunu vurgulayan Gürmen Group Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Doğan, dijital dönüşüm hikayelerini şu şekilde anlatıyor: “Teknolojiyi moda için nasıl kullandık ve kullanıyoruz derseniz ‘ısı haritası’ uygulamamızın bu anlamda önemli bir çalışma olduğunu söyleyebiliriz. Seçili mağazalarımızda kullanmaya başladığımız bu yöntem ile müşteri davranışlarını daha iyi analiz edebiliyor ve mağaza konseptlerimizde bu bilgilere göre değişim yapabiliyoruz. Yıldız Üniversitesi Teknopark’ta faaliyet gösteren Gürmen Teknoloji adı altında bir start-up şirketimiz var. Yine Gürmen Teknoloji’nin geliştirdiği ‘ChicApp-Mobil Mağazacılık’ uygulamasını yakın zamanda mağazalarımızda aktive edeceğiz. Mobil satış ve akıllı algoritmalarla çeşitli öneriler sunarak mağazacılık alanına farklı bir bakış açısını öncelikle RAMSEY ve KİP markasına ve paralelinde sektöre kazandırmış olacağız. Mağazalarımızda kendi geliştirdiğimiz ‘Digital Signage’ uygulamamızı kullanıyoruz. Global olarak tüm mağazalarımızın dijital ekranlarını merkezi noktadan yönetebiliyoruz. Bu alanda akıllı algoritmalarla desteklenmiş dinamik içerikleri müşterilerimize göstermeye başlayacağız. Perakende sektörü her geçen gün dijital dünyaya doğru evriliyor ve müşteri deneyimini mükemmelleştirecek, dijitalleşen bu deneyimi karşılayacak aksiyonlar kritik önem taşıyor. Grubumuzda, bu yılın dijitalleşmedeki ana yatırım başlıkları; büyük veri ve omnichannel olacak. Yapay zekayı müşterilerimizin beklentilerini daha fazla karşılayacak şekilde satış süreçlerimizde daha etkili kullanacak modelleri geliştirme sürecimiz de devam edecek.”

BİRBİRLERİYLE KONUŞAN TESİSLER

Dünyanın hızla dijitalleştiğini ve farklı bir yöne doğru ilerlediğini söyleyen Hayat Kimya Başkan Yardımcısı İbrahim Güler, dönüşüm süreçleriyle ilgili şu açıklamaları yapıyor: “Hayat Kimya, gelişen teknolojiyi yenilikçi iş yapış şekliyle harmanlayarak hammaddeden, ambalajdan, ürün ve üretim sistemlerine kadar pek çok alanda uygulamaya geçiriyor. Bebek bezi, hijyenik ped, ev bakım ürünleri, temizlik kağıtları kategorilerinde Endüstri 4.0 ile öğrenen ve gelişime açık fabrikalarımızda üretim yapıyoruz. Üretim tesislerimizdeki teknolojik altyapı yatırımımız sayesinde dünyanın her yerindeki üretim tesislerimiz birbiriyle konuşabiliyor. Türkiye’deki temizlik kağıtları fabrikamız, dünyada 5 farklı ülkedeki 6 tesisimizle uzaktan konuşarak verimli üretim gerçekleştiriyor. Türkiye’den Rusya’ya, İran’a, Mısır’dan Nijerya’ya, dünyayla entegre iletişim halinde olan fabrikamız, global verileri takip edebilen bir altyapı ile çalışıyor. Teknolojiyi operasyonlarımıza entegre ederek 2017’de toplam 800 milyon TL yatırımla Kocaeli’ndeki üretim kampüsümüze 2 tesis daha kattık. Birincisi, bebek bezinin olmazsa olmazı kabul edilen non-woven tekstil üretimi ve esnek ambalaj üretimi yapan tesisimiz. İkincisi ise, Avrupa’nın en büyüğü olan tam otomatik depomuz. Yaklaşık 11 futbol sahasını dolduracak ürün, 4 futbol sahası genişliğindeki alana depolanıyor. Siparişler otomasyon sistemlerle yükleniyor. Uçtan uca otomasyon sistemler sayesinde, el değmeden otomatik üretimle kalmıyoruz, hammaddeden ambalaja, bitmiş üründen depoya kadar otomatik sistemlerle ürünlerimizi müşterilerimizin kapısına gitmeye hazır hale getiriyoruz. Endüstri 4.0 yol haritamızda teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ilerlemeye devam edeceğiz. Dünyanın dört yanındaki tesislerimizde halihazırda kullandığımız otomasyon sistemler daha fazla birbiriyle entegre olacak. Operasyonlarımızın verimliliğini artırmak için teknolojiden daha fazla yararlanacağımız projeler geliştirerek, dijitalleşmedeki iddiamızı koruyarak ilerleyeceğiz.”

KÖKLER VE KANATLAR

Çıktığı dijital dönüşüm yolculuğunda geçtiğimiz yıl Mayıs ayında açıkladığı ‘Kökler ve Kanatlar’ teması ile ilerleyen Şişecam Topluluğu, iş süreçlerinin inovatif dijital teknolojilerle entegrasyonunu hızlandıracak bir dijital dönüşüm stratejisini benimsiyor. Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, dijital dönüşüm alanında yaptıkları çalışmaları şöyle anlatıyor: “Tüm topluluğu kapsayan ana veri mimarisi çalışmaları, altyapısal sistemlerde bulut bilişim teknolojilerine geçiş, süreçlerimizde verimliliğin artırılması için robotik süreç otomasyon uygulamalarının kullanılması, veri mimarisinin geliştirilmesi ve siber güvenlik teknolojilerinin entegrasyonu gibi konular, dijital dönüşüm sürecimiz içerisinde önem verdiğimiz alanlar olarak öne çıkıyor. Üretim tesislerinde ekipman verimliliğini artırma, depolama alanlarında sensörler ile RFID teknolojilerinin uygulamaya alınması süreci de devam ediyor. Örneğin; üretim sürecinde fırınlarımızda birçok veri takip edilerek akıllı sistemler ile sıcaklık seviyeleri yönetiliyor. Fırın verilerinde analitik optimizasyon çalışmalarının yapılması ve enerji izleme sistemlerinin geliştirilmesi gibi önemli çalışmalar da sürdürülüyor. Topluluğumuzun dijital dönüşüm stratejisi kapsamında uygulamaya konulan bazı projeler ise şunlar: Mali İşler Dönüşüm Projesi, İnsan Kaynakları Dönüşüm Programı, Ana Veri Yönetişim Projesi, Satınalma Dönüşüm Projesi, Holding Şirketleri Dönüşüm Projesi…”

ARIZADA KONUM PAYLAŞIMI

Her gün yaklaşık 500 bin müşteri ile temas ettiklerini söyleyen Enerjisa Enerji CEO’su Ziya Erdem, dijitalleşme çalışmalarıyla ilgili şunları söylüyor: “Müşteri ile temas noktaları fatura bırakılmasından çağrı merkezi görüşmesine, mobil uygulama ile tüketim takibinden, sosyal medyada talep bırakmaya kadar birçok farklı işlem ve kanalı kapsıyor. Müşteri memnuniyetimizi ölçmek ve geliştirmek için NPS (net promoter score) ve CSAT (customer satisfaction score) sistemlerini devreye aldık. Buradan elde edilen sonuçları ve veri analitiğini kullanarak, müşteri davranışlarını anlamlandırıyoruz. Mobil uygulamalarımız ile çok daha nitelikli hizmet sağlayacak çözümleri müşterilerimize sağlıyoruz. Örneğin, dağıtımda, Mobil 186 uygulaması ile konum paylaşarak arıza ihbarı, fotoğraf ekleyerek aydınlatma ihbarı bırakılması ve dijital ortamdan başvuru yapılabilmesini sağladık. Ayrıca veri analitiğini kullanarak, müşterilere planlı ve plansız kesintilere yönelik hızlı bilgilendirmeler yapıyoruz. Enerjisa Mobil üzerinden de tüketim geçmişine yönelik analizler sağlıyor, müşterilerimize online randevu ve online abonelik gibi fiziksel kanallara gelmeden yapabilecekleri self servis çözümleri sunuyoruz. Bununla birlikte yeni nesil fatura ödeme sistemlerine yönelik entegrasyon çalışmalarımız da devam ediyor. Dijital dönüşüm programımız kapsamında robotik, chatbot, blok zinciri, yapay zeka, artırılmış gerçeklik, ses analizi, nesnelerin interneti ana başlıklarında geniş kullanımlı veya pilot uygulamaları hayata geçiriyoruz. Nesnelerin interneti kapsamında yaptığımız Enerjisa akıllı sayaç yatırımları ile toplam tüketimin yüzde 40’ını merkezden 80 bin noktayı anlık olarak izleyebiliyoruz ve gerçek zamanlı tüketim analizleri yapabiliyoruz. Nesnelerin interneti kullanımı ve yeni ürünlerin lansmanı ile oluşan büyük verinin analizi ile tüketici davranışlarını belirleyerek çok daha verimli iş modelleri geliştirebiliyoruz.”

ODAK NOKTA YAPAY ZEKA

Türkiye Cumhuriyeti’nden bir yıl sonra kurulan İş Bankası’nın, güncel teknolojiler ile kendi iş alanını birleştirerek her daim değer yaratan bir kurum olmak için çalıştığını söyleyen Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen, dijitalleşme süreçlerini şu şekilde anlatıyor: “Tarihsel geçmişine bakıldığında İş Bankası, ilk bankamatik, ilk internet şubesi ve 2007 yılında ilk uygulama tabanlı mobil bankacılık kanalı İşCep’i sunarak teknoloji alanındaki büyük dönüşümlere öncülük etti. Dijital bankacılık alanında yeni teknolojileri geliştirme ve iyileştirme amacı doğrultusunda her yıl teknolojiye 150 milyon dolar civarında yatırım yapıyoruz. Teknolojiye yaptığımız yatırımlar arasında en önemli odak noktamızı yapay zeka teknolojileri olarak belirledik. Doğal dil işleme teknolojilerine sahip yapay zeka yatırımlarımızın en önemli çıktısı kişisel asistanımız Maxi oldu. Makine öğrenimi teknolojisi sayesinde, sorulan sorular ile kendi kendini eğiten Maxi, doğal dil işleme yeteneği sayesinde, müşterilerimizin sorduğu soruları anlayarak anlamlı yanıtlar verip müşterilerimizin karşısında gerçek bir insan varmış gibi yazılı veya sözlü etkileşime geçebiliyor. Yapay zeka ve robotik teknolojiler ile fiziksel kanallarımızdaki deneyimi zenginleştirmek için geliştirdiğimiz insansı robot Pepper’ı ilk olarak İstanbul şubemizde konumlandırdık. Tıpkı Maxi gibi sorulan sorular ile kendini eğitmesini sağlayan makine öğrenmesi teknolojisine sahip olan Pepper, müşterilerimizi karşılayarak işlemlerini en hızlı ve kolay şekilde yapabilmeleri için onları yönlendiriyor. Silikon Vadisi ve Şanghay’daki inovasyon merkezlerimizdeki ekiplerimiz sayesinde Amerika ve Çin’deki her türlü gelişmeden haberdar olup, bu ekosistemlerden beslenmeye devam ediyoruz.”

5 GÜN 24 SAAT İŞLEM

Dijital bankacılıktaki değişimlere uyum sağlamak için çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Fahri Öbek, sözlerine şöyle devam ediyor: “2014’te bankamız tarafından, sektörde bir ilk olarak hayata geçirilen TFXTarget platformunun 2017’de mobil uygulamasının devreye alınması geçirdiğimiz dijital dönüşümün en somut örneklerinden biri oldu. Müşterilerimizin döviz ve kıymetli maden hareketlerini dünya piyasalarıyla eş zamanlı takip ederek, 5 gün 24 saat telefon kapalı iken bile işlem yapmasına olanak veren, cari hesaplarına anlık entegre olarak çalışan TFXTarget uygulamamızı geliştirmeye devam ediyoruz. Cihaz tanıma özelliği ile SMS’siz daha güvenli bir şekilde hem mobil hem internet şubemize giriş yapılmasını sağlayan, login aşamasındaki kullanıcı deneyimini maksimum seviyeye çıkartan ‘Cep Onay’ı müşterilerimizin hizmetine sunduk. ATM kanalımızı da iyileştirmeye devam ediyoruz. ATM kartsız işlem setimizi gelişmiş mobil bankacılık uygulamamız ile entegre eden QR kod yöntemleri ile geliştiriyoruz. Sektörde bir ilk olarak, müşterimiz olmayan mobil uygulama kullanıcılarımız da QR kod özelliği ile uygulamamıza giriş yapmadan tüm ATM’lerimizden bankamız hesaplarına istediği açıklamayı girerek para yatırabiliyor. Bu geliştirmelere ek işlem güvenliğini artıran yenilikçi özelliklerimiz ile de değer yaratmaya devam ediyoruz. Operasyonel süreçlerimizde önemli verimlilik artışı sağlayan RPA (Robotic Process Automation) projemizin büyük bir kısmını tamamladık. Robotik otomasyon ile tamamlanan süreçlerimiz sayesinde operasyonel risklerin azalmasına katkıda bulunurken şube müşteri temsilcilerimizin günlük rutin operasyonlar için geçirdikleri süreyi ihtiyaç duydukları her anda müşterilerimizin yanlarında olmak için kullanmalarına olanak sağlıyoruz.”

YENİ FIRSATLARA ODAKLANACAK

Boyner Büyük Mağazacılık olarak dijitalleşmeye saha satış ekibini mobil etkinliğe kavuşturarak başladıklarını söyleyen Boyner Büyük Mağazacılık Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Bal, süreci şu şekilde anlatıyor: “Satış danışmanlarımızda bulunan ‘Asistanım’ adını verdiğimiz mobil cihazlarımız üzerinde geliştirdiğimiz çok sayıda uygulama ile bir yandan mağaza içi operasyonların verimliliğini artırırken, diğer yandan omni-channel operasyonlarının da daha hızlı gerçekleştirilmesini sağladık. Boyner olarak perakende dünyasındaki dijital dönüşüme liderlik etme imkanlarımızı geliştireceğiz. Bu süreçle birlikte e-ticaret, lojistik, yapay zeka ve büyük veri başta olmak üzere teknoloji yatırımlarımız devam edecek. Dünya devi teknoloji şirketleriyle birlikte dijital pazarlama dönüşümü üzerine yatırım ve çalışmalar yapıyoruz. Yakın bir dönemde makine öğrenimi ve yapay zeka teknolojilerine uyum sağlayabilmek amaçlı, tüm kanallarda müşterilerimizi daha iyi anlayacağımız bir noktaya ulaşacağız. Bunun yanı sıra giyilebilir teknolojiler, sanal giyinme odaları, artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) uygulamaları gibi dijitalleşmiş konseptler üzerinde de çalışıyoruz.”

BULUTA TAŞINIYOR

Dijital dönüşüm çalışmalarında buluta yatırım yaptıklarını söyleyen Zyxel Türkiye Genel Müdürü Tuğba Şişik, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ürünlerimizin bir kısmını buluta taşıdık. 2016 yılında Zyxel Nebula bulut çözümümüzü pazara sunduk. Nebula bulut çözümlerimiz, tarayıcı tabanlı bir gösterge tablosu üzerinden trafik özeti, aygıt durumu-konumu ve ağ kullanımı gibi kontrolleri kolayca gerçekleştirerek, gerçek zamanlı ölçümler yapmaya olanak sağlıyor. Böylece kullanıcılar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kendi ağlarını kontrol edip iş sürekliliğine katkıda bulunuyorlar. 2020 yılında bu alanda yatırımlara devam edeceğiz. Gelecek 5 yıl içinde ürünlerimizin yüzde 80’ini buluta taşımış olacağız.”

KİŞİYE ÖZEL TEKLİFLER SUNACAK

Tüm operasyonlarının sağlıklı ve verimli yürümesi için dijital teknolojileri sürekli takip ettiklerini ve bu alana yatırım yaptıklarını söyleyen Divan Grubu IT ve Dijital Dönüşüm Direktörü Doğan Mersin, dijitalleşme hikayelerini şöyle anlatıyor: “Dijitalleşmeyi iki ana başlık altında ele alıyoruz. Biri, kendi iş süreçlerimizi dijitale taşıyarak operasyonel mükemmeliyeti sağlamak; bir diğeri ise müşteri deneyimini dijital teknolojileri kullanarak iyileştirmek. Misafir deneyimi dediğimizde misafirlerimiz ile etkileşimimiz daha otelimize ya da restoranımıza gelmeden, mobil ve sosyal kanallar üzerinden başlıyor. Bu nedenle web, mobil ve sosyal ortamlardaki dijital varlıklarımızı müşterilerimize en iyi deneyimi yansıtacak biçimde yeniden tasarlıyoruz. Misafirlerimizin, otel içindeki tüm talep ve etkileşimlerini yönetebilecekleri bir mobil uygulamayı kısa süre içinde devreye alacağız. Misafirlerimizi daha yakından tanımak, onlarla daha yakın bir ilişki kurabilmek adına başlattığımız bir misafir ilişkileri yönetimi ve sadakat yönetimi projemiz mevcut. Bu proje sayesinde kişiye özel teklifler sunmak, hizmetlerimizi kişilerin tercihlerine göre özelleştirmek mümkün olacak.”

EN ÇOK OKUNANLAR