USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Ekonomi Haberleri

10 Aralık 2025 09:32

Nobel Ekonomi Ödülü'nü getiren başarı öyküsü

Türkiye ekonomisi uzun süredir güçlü rakamlarla konuşuluyor. Üretim artıyor, ihracat tabanı genişliyor, teknoloji yatırımları görünür hale geliyor. Ancak büyüme hızının ardındaki derin tablo şunu açıkça hissettiriyor: Mevcut model kendi sınırlarına yaklaşmaya başladı. Böyle dönemlerde ülkeler yeni bir sorunun etrafında toplanıyor: Bir ülke, bir sonraki ivmesini nerede bulur?

Nobel Ekonomi Ödülü'nü getiren başarı öyküsü

Dünya ekonomisinin son yıllarda yeniden hatırladığı üç isim bize önemli bir çerçeve sunuyor. Joel Mokyr, Philippe Aghion ve Peter Howitt... Her biri farklı bir kapıyı açıyor ancak üç kapı da aynı odaya çıkıyor. Büyümenin nasıl sürdürülebilir hale geleceği odasına...

BÜYÜMENİN ÜÇ FARKLI KATMANI

Bu üç ekonomistin ortak paydası ise büyümenin gerçek gücünün yalnızca teknolojide ya da yatırımlarda olmadığı... Mokyr, Aghion ve Howitt; büyümenin; 'zihniyet, mekanizma ve sistem' olmak üzere üç ayrı katmanda düzenlenmesi gerektiğini vurguluyor.

*Joel Mokyr; büyümenin başlangıç noktasını zihniyet olarak okuyor

Bir ülkenin yenilik üretme kapasitesi önce düşünme biçimiyle şekilleniyor. Mokyr'in uzun yıllara yayılan tarih okumaları şunu ortaya çıkarıyor. Teknolojiler ancak soru sorma kapasitesi genişlediğinde anlam kazanıyor. Merakın özgürleştiği toplumlarda üretim kendiliğinden çeşitleniyor. Türkiye'de teknoloji yatırımları güçlenmiş olsa da zihinsel esneklik hâlâ büyümenin en kritik halkası olarak duruyor. Çünkü sorular yenilenmediğinde yöntemler de yenilenmiyor.

*Philippe Aghion; büyümeyi yeniliğe alan açma yeteneği üzerinden açıklıyor

Aghion'un yaklaşımı bir ülkenin yeni modele ne kadar yer açtığıyla ilgili. Bir ekonomi eski düzeni korumaya devam ederse yeninin alanı daralıyor. Bu nedenle rekabet yalnızca baskı unsuru değil. Aynı zamanda yer açan bir mekanizma. Türkiye'de birçok sektör yüksek kapasiteyle çalışıyor ancak bu kapasite kimi zaman yeni iş modellerinin gireceği boşluğu sınırlıyor. Aghion'un işaret ettiği soru, günümüz Türkiyesi için oldukça net: Yeninin çalışacağı alan kim tarafından ve nasıl açılacak?

*Peter Howitt; yeniliğin gücünü süreklilik olarak tanımlıyor

Howitt'e göre inovasyon tek seferlik bir girişim değil. Ekonominin nabzını belirleyen tekrar eden bir ritim. Yenilik döngüsü düzenli çalıştığında büyüme kalıcılaşıyor. Türkiye'de inovasyonun görünürlüğü yüksek ancak aynı ritimde tekrarlayan bir döngü her sektörde aynı ölçüde güçlü değil. Bu nedenle büyümenin temposu zaman zaman kesiliyor. Sorun inovasyonun yokluğu değil. Sorun döngünün aralıklı işlemesi.

İNOVASYON ANLAYIŞININ ÖTESİNE GEÇENLER

'Zihniyet, mekanizma ve sistem'... Bu üç teorik katmanı Türkiye'de en açık şekilde hayata geçirenler aslında büyük markalar oldu. Ürün geliştirmekle sınırlı bir inovasyon anlayışının ötesine geçerek yeni çizgiler açmayı seçtiler. Baykar, Karsan, Togg, Pegasus ve Beko gibi şirketler yalnızca kendi sektörlerinin rekabet koşullarını değiştirmedi. Aynı zamanda büyümenin nasıl yenilenebileceğini gösteren pratik örneklere dönüştü. Baykar, savunma sanayisini bir ürün rekabetinden teknoloji mimarisine taşıdı.

Karsan, aracı merkeze koyan anlayışı bırakıp şehir mobilitesine çözüm sunan bir platform tasarladı. Togg, otomobili fiziksel bir ürün olmaktan çıkarıp yazılım tabanlı bir hizmet alanına dönüştürdü. Pegasus havacılığı maliyet optimizasyonundan veri temelli verimlilik modeline evirdi. Beko ise markayı Avrupa çapında inovasyon üreten bir yapıya taşıdı. Bu şirketler büyümenin yalnızca üretim artışıyla değil yeni çizgiler açabilme kapasitesiyle mümkün olduğunu gösteren canlı örnekler oldu.

ŞİMDİ YENİ BİR YÜKSELİŞ ÇİZGİSİNİN TASARLANMASI GEREKİYOR

Bugün Türkiye'nin yaşadığı durum bir durgunluk değil. Bir eğri sınırının görünür hale gelmesi. Ekonomiler bir noktada mevcut büyüme eğrilerinin tepesine yaklaşır. Bu noktada ikinci bir çizgi tasarlanmadan yeni bir ivme üretmek zorlaşır. S-Eğrisi bu geçişi anlamanın en pratik yoludur. İlk eğri büyümeyi başlatır. İkinci eğri yeni alan açar. Üçüncü eğri geleceği hazırlayan stratejik dönüşümü oluşturur. Türkiye'nin bugünkü resmi oldukça açık. Birinci eğri etkileyici bir şekilde tamamlandı. İkinci eğriyi kurabilen şirketler belirmeye başladı. Üçüncü eğri ise ülkenin gerçek fırsat alanı olarak önünde duruyor. Bu nedenle ihtiyaç daha fazla proje değil; yeni eğrileri oluşturan yapıyı tasarlamak.

EN ÇOK OKUNANLAR