USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

07 Ağustos 2020 10:12

"Türkiye, E-Spor'da Avrupa'dan daha iyi bir noktada"

Türkiye Espor Federasyonu (TESFED) Kurucu Başkanı Alper Afşin Özdemir, e-sporu sporun yeni formu olarak tanımlıyor.

"Türkiye, E-Spor'da Avrupa'dan daha iyi bir noktada"

2018 yılında Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde oluşturulan TESFED’in Türkiye’de e-sporun gelişimi ve gençlerin doğru yönlendirilmesi adına çok önemli projelere imza attığını ve atacağını dile getiren Özdemir, Platin’in diğer sorularını şöyle yanıtlıyor:

• Türkiye’de lisanslı kaç oyuncu ve majör ligler düşünüldüğünde toplamda kaç kulüp bulunuyor?

Lisanslı sporcu, lisanslı kulüp ve tesis sayısı devamlı artış gösteriyor. Lisanslı kadın sporcu sayısı 166, erkek sporcu sayısı bin 773 olmak üzere toplam bin 939 lisanslı e-sporcu ve 106 tane de tescilli e-spor kulübü bulunuyor. Ayrıca 2019’da üç olan e-spor salonu sayısı da 13’e yükseldi.  

• Özellikle içinden geçtiğimiz pandemi süreciyle birlikte e-sporda oyun oynama ve oyuncu rakamları tarafında nasıl bir trend gözlemlendi?

Pandemi sürecinde pek çok insan için keyifli vakit geçirme ve çok oyunculu ortamda güvenli sosyalleşme aracı haline gelen dijital oyunlara ilgi ortalama yüzde 40 oranında artış gösterdi. E-spor, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyüme ivmesini sürdürüyor. Pandemi süreci birçok spor branşını olumsuz olarak etkilese de e-sporun büyüme ivmesi hızlanarak devam etti. Sosyal mesafe kuralları nedeniyle fiziki e-spor müsabakaları bu dönemde hayata geçirilemedi ama e-spor yapı itibariyle zaten yüz yüze gelmeden yapılabilen bir spor olduğundan, karşılaşmalar online ortamda aksamadan devam etti.  

• E-spor, oyunun yanında aslında kariyer anlamında da bir olanak sunuyor. Bu bağlamda Türkiye’de nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? 

E-spor sıkı çalışma ve düzenli antrenman isteyen bir spor dalı. Profesyonel sporcular, günlük ortalama 4-5 saatlik düzenli antrenman, bunun yanı sıra bedensel egzersiz, antrenörle takım antrenmanları gibi sıkı ve devamlılık arz eden bir çalışma temposunu sürdürüyor. E-spor, hızlı refleks, el-göz koordinasyonu gibi becerileri gerektirdiği için, profesyonel anlamda ortalama 25 yaşına kadar yapılabiliyor. Daha sonra e-spor kariyerini antrenörlük, koçluk gibi e-sporun başka alanlarına geçiş yaparak devam ettirmek de mümkün. E-sporda her sporcu başarısı oranında kazanırken, aylık 3 bin TL’den başlayıp ucu açık değişebilen bir kazanç skalası söz konusu. Türkiye’de League of Legends ve Zula olmak üzere iki resmi e-spor ligi bulunuyor. Ayrıca geçtiğimiz yıl federasyonumuz tarafından başlatılan Türkiye’nin ilk resmi e-spor turnuvası olan TESFED Vodafone FreeZone Türkiye Kupası da e-sporun gelişimi yönünde önemli adımlardan biri oldu. 

• Antrenörlük, yayıncılık, hukuk, insan kaynakları, vs… Oyunculuk haricinde e-spor, nasıl bir kariyer yolculuğu sunuyor?

E-spor, bu alanda kariyer yapmak isteyenler için çok çeşitli fırsatlar barındırıyor. Başlı başına bir ekosistem olan e-sporun çeşitli alanlarında hizmet vermek üzere yeni uzmanlıklar oluştu. Dijital oyun yazılımı ve programlama, e-spor yöneticiliği, yayıncılık, e-spor psikologluğu, antrenörlük, beslenme uzmanlığı, oyun ve e-spor pazarlaması gibi pek çok yeni meslek imkanı bulunuyor.

• Son dönemde MEB ve üniversitelerin de literatürüne e-sporu dahil ettiğine şahit olduk. Akademik tarafta e-spora yaklaşım nasıl ilerliyor? 

E-spor, geleceğin sporu... Bu bir realite olarak önümüzde dururken, akademik anlamda da bir karşılığı elbette ki olacaktır. Şu an ayrı bir e-spor branşı henüz bulunmamakla birlikte, bazı üniversitelerde, e-sporla ilgili derslerin eğitim programına girmeye, e-spor bursları verilmeye başlandığını biliyoruz. Bu sporun her yönüyle masaya yatırıldığı konferanslar düzenleniyor. Bu hızlı gelişime bakıldığında, kısa süre içinde e-sporda akademik kariyer imkanı da doğacağına inanıyorum. 

• TESFED olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yanında hangi bakanlıklarla iş birliği içerisindesiniz. Bu konu hakkında neler yapıyorsunuz?

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yanında Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye’de e-sporun gelişimi ve gençlerin doğru yönlendirilmesi, dijitalleşme ve teknoloji kullanımı konusunda bilinçlendirmek, teknolojinin zararlarından sportif ve pedagojik yaklaşımlarla uzak tutmak ve akademik olarak geliştirmek amacıyla bir iş birliği protokolü imzaladık. 

Söz konusu protokol, öğrencilerin e-spor aktiviteleri aracılığıyla sosyalleşmesi, madde bağımlılığından uzak tutulması, sosyal, bilişsel, duygusal beceriler edinmesi, takım kurma, takımda görev alma, takım içi iletişim, yapıcı rekabet, stres yönetimi, stratejik düşünce geliştirme ve planlama yapma gibi yetkinlikler edinmesi amacı taşıyor.

• Özellikle Asya ile karşılaştırıldığında, Türkiye’deki e-spor gelişimi nasıl? 

Asya ile ülkemizi kıyasladığımızda Türkiye olarak gelişime ve e-sporu daha ileriye yürütme noktasında önümüz açık ve gitmemiz gereken bir yol var. Birçok Asyalı oyuncunun da ülkemizde farklı takımlarda yer aldığını görüyoruz. Bu oyuncuların deneyimlerinden ve başarılarından da yararlanmaya çalışıyoruz. Avrupa’yı da bu denkleme kattığımızda, Türkiye olarak daha iyi bir yerde olduğumuzu söyleyebilirim. Ülkemizdeki genç nüfus, düzenlenen e-spor lig turnuvaları ve federasyonumuzun yapılanması birçok Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında daha ileri bir noktada. 

• Sizin bir de Avrupa Espor Federasyonu Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği şapkanız bulunuyor. Orada Türkiye’nin rolünden kısaca bahsedebilir misiniz?

Avrupa Espor Federasyonu, aralarında Türkiye’nin de olduğu 23 ülkenin yaklaşık 1.5 yıllık çalışmalarının meyvesi ve Avrupa’da e-sporun şekillenmesinde ve dünyada gelişmesinde en güçlü otoritelerden biri olacak. Bu nedenle Türkiye’nin en başından itibaren süreçte aktif rol almasını ve federasyonda söz sahibi olmasını çok önemli buluyoruz.

 

EN ÇOK OKUNANLAR