Küresel ölçekte enerji politikaları hızla yeşil dönüşüme evrilirken, Türkiye de son yıllarda bu alanda dikkat çeken bir ivme yakaladı. GENSED verilerine göre, özellikle güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklara dayalı kurulu güç artışı ile Haziran 2025 itibarıyla toplam elektrik üretiminin yüzde 51,56'sı yenilenebilir kaynaklardan sağlandı. Kurulu güç, 2025 Haziran itibarıyla ise 119 GW'a ulaştı; güneş yüzde 19, rüzgar ise yüzde 11-12 pay aldı. Ulusal hedef ise 2035'te yenilenebilir enerji kurulu gücünü 120 GW'a ulaştırmak. Ancak bu dönüşüm sadece üretim kapasitesini artırmakla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda enerji arz güvenliği, dışa bağımlılığın azaltılması ve karbon emisyonlarının düşürülmesi gibi stratejik hedeflerle birlikte şekilleniyor.
YEŞİL BÜYÜME STRATEJİSİNİ HAYATA GEÇİRECEK BİR ALTYAPI REFORMU
Bu kapsamda, sanayi kuruluşlarının kendi elektrik ihtiyaçlarını doğrudan karşılayabilecekleri öz tüketim esaslı yenilenebilir enerji yatırımları, gün geçtikçe daha kritik bir pozisyona geliyor. Özellikle Avrupa Birliği'nin 2026'da yürürlüğe sokacağı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), Türkiye'de üretim yapan ve ihracat gerçekleştiren işletmeler için sürdürülebilir enerjiye geçişi adeta zorunlu hale getiriyor. Ancak bu geçişte en büyük darboğazlardan biri, dağıtım ve iletim altyapılarındaki trafo kapasite yetersizlikleri... İşte tam bu noktada devreye giren ve Temmuz 2024'te Enerji Bakanlığı'na sunulan 5.1.j maddesi kapsamında özel kapasite tahsisi modeli, Türkiye'de öz tüketime dayalı GES yatırımlarında yeni bir süreç başlatıyor. GENSED'in geliştirdiği bu model; şebekeye enerji vermeden ve mahsuplaşmaya tabi olmadan, işletmelerin doğrudan tüketim amaçlı santral kurulumlarını mümkün kılıyor. Bu adım sadece teknik bir düzenleme değil; aynı zamanda Türkiye'nin yeşil büyüme stratejisini hayata geçirecek bir altyapı reformu olarak öne çıkıyor. 2025 ve sonrasında çok daha rekabetçi olmak için akıllı çözümlerden yararlanmak, ortaya çıkan zorluklara uyum sağlamak ve içgörüleri eyleme geçirilebilir stratejilere dönüştürmek gerekiyor.
ŞİRKETLERE ENERJİ ÜRETİMİNDE YENİ TEŞVİK MEKANİZMALARI
5.1.J maddesi; güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinin, tüketim tesisi bağlantısı olmadan yani öz tüketim şartı aranmadan, şebekeye doğrudan enerji satışı yapmasına olanak tanıyor. Bu modele paralel şekilde, devletin şirketleri yenilenebilir enerji üretimine teşvik etmek amacıyla uygulamaya aldığı politikalar da giderek çeşitleniyor.
Yatırım teşvik belgeleri: Öz tüketim amaçlı yenilenebilir enerji yatırımları, 2024 itibarıyla öncelikli yatırım kapsamına alınarak, KDV muafiyeti, gümrük vergisi istisnası ve vergi indirimi gibi avantajlarla destekleniyor.
Organize sanayi bölgeleri ve serbest bölgeler için destek: OSB'lerdeki işletmelerin kendi enerjisini üretmesi için özel destek programları yürürlükte. Bazı bölgelerde, 5.1.j kapsamında sadece OSB içi projelere kapasite tahsis ediliyor.
Enerji depolama destekleri: GES projelerine entegre enerji depolama sistemleri kuran şirketlere, trafo kapasitelerinde öncelikli erişim hakkı tanınıyor. Bu sayede şirketler, hem enerji arz güvenliğini sağlıyor hem de kapasite yarışında avantaj elde ediyor.
Yeşil sanayi belgesi ve sınırda karbon düzenlemesi uyumu: Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında üretim yapan firmaların, karbon ayak izini azaltacak enerji yatırımlarına öncelik vermesi teşvik ediliyor. Bu yatırımlar aynı zamanda 'yeşil ihracatçılar' için rekabet avantajı sağlıyor.
KOSGEB ve TÜBİTAK destekleri: KOBİ'lerin enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye geçiş süreçleri, Ar-Ge odaklı projelerle destekleniyor.
ONLARCA ŞİRKET HAREKETE GEÇTİ
Örneğin; Arçelik, Manisa ve Eskişehir fabrikalarında çatı GES sistemleri kurarak yıllık enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü kendi yenilenebilir kaynaklarından karşılamaya başladı. Şişecam, hem Türkiye'deki hem yurt dışındaki tesislerinde çatı ve arazi tipi GES yatırımlarıyla karbon emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Çelik üreticisi Tosyalı Holding, Osmaniye'de kurduğu 140 MW'lık GES projesiyle üretimde ihtiyaç duyduğu enerjinin önemli bir kısmını kendi üretirken, karbon nötr çelik üretimi hedefiyle yatırımlarına devam ediyor. Ford Otosan ise Kocaeli ve Eskişehir fabrikalarında yenilenebilir enerjiye dayalı üretim hedefi doğrultusunda çatı GES projelerini devreye alıyor.
AVM VE HASTANELERDEN ÇATI GES HAMLESİ
AVM tarafında ise Zorlu Center, Akasya AVM, Forum İstanbul gibi birçok büyük alışveriş merkezi çatı GES projeleriyle kendi elektrik ihtiyacının önemli bir kısmını karşılamaya başladı. Ayrıca Acıbadem, Medicana, Memorial gibi özel hastane grupları da enerji maliyetlerini düşürmek ve karbon ayak izini azaltmak amacıyla çatı GES projelerine yatırım yapıyor. Turizm sektöründe Rixos, NG Hotels, Hilton ve Dedeman gibi otel zincirleri de güneş enerjisi ve enerji verimliliği yatırımlarını hızlandırmış durumda. Türkiye genelindeki birçok organize sanayi bölgesi de (OSB) sanayicilerin enerji maliyetlerini azaltmak ve dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla toplu GES alanları kurarak ortak kullanım modelleri geliştiriyor. Bu kapsamda Gaziantep OSB, Kayseri OSB, Eskişehir OSB gibi bölgeler öne çıkarken, bazı OSB'ler yatırımcılara yer tahsis ederek arazi tipi GES projelerini teşvik ediyor. Tüm bu gelişmeler, Türkiye'de enerji dönüşümünün yalnızca enerji sektörüyle sınırlı kalmadığını, sanayiden perakendeye, ulaşımdan turizme kadar tüm sektörlere yayıldığını gösteriyor.