Bir şirketin halka arz (IPO: Initial Public Offering) süreci, kurumsal dönüşümünün ve yenilikçi potansiyelinin yatırımcılara sunulduğu kritik bir aşamayı temsil eder. Sadece bu süreç esnasında değil, pek tabii sürecin öncesinde de, kurumsal yönetişimin (corporate governance) dört temel ilkesi olan adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ne kadar önemli ise şirketlerin iş yapış biçimine kurumsal inovasyonun temel bileşenleri olan kurum içi girişimcilik ve/veya açık inovasyon yaklaşımlarını entegre edip etmediği de bir o kadar kritik önem taşıyor. Çünkü şirketlerin, çok moda bir tabirle ifade edecek olursam yüksek belirsizliğin hüküm sürdüğü günümüz dünyasında değişimlere karşı çevik bir şekilde adapte olabildiğini ve olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, bu ayki yazımda şirketlerin IPO (halka arz) sürecinde değerlemelerini yüksek tutmalarıyla, geleceğin artık yarından başladığı günümüzde geleceğe hazırlıklı olabilmeleri için inovasyon ve girişimcilik odaklı bir strateji izlenerek bir sistem dahilinde hayata geçirilmesinin zorunlu olması arasındaki ilişkiyi ele aldım.
ŞİRKET DEĞERLEMESİYLE İNOVASYON ARASINDAKİ İLİŞKİ
Şirket değerlemesiyle inovasyon arasındaki ilişkiyi doğru anlayarak analiz edebilmek, bir şirketin gelecek potansiyeli ve yatırım cazibesi hakkında bilinçli yatırımcılar için büyük önem taşır. Şirket değerlemeleri, bir şirketin piyasa değerini ölçümleyebilmek ve değerlendirebilmek noktasında kritik bir role sahip. Çünkü, şirketin finansal durumuyla birlikte büyüme potansiyeli ve söz konusu potansiyelin sürdürülebilirliği konusunda potansiyel yatırımcıların algılarını şekillendiren önemli bir göstergedir. Gelir seviyesi, kâr oranları, pazar payı ve büyüme beklentileri gibi çeşitli unsurlar, değerleme sürecinde belirleyici faktörlerdir. Ayrıca, sektörel dinamiklerde yaşanan değişimler de yine değerleme üzerinde belirleyici etkisi olan önemli bir faktördür. Özellikle, dönüşüm yaşanan sektörlerde faaliyet gösteren şirketler, yeni piyasa koşullarına adapte olamadıkları takdirde değer kaybıyla karşı karşıya kalabiliyor. Hatta, adapte ol(a)mamaları nedeniyle tamamıyla oyunun dışında da kalmaktadırlar. Kaldı ki, günümüzde hemen hemen nerede ise her sektörde değişim kendisini hem gösteriyor hem de olanca kuvvetiyle hissettiriyor. Buna karşılık, mega trendleri, teknolojik trendleri ve sektörel trendleri okuyabilerek, sektörel değişimleri inovasyon odaklı yaklaşımlarıyla yönetmeyi başarabilen ve stratejik hamlelerde bulunabilen şirketler ise genel ve doğal olarak piyasa değerlerinde yükseliş yaşarlar. İşte tam da bu nedenle tanımı yeni ürünlerin, hizmetlerin ya da iş modellerinin geliştirilmesi ve neticesinde radikal seviyede bir verimlilik ve/veya yep yeni ciro yaratmak olan inovasyon, şirketlerin değerlemelerinde oldukça kritik bir unsur olarak öne çıkıyor.
İNOVASYONUN ŞİRKET DEĞERLEMESİNE POZİTİF KATKISI
İnovasyonun, şirketlerin değerlemelerinde pozitif katkı sağlayan kritik bir unsur olarak öne çıkmasının birden fazla nedeni vardır. Tanımı gereği inovasyon, şirketlere yeni ürünler, hizmetler veya iş modelleri geliştirme imkanı sunduğundan dolayı, şirketler için gelirlerini artırabilme ve pazar potansiyelini genişletebilme fırsatı yaratır. Üstelik, sistemli bir şekilde inovasyon faaliyetlerini yürütebilen şirketler, rekabetin yoğun olduğu kırmızı okyanustan rekabetin giderek azaldığı ve hatta rekabetin olmadığı mavi okyanusa dahi açılabilirler. Böylelikle, şirketlerin rakiplerinden sıyrılarak pazar lideri konumuna ulaşabilir ya da kendi pazarını yaratabilir olması, potansiyel yatırımcıların şirkete ilişkin güvenini artırır. Bu da şirketin piyasa değerine olumlu bir şekilde yansır. ISO56002 İnovasyon Yönetim Sistemi ve/veya 'EFQM (Yönetimde Mükemmeliyet Modeli) Innovation Lens' gibi inovasyon yönetim sistemine ilişkin yaklaşımların bu bağlamda uygulamaya alınması, disipline etme noktasında faydalı olabilecektir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR REKABET AVANTAJI
Müşterilerin yaşadığı acı noktalarını (pain points) diğer bir değişle problemleri çözebilen ve/veya teknolojik ve sektörel trendlere cevap verebilen inovasyon ve girişimcilik odaklı yaklaşımlar, şirketlerin müşteri memnuniyetini ve sadakatini kazanarak sürdürülebilir kılmalarına yardımcı olur. Aynı şekilde, bu durum da genel olarak daha yüksek piyasa değerine ulaşılması yönünde pozitif katkı sağlar. İnovasyonu iş yapış biçiminin merkezinde konumlandırabilmiş olmak, şirketlerin değişken piyasa dinamiklerine çevik bir şekilde uyum sağlayabilme kabiliyetlerini gösterir. Aynı zamanda, orta ve uzun vadeli büyüme hedeflerine yönelik emin adımlarla yürüdüklerini de gösterir.
Şirket değerlemesiyle inovasyon arasındaki ilişkiyi doğru anlayarak analiz edebilmek, bir şirketin gelecek potansiyeli ve yatırım cazibesi hakkında bilinçli yatırımcılar için büyük önem taşır. Şirket değerlemeleri, bir şirketin piyasa değerini ölçümleyebilmek ve değerlendirebilmek noktasında kritik bir role sahip.
IPO, HİÇ BİTMEYEN BİR SÜREÇ
IPO süreci öncesi döneme dair başarılı inovasyon hamleleri ve geniş bir fikri mülkiyet portföyüne sahip olunması gibi hususlar da potansiyel yatırımcılar nezdinde şirketin güvenilirliğini ve sürdürülebilir rekabet avantajına sahip olduğu algısını artıran önemli göstergeler olarak kabul edilir. Bu göstergeler de yine pozitif katkı sağlayan hususlardır.
Sonuç olarak değerleme oldukça kritik bir husustur. Çünkü yüksek bir değerleme, potansiyel yatırımcının güvenini artırarak halka arzdan elde edilen fon miktarının maksimize edilmesini sağlar. IPO süreci öncesinde kurumsal yönetim uygulamalarının ve inovasyon odaklı stratejilerin hayata geçirilmiş olması şirketlerin sadece bugünü değil, geleceğin belirsizliklerini de yönetebilecek esneklikte olmalarını sağlar. Bu da orta ve uzun vadede şirket dolayısıyla da yatırımcılar/hissedarlar için kazancın sürdürülebilirliği anlamına gelir. Şunu da unutmamak gerekir ki, IPO süreci aslında hiç bitmeyen bir süreç. Çünkü, yatırımcılarla güçlü ve sürdürülebilir bir ilişkinin hiç bitmemesi gerekir. İşte tam da bu noktada, Jeff Bezos'un 'The Bezos Letters' isimli kitabından da yola çıkarak, potansiyel ve mevcut yatırımcılarınıza kurumsal yönetimin şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine de uygun olarak her yıl inovasyon politikalarınızdan bahsettiğiniz açık mektuplar yazmanızı tavsiye ederim.