USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Ufuk  Tarhan

YAZARLAR

1.01.2024 11:05:00

SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEK İÇİN ARTIK 'YAPMALIYIZ' DEĞİL, 'YAPIYORUZ' MODUNA GEÇMELİYİZ!

Enerji sorunu, iklim değişikliği, doğal kaynakların azalması, toplumsal eşitsizlik ve göç dalgaları... Tüm bu sorunlar, sürdürülebilir bir gelecek için acil eylemler gerektiriyor. Yaşadıklarımız ve yakın gelecekte yaşayabileceklerimize dair giderek netleşen bilimsel gerçekler artık "Yapmalıyız" değil, "Yapıyoruz" fazına geçmemizin zorunlu ve acil olduğunu gösteriyor.

O kadar çok, o kadar yaygın ve her yerde, her şey için kullanıp aşındırıyoruz ki yeninden bir hatırlayalım; Sürdürülebilirlik, çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları kapsayan, insanlığın ve gezegenin refahını birlikte gözeten bir yaklaşım. Sürdürülebilir bir gelecek ise bu yaklaşımın temel alındığı, ekosistemlerin sağlıklı bir şekilde varlığını nesiller boyu sürdürebildiği "evladiyelik" bir dünya. İşte böyle bir gelecek için neler yapmalıyız, hadi gelin birlikte, bir kez daha bakalım...

Bireylerin görevleri:

Sürdürülebilir bir gelecek için en önemli rol, bireylere, bizlere düşüyor. Hepimiz, günlük yaşamlarımızda yapacağımız küçük değişikliklerle, sürdürülebilirliğe önemli katkılar sağlayabiliriz. Mesela; enerji tasarrufu sağlamak için, LED ampuller kullanmak, ev ve işyerlerinde ışıkları kapatmak, ısıtma ve soğutmayı kontrol etmek, su tasarrufu için duşta daha kısa süre kalmak, bulaşık makinesi kullanmak, musluklardan akan suyu kapatmak, bahçe sulamasını kontrollü yapmak, araba yıkama yöntemlerini değiştirmek, geri dönüşüm uygulamak, atıkları azaltma, sürdürülebilir ürünler tüketmek, yerel ürünler satın almak, toplu taşımayı kullanmak gibi önlemler alabiliriz, almalıyız ve bunları "alıyoruz" durumuna taşımalıyız.

Kurumların görevleri:

Birleşmiş Milletler'in "Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını (Sustainable Development Goal)" ve saptanan karbonsuzlaşma hedeflerini, Yeşil Mutabakat gibi netleşen kriter ve protokolleri sanki her biri kurumlara özel belirlenmiş gibi ciddiye alıp PR çalışması yüzeyselliğinde değil, asli, kalıcı, yaygın stratejik öncelikler olarak içselleştirmek, iş hayatındaki tüm kurumların birincil sorumluluğu ve zorunluluğudur. Her ölçekteki kurumun yapması gerekenler ise enerji verimliliğini artırmak için, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak, enerji tüketimini azaltmak, su verimliliğini artırmak için, tasarrufu sağlayan teknolojiler kullanmak, tüketimi azaltmak, atıkları azaltmak için, atık yönetimi sistemlerini geliştirmek, geri dönüşümü teşvik etmek, Çevre dostu ürünler ve hizmetler sunmak, sosyal sorumluluk projelerine artan oranda destek olmaktır.

Hükümetlerin görevleri:

Ve tabii ki hükümetlerin asıl yapması gerekenler de sürdürülebilirlik politika ve düzenlemelerini, yaptırımlarını ve teşviklerini oluşturarak bunları kamuoyu ile açık ve şeffaf bir iletişim, işbirliği içinde paylaşmak, çocukların, genç nesillerin eğitim müfredatlarına ana okulundan itibaren bu konuları dahil etmek, yurt sathında seferberlik durumuna geçmek. Bireysel, kurumsal ve toplumsal karbon ayak izi ölçüm, kontrol sistemlerini oluşturmak. Tüm ülkede, her katmanda ve ortamda enerji – su verimliliğini artırmak, verimliliği yükseltmek, atıkları azaltmak, atık yönetim sistemlerini geliştirmek, geri dönüşüm ekosistemlerini oluşturmak, sürdürülebilir ekonomiyi desteklemek için, sürdürülebilir ürünlere ve hizmetlere yardım etmek, sürdürülebilirlik yatırımlarını teşvik etmek gibi çok ana hatlarıyla özetlenebilir.

Sonuç olarak, sürdürülebilir bir gelecek, ancak bütüncül katılımla mümkün olabilecek hayatiyette bir konu. Eğer tavizsiz bir şekilde; bireyler, kurumlar ve hükümetler olarak aynı doğrultuda yürür, birlikte çalışırsak belki o zaman evlatlarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakabileceğiz. Bence bırakabiliriz... Denemeye değer...

Belirlenen somut amaçlar doğrultusunda, çevresel, sosyal hedef ve kriterlere uymak artık sadece küresel, büyük şirketlerin değil, KOBİ'lerin de hedefi.
DİĞER YAZILARI