USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Serhat Özeren

YAZARLAR

1.06.2022 14:47:00

TÜRKİYE'DE AR-GE KÜLTÜRÜ

Katma değerli ürünler üret-mek ve hizmetler geliştirmek için en çok Ar-Ge çalışmalarına ihtiyacımız var. Bu konuda bir kültür oluşturulması büyük öneme sahip. Bir ülkenin başarısı, bireysel başarılarla değil; toplumsal başarılarla oluşur. Ar-Ge yapmak kolay değildir, çok büyük maddi ve iş gücü kaynağına ihtiyaç duyulur. Telekomünikasyon sektöründe Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom'un Ar-Ge çalışmaları, bu konudaki vizyon stratejileri çok önemlidir. Bu şirketlerin isimlerini özellikle belirtiyorum, çünkü bu şirketler bilişim sektörünün büyüklüğünü belirliyorlar ve bu şirketlere iş yapan küçük şirketlere yön veriyorlar. Birçok küçük işletme iş-yapış biçimlerini ve iş kültürlerini bu telekomünikasyon işletmecilerinden öğrendiler. Bu da büyük kazançtır.

DOĞRU YOLDAYIZ

Teknokentler çok eleştirildi, bazen de emlakçılıkla suçlandılar. Teknokentler yılmadan çalışmalarına devam ettiler ve sanayi-üniversite iş birliğine çok büyük katkıda bulundular. Üniversite öğrencileri artık daha okullarını bitirmeyi beklemeden start-up projelere başlıyorlarsa, ödüllü start up yarışmalarına binlerce proje ve gencimiz katılıyorsa doğru yolda olduğumuzu belirtmek isterim.

STRATEJİK ORTAKLIKLAR KURULMALI

Ar-Ge sistemine büyük etki eden devlet ve kamu kuruluşlarına özellikle değinmek istiyorum. Hükümetler; Ar-Ge konusunda siyaseti belirler, reform paketleri sunar, kanunlar çıkarır. Bunların hepsi gayet güzel. Peki ya satın alma? Devamında uluslararası rekabet? Kamu kuruluşları maalesef birçok genelgeye rağmen yerli ürün ve hizmeti almakta tereddüt ediyor. Bu konuda bürokratlara kısmen hak veriyorum. Çünkü aldıkları ürünün daha önce yeterli referansı olmamasından dolayı devleti zarara uğratmaktan soruşturma geçirebiliyorlar. Bu konunun da farklı çözüm yolları mevcut. Hiçbir ileri teknoloji üreticisi, devlet desteği olmadan yüksek maliyetli bir ürünü geliştirmeye girmez. Ancak devletle stratejik ortaklık kurarak üretime veya Ar-Ge çalışmalarına başlanır. Uluslararası birçok teknoloji şirketi devletle stratejik ortaklık yaparak ürünlerini tasarlar ve değişik pazarlara sunarlar. Hiçbir teknoloji şirketinin başarısı tesadüfi değildir ve kendi devletinden bağımsız veya desteksiz büyümemiştir.

NASIL YOL ALINMALI?

"Eski köye yeni adet getirmek" atasözü, Ar-Ge kültürü oluşturma konusunda işimizin ne kadar zor olduğunun mizahi bir göstergesidir. Sanayi kümelenmesi üzerine çalışan akademik bir grubun tespiti ise ilginçtir: "Türk sanayisinin en büyük sorunu arsa teminidir." Ülkemizde çok sayıda sanayi kümelenmesi olan önemli merkezler vardır. Uluslararası pazarlardaki ihtiyacı tespit edilen, üretim teknolojisine karar verilerek fizibilitesi yapılan ürünlerin, ekonomik döngüye bir an evvel kazandırılabilmesi için, tıpkı konut sorununda TOKİ ile büyük başarılar elde edildiği gibi, bir devlet şirketi eliyle radikal bir şekilde sanayi arazisi üretimi yaparak, fabrikalar kurup süratle sanayicilerin hizmetine sunulabilir. Bu durum büyük bir sanayi devrimi için ihtiyaç duyulacak çok sayıdaki sanayi kapasiteye bir an evvel erişilmesinin önünü açacaktır. Aslında bir ülkede üretimin devrime dönüşmesi, teker teker başlıklar ile ilgili değil, toplumsal kültür ile ilgilidir. Türk milleti mücadele etmeyi, krizle baş etmeyi, devrim yapmayı sever. Yeter ki milletin azmine rehberlik edecek bir devlet mekanizması bu işin bayraktarlığını yapsın.

Bir ülkede üretimin devrime dönüşmesi teker teker başlıklar ile ilgili değil, toplumsal kültür ile ilgilidir.
DİĞER YAZILARI