USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Serhat Özeren

YAZARLAR

1.09.2022 16:46:00

ENERJİ SAVAŞLARINDA DÖNÜŞÜM

Enerji savaşlarının 1890'lı yıllarda başladığını söylemek yanlış bir ifade olmaz. Bu savaşların direkt etkisi olarak görülen Dünya Savaşları ve enerjiye ulaşım için verilen acımasız politikaları hatırlayalım. Sömürgeciliğin doğuşundan itibaren günümüze kadar süregelen güç savaşı, özellikle zengin enerji kaynaklarına sahip toprakların paylaşımı konusunda yaşanıyor. Bilindiği gibi, Birinci Dünya Savaşı'nın çıkış sebebi elinde yeterli madenleri, doğal kaynakları olmayan Almanya'nın hak talep etmesinden kaynaklandı. Birinci Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlerin ağır şartlarla imzaladıkları antlaşmalar, İkinci Dünya Savaşı'nın yolunu açtı. İkinci Dünya Savaşı ağır kayıplara sahne olmuş, sonunda Avrupa Birliği (AB) oluşturularak İkinci Dünya Savaşı nihai olarak sonuçlanmıştır. Ancak, yaşanan gelişmeler Birinci Dünya Savaşı'nın hâlâ devam ettiğini gösteriyor. Birinci Dünya Savaşı'nın nedeni olan sömürgeciliğin, zengin enerji ve doğal kaynaklara erişme ihtiyacının, kontrol altına alma isteğinin devam ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Şu anda dünyanın neresinde problem varsa büyük ihtimalle orada bir enerji potansiyeli vardır. Maalesef, Orta Doğu'da yaşanan da tam olarak budur.

GÜÇLÜ BİR DEVLET OLMANIN YOLU

Sanayi Devrimi, İngiltere'de başlayıp Avrupa ve Amerika'ya yayılarak dünyaya enerjinin, uygarlıkların devamı için vazgeçilmez bir unsur olduğunu, güçlü bir devlet olmanın yolunun enerji sorununu çözmekten geçtiğini göstermiştir. Ekonomik anlamda güçlü olan ülkeler de dünya siyasetine yön veren ülkeler olacaktır. 1859'da Amerika'da açılan ilk petrol kuyusu ile beraber dünyadaki güç dengeleri değişmiş, enerji kaynaklarına sahip olabilmek için farklı stratejiler oluşmaya başlamıştır. Örneğin; 1908'de İngilizler tarafından İran'da ilk petrol kuyusu açılmış, hemen sonrasında dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri kurulmuştur. O dönem İngiliz komutasının başında bulunan Churchill, Alman donanması ile mücadele edebilmek için donanmanın yakıtını kömürden petrole geçirmiştir. Bu önemli bir karardır, çünkü kendi topraklarında petrol yoktur. Kömürün yerini petrole bırakması dünya tarihinde sancılı bir dönem olarak hatırlanmaktadır.

ENERJİ SAVAŞLARINDA YENİ DÖNEM

Enerji kaynaklarının günümüzde çeşitlenmesiyle beraber özellikle yenilenebilir ve nükleer enerji kaynaklarının devreye girmesi 'enerji' savaşlarında ikinci bir perde açmış gibi gözüküyor. Enerji savaşları artık daha çok teknoloji üretebilen bir alanda oluşmaya başladı. En azından bu savaş, daha çok çalışan, daha çok bilime dayalı ekonomiye sahip ülkeler arasında teknolojiyi kullanarak verimli yenilenebilir enerji kaynaklarını üretme savaşı haline geldi. Son 10 yılda bütün ekonomilerde varlığını artırarak gösteren 'sürdürülebilirlik' hayatımızda önemli bir yere sahip oldu. Sırf enerjiye ulaşmak ve hakim olmak tek parametre değil. Habitatı korumak da ülkeler ve şirketler için değerli ve büyük olmanın bir kriteri oldu. Önümüzdeki yıllarda yenilenebilir enerji kaynakları çok daha önemli bir yere gelecek. Bu kaynaklardan üretilen enerjiyi en verimli ve ucuz şekilde kullanıma sunan teknolojiyi üreten şirketler de yıldızı en çok parlayanlar olacak. Yeni savaşın yenilenebilir enerji kaynaklarında olacağını kesinlikle söyleyebiliriz. Bilimi kullanabilen ve buna önem veren ülkelerin kendi kaderini çizeceği bir dönemdeyiz. Gelecek yüzyıl savaşları 'bilimsel' hakimiyet savaşıdır.

DİĞER YAZILARI