USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Serhat Özeren

YAZARLAR

4.10.2016 16:39:00

Dijital dönüşüm anaokulunda başlar

Dijital dönüşüm, bilgi ekonomisi, endüstri 4.0 ve girişimcilik kavramları son dönemde en çok konuşulan konuların başında geliyor. Ülke ekonomisinin kalıcı, sürdürülebilir, rekabetçi ve global piyasalarda katma değerli ürün ve servisler üretebilen bir yerde olmasını istiyorsak, ‘Milli Eğitim Öğretim Sistemi’nde kalıcı değişiklikler yapılması gerekiyor

 

Girişimciler içerisinde başarısız olan ve devamı getirilemeyen farklı proje ve fikirlere şahit oluyoruz. Bunun temel nedenlerine baktığımızda yeterli ‘kültür’ oluşturamadığımızı söyleyebiliriz. Toplumda bu kültürü oluşturmak okullardan başlar, üniversitelerde ise temeli atılır. Tek hedefi TEOG kapsamında yüksek puan almak ve devamında yüksek bir puanla üniversiteye girmek olan gençlerle dijital dönüşüm veya bilgi ekonomisi çağı oluşturulamaz. Tartışmalar devam ediyor. Kod eğitimi şart mı değil mi? Her mutlak değer sıfırdan büyüktür. Kodlama eğitiminin tabii ki faydası olacaktır. Yeterli mi, değil. Bu kültürün oluşması için en temel unsur, çocuklarımızın dijital dönüşümle tanışması olacaktır. Dijital çağla tanışmak, çocukların akıllı cep telefonlarıyla oynaması değildir. Ya da kullanamadığımız uygulamaları, “Ne akıllı çocuklar, bizim yapamadığımızı cep telefonunda yapıyor” demek değildir. Bu kavramsal bir dönüşümdür. Çocuklarımız ileride hangi mesleği seçerlerse seçsinler ya da henüz adı konmamış mesleklere de yönelseler, okul çağlarında alacakları ‘dijital dönüşüm ve bilgi ekonomisi’ eğitimleri onların kariyerlerine ve iş başarılarına doğrudan etki edecektir. Dünyada birçok kalkınmış ülke, çocuklara ‘kodlama’ eğitimi vermeye başladı. Haftada birkaç saat verilen bu eğitim, çocuklarımızın yapısal mantıklarını geliştirmesine önemli katkılar sağlayacak. Ayrıca bu eğitimi verebilecek yetişmiş, nitelikli öğretmen kadromuz da hali hazırda mevcut. Bilişim öğretmenlerimizin iyi bir örgütlenmeyle Türkiye’nin ‘Dijital Dönüşüm’ seferberliğinde başrol oynayacaklarından da eminim.

 

OKULLARIMIZ SANAT VE SPOR DALLARINDA YETERLİ DONANIMA SAHİP DEĞİL

 

Dijital Dönüşüm ve kodlama eğitiminin yanı sıra bir diğer hayalim ise çocuklarımızın, okullarımızda akademik-bilimsel, sportif ve sanat eğitimlerine göre başarı puanları almaları ve bu puanlara göre lise veya üniversitelere yerleşmeleri... Bunu yapamadığımız takdirde dünya çapında sanatçı yetiştiremeyiz. Ayrıca her olimpiyatta hüsran yaşarız. Değişik sportif başarıları bulunan çocukların üniversite kaygıları nedeniyle sporu bıraktıklarını üzülerek görüyorum. Okullarımızın tamamının sanat ve spor dallarında yeterli donanıma sahip olmadığını biliyoruz. En azından bunu yapabilen okullarla başlayabilmek de çok önemli bir kazanç olacaktır. En son Avrupa Futbol Şampiyonası’nda istediğimiz başarıyı elde edemedik. Basından edindiğim bilgiye göre, bu şampiyona için 100 milyon TL harcandı. Türkiye’de tamamı potansiyel futbolcu çocukların eğitim aldığı bir okul düşünün. Sayıları da 1000 çocuk olsun. 8 sene boyunca bu çocuklara akademik takvimle beraber profesyonel futbol eğitimi verilsin. Toplam maliyet ne olacak biliyor musunuz? Yaklaşık 100 milyon TL. Tahmin ediyorum ki sürekli olarak profesyonel futbol eğitimi alan bu çocuklardan muhteşem sporcular çıkacak. Bunu her branşta yapabiliriz. 2016 Rio Olimpiyatları’nda ülkemiz adına yarışan ve artistik jimnastikteki performansı ile umutlarımızı yeşerten Tutya Yılmaz, henüz 17 yaşında ve İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Ekrem Elginkan Lisesi'nde okuyor. Tutya’yı hepimiz olimpiyatlarda tanıdık fakat başarılı bir sporcu olmasının yanı sıra akademik olarak da oldukça başarılı bir öğrenci. Öğrencinin bireysel çabasının yanı sıra eğitim kurumları da bu noktada çok önemli bir rol üstleniyor. İsteyince ve desteklenince neler olabileceğinin çok güzel bir örneği Tutya! Bu güzel örneklerin artacağına inanıyorum. Bunları yapabileceğimizi bilelim, doğru fizibilite çalışmalarını yapalım ve başlayalım. Her mutlak değer sıfırdan büyüktür.

DİĞER YAZILARI