USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Mehmet Büyükçorak

YAZARLAR

1.04.2024 10:35:00

HALKALAR TEORİSİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Ünlü İtalyan Fizikçi Carlo Rovelli'nin kendi teorisine verdiği isimdir, Halkalar Teorisi. Yüzyıllar boyu inanılan sonsuzluğun varlığı kavramının ya da var -olan bir şeyin sonsuzlukta yok- olması durumuna yeni bir bakış açısı getirdi bu teori.

Dünya ve uzayda, bir boşluğun olmadığı, halkalar şeklinde birbirine geçmiş alanların olduğu ve 'şeylerin' bu halkalar arasında geçişler yaptığını ifade eder. Bu da demek oluyor ki, dünya üzerinde var olan bir şey yok olmuyor, sadece boyut değiştiriyor. Buradan yola çıkarsak biz, obje üreten varlıklar, insanlar olarak ürettiğimiz ve tükettiğimiz her şeyden, zaman olarak sonsuza kadar sorumluyuz aslında.

Sürdürülebilirlik tam da burada devreye giriyor ve sanki bu teori ile iş birliği yapıyor dünyamız için. Şehir yaşamından uzak köy ya da mezralarda yaşayan insanlar, doğal çevreye ve onun sınırlarına, döngülerine ve değişimlerine uyum sağlayarak nesiller boyu sürdürülebilir yaşamın unsurlarını uyguladılar.

Var olanı korumadan üretmek ve sanki yarınlar yokmuş gibi tüketmek, geçmişten miras aldığımız ve gelecek için bizlere emanet edilen dünyaya ihanet etmek olacaktır.

Nitekim, 'sürdürülebilir kalkınma' terimi birçok yerde de şu şekilde tanımlanıyor: "Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden, günümüzün ihtiyaçlarını karşılamak." Bu tanımın dikkat çeken bazı yönleri; kapsam dahilinde olması, bir süreci yansıtması ve sürdürülebilirliğin üç boyutunu içermesidir.

Sürdürülebilirlik çevre hareketi ile bağlantılı olsa da sadece çevreye odaklandığı düşüncesi koca bir yanılgıdır.

ÜÇ FARKLI BOYUTA DAYANIYOR

* Çevresel sürdürülebilirlik; insanlığın tüketim oranı doğanın yenilenme oranını ve insanlığın kirlilik üretme ve sera gazı salma oranı doğanın kendini yenileme hızını aşmadığı zaman ortaya çıkar.

* Sosyal sürdürülebilirlik; bir toplumun evrensel insan haklarını destekleme ve insanların sağlık, eğitim ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılama yeteneğidir. Sağlıklı topluluklar kişisel haklara, çalışma haklarına ve kültürel haklara saygı gösterilmesini ve tüm insanların ayrımcılığa karşı korunmasını sağlar.

* Ekonomik sürdürülebilirlik; dünyanın her yerindeki insan topluluklarının bağımsızlıklarını koruyabilmeleri ve ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli kaynaklara erişebilme yeteneğidir. Bu, güvenli geçim kaynaklarının herkes için mevcut olduğu anlamına gelir.

HERKES İÇİN BİR GELECEK

Kim olduğumuza, nerede yaşadığımıza ve ne yaptığımıza bakılmaksızın hepimizin birbirimize, gelecek nesillerimize ve diğer türlere karşı dünyamızı ayakta tutmak konusunda ahlaki bir yükümlülüğümüz var. Mevcut seçimlerimiz ve eylemlerimizin gelecek nesiller üzerinde uzun vadeli büyük etkileri vardır. Sürdürülebilirliği uygulamak, herkese güvenli ve yaşanabilir bir gelecek getirecek etik ve üzerine düşünülmüş seçimler yapmamızı sağlar.

Dünyanın kaynaklarını tüketirsek gelecek nesiller de tükenecek. Örneğin, eğer okyanuslarımızda gereğinden fazla avlanırsak, yalnızca balık arzını değil aynı zamanda o balıkla ilgili besin zincirindeki her organizmanın arzını da tüketme riskiyle karşı karşıya kalacağız.

SAĞLIKLI BİR YAŞAM ALANI

Uzun vadede toplumumuz ve dünya, iyileşen su ve hava kalitesinden, azalan atık depolama alanlarından ve artan yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanabilecek. Sürdürülebilirliğe bağlılık, karbon salınımını azaltarak çevremizi daha güvenli hale getirmemek için ne gibi sebebimiz olabilir? Sürdürülebilirliğe odaklandığımızda tüm dünya bundan faydalandığı, daha temiz ve daha sağlıklı yaşam koşullarında yaşamak hem de bunu bireysel çabamızla yapıyor olabilmemiz, 'Benim değişmemle ne olacak ki?' sorusuna en iyi cevap olabilir.

Sürdürülebilirlik bir yaşam tarzı, dünya ile olan ilişkimizde bilinçli yapılan bir tercih, bu süreçte bazı şeylerden vazgeçilmesi yaşam kalitemizi düşürdüğümüz anlamına gelmez!

Tam aksine, daha iyi bir dünyaya katkıda bulunduğumuzu bilerek, varolmamız için bize her türlü imkanı sunan dünyaya karşı sorumluluğumuzu yerine getirdiğimiz için kendimizi daha tatmin olmuş ve mutlu hissedebiliriz.

Sürdürülebilirlik bir yaşam tarzı, dünya ile olan ilişkimizde bilinçli yapılan bir tercih... Bu süreçte bazı şeylerden vazgeçilmesi yaşam kalitemizi düşürdüğümüz anlamına gelmez!

KİŞİ VE KURUMLARI TEŞVİK EDER

Günümüzde sürdürülebilir ürünleri tercih etmek düşünülenden çok daha kolay. Tonlarca şirket sürdürülebilirliği bir öncelik haline getiriyor, hatta yönetim biçimi olarak bu motto ile hareket ediyor.

Giyimden güzellik markalarına, gıda ve enerji şirketlerine kadar. Aralarından seçim yapabileceğiniz pek çok sürdürülebilir seçenek var. Bu nedenle sürdürülebilirliği birinci öncelik haline getiren markaları seçmek, pozitif ayrımcılık yapmak bu konuya yatırım yapan kişi ve kurumları teşvik edecektir.

Sürdürülebilir gıda üreticilerini seçebiliriz. Yerel tedarikçilerden lezzetli, taze çiftlik ürünleri almak için yerel çiftçi pazarlarından alışveriş yapabiliriz. Çiftçi pazarlarında alışveriş yapmak ulaşımdan kaynaklanan karbon emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olacaktır. Yerinde ve daha az katkı maddesi ile üreten çiftçi varken, uzun yollardan gelen gıda ürünlerini tercih etmek hem karbon salınımı artırmayı teşvik eder hem de koruyucu maddelerle bezenmiş kimyasalların kullanımına öncülük etmiş oluruz. Bunun yerine sürdürülebilir uygulamalara kendini adamış yerelde ve ülke çapında ardından uluslararası markaları seçebiliriz.

Her yıl binlerce deniz kaplumbağası, deniz kuşu ve diğer deniz memelileri plastik yüzünden ölüyor. Bu nedenle, yeniden kullanılabilir poşetler kullanarak ve plastikten yapılmış ürünlerden kaçınarak plastik atıklarınızı azaltabilirsiniz.

YENİLENEBİLİRLİĞİN MODASI

Hatırlatmakta fayda olacaktır, değişen dünya ve eşya düzeninde düşünceler ve toplumlar da değişmektedir. Artık, koca koca araçlar ve pahalı-gösterişli eşyalar değil; doğayla iş birliği yapan, sürdürülebilir ürünler insanlığın yeni lüksü. Sürdürebilirliğin lüks olduğu yerde, gösteriş abidesi ve doğaya zararlı ürünler ise bayalığın yeni yüzü olmaya aday.

Tabii, mantıklı olan şeyin modern, fenomen ya da lüks gibi kavramlar ile açıklanması asla gerekmemektedir. Bununla birlikte, kitleleri hareket ettiren şey de zamanın ruhunu oluşturan 'moda' kavramıdır. Bizler artık yenilenebilir ve sürdürülebilirin modasına girdik. 'Moda' akışkan olandır ve ilelebet devam eder. Kendisine takılmayanları ise tarihin tozlu raflarında saklar. Tercih ve eylemler basit... Geleceği hep birlikte inşa edelim.

DİĞER YAZILARI