USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Acar  Baltaş

YAZARLAR

1.07.2020 17:12:00

Korona sonrası ofise dönmek

Yeni normlara alışmak sadece çalışma koşullarına uyum göstermekle ilgili olmayıp öncelikle günlük davranışlarda yapılması gereken değişiklikleri içine alacak.

Son aylarda her ortamda çok sık tekrarlanan bir söylem var: “Korona sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” Hiç şüphesiz önümüzdeki birkaç ay içinde hayatın derece derece alıştığımız düzene döneceği beklentisi birçoklarına rahatlık veriyor.

Alıştığımıza dönmek kolay olmayacak

Diğer taraftan insanlar tehlikenin geçtiğine ikna oldukları zaman, eski alışkanlıklarına dönmek için hızla ve birikmiş açlıkla hareket edeceklerdir. Kısacası hepimiz alıştığımız hayata dönüş için yeşil ışığın yanmasını bekliyoruz. Birçokları için sabah kahvesini içerek işe gitmeyi, hapşıran birine ters bakıp ondan uzaklaşmak yerine, “çok yaşa” diyeceğimiz günleri özlüyoruz. Ancak görünen, beklediğimiz yeşil ışığın yanmasının, daha uzun ve belirsiz bir süre beklenecek olmasıdır. Haftanın bir veya iki günüyle sınırlı da olsa evden çalışma, evi ve işi arasında tercih yapmak zorunda bırakılan birçok kadının, eğitiminin ve kurum içinde kazandığı deneyimin hakkını vermesine imkan sağlayacaktır. Böylece her kademede olduğu gibi üst yönetim kademelerinde de kadın sayısı artacaktır. 

Özel fırsatlar yaratılmalı

Korona sonrasında ofise dönmeye başladığımız bu dönemde, birçok kurumda çalışanların bazıları işlerini evlerinden sürdürmeye devam edecektir. Bu süreçte yöneticiler açısından zor olan verimliliği ölçmek ve aidiyeti sağlamak; çalışanlar açısından ise zorluk dürtülerini kontrol etmek ve iç disiplini sağlamak olacaktır. Yöneticilere kurumsal aidiyeti sağlamak konusunda büyük sorumluluk düşmektedir. En önemli adım, kurum misyonu ve değerlerinin, çalışanların rolleriyle bağlantı kurulmasını sağlamaktır. Bir çalışan gösterdiği gayretin ve verdiği emeğin, son kullanıcı nezdinde neye yaradığını ve hayatında nasıl bir fayda yaratacağını bilirse, anlamlı bir iş yaptığı duygusunu yaşar. Değişimlerin yaşandığı bir dönemde yöneticilerin ilişkiye yatırım yapması, birlikte çalışıldığı bir ortama kıyasla daha büyük önem taşır. Bunun için fırsatları değerlendirmek ve özel fırsatlar yaratmak gerekir. Örneğin, doğum günlerinde bütün ekibi toplamak ve her üyenin doğum günü sahibine özel bir mesaj vermesini sağlamak, ekip bağlarını güçlendirir. Bu mesajların klişe olmaması için düşünülmesi ve zihinsel hazırlık yapılmasının teşvik edilmesi, etkinliğe daha derin bir anlam katar. Bütün bu yaklaşımlar birçok yönetici için çok alışık olmadığı ‘duygusal emek’ vermeyi gerektiren yaklaşımlardır.

Web 3.0 ve değiştirecekleri

Yapay zeka uygulamalarının gelişmesi, özellikle 5G teknolojisiyle günlük hayatımıza hakim olacak semantik Web 3.0, birçok şeyi kökten değiştirecektir. Semantik web içerik denetiminin insan elinden çıkıp yapay zeka denetimine geçmesi sonucunu doğuracaktır. Veri tabanları birbirleriyle konuşacak, belgeler kelime temelinde değil, anlam temelinde deşifre edilecek ve sınıflandırılacaktır. Arama motorları daha akıllı olacak ve ne aramak istendiğini bilerek web’deki içerikle eşleştirecektir. Böyle bir ortamda üst düzey yöneticiler operasyonel işlerden bütünüyle uzaklaşacak, zamanlarının bütününü strateji oluşturmak ve bu stratejiyi uygulayacak eylem planları hazırlamakla geçireceklerdir. Bu gelişmeler, günlerini operasyon içinde ve gündelik sorunları çözmekle geçiren yöneticiler için hem bir fırsat hem de büyük bir tehdit niteliğindedir. Çünkü birçok yönetici, kurum stratejisini bu geniş veri havuzunu değerlendirecek yeterlilikten yoksundur.

Yeni normlar

Korona öncesi normlarına yakın şekilde ofiste çalışmaya başlanacak olan dönemde, yeni normlara uymak herkesi zorlayacak.Yeni normlara alışmak sadece çalışma koşullarına uyum göstermekle ilgili olmayıp öncelikle günlük davranışlarda yapılması gereken değişiklikleri içine alacak.

Maske takmak: Yeni normlara uymak konusundaki zorlukların başında maske takmak mecburiyeti gelecek. Maske takmak, zorlayıcı ve bunaltıcı olmasının ötesinde, birçoğumuzun henüz deneyimlemediği çok daha farklı bir zorluk taşıyor. İnsanlar duygularını, tarih sahnesinde var olduklarından bu yana, mimikleriyle ortaya koyar ve başkalarını da aynı yolla anlarlar. Ortaya çıkan bu yeni durumda ne kendi duygumuzu yansıtmak ne de karşımızdakinin duygusunu anlamak mümkün olacak. Maske takmak toplumda yetersiz olan empati düzeyini düşürecek ve insan ilişkilerini olumsuz etkileyecektir. 

Temas: Bir başka önemli nokta, temas konusunda yaşanacak olan tereddüt ve kuşkulardır. Türk kültüründe önemli bir yeri olan sarılma, kucaklaşma, arkadaşlar arasında öpüşme alışkanlıklarına ara vermek zorunlu olacak. Temas konusundaki sorun, objelere temas konusunda da kendini gösterecek. Bir başkasının elinden herhangi bir obje veya kağıt almak kaygı düzeyi yüksek olanlar için zorluk olacaktır. 

Sosyal mesafeyi korumak: İnsanların risk algısının farklılığı, 1.5 metrelik sosyal mesafenin korunması konusunda kendisini somut biçimde ortaya koyacaktır. Başlangıçta özen gösterilse de kısa zaman sonra alışkanlıklar ağır basacak ve tedbirlilik düzeyi düşük kişiler bu kuralı ihlal etmekte sakınca görmeyecektir. Tarafların birbirlerini anlamak konusunda anlayış gösterme çabası, sorunun büyüme potansiyelini belirleyecektir. 

İzolasyon veya izolasyon olasılığı: Ofiste birinin pozitif olması veya ailesinde pozitif çıkan bir kişi nedeniyle o kişinin çevresinde çalışanların 14 günlük izolasyon uygulamasına girmesi veya bu ihtimaliyetin varlığı kendi başına bir gerginlik nedeni ve sorundur. Bu durumun bir kere gerçekleşmesi, tüm çalışanlar üzerinde bir baskı ve stres nedeni olarak varlığını hissettirecektir. Bu dönemde iş seyahatleri azalacak, toplantıların çoğu ağ ortamında gerçekleşecek, kurumlar bu toplantılarla ilgili yeni düzenlemeler yapacak, eğitim çalışmalarını yapısı değişecek, webinar ve sınıf eğitimleri harmanlanarak eğitimin verimliliği yükselecektir. Kriz dönemlerinin özelliği, her düzeyde alınan kararlarda hata yapılmasının kaçınılmaz olmasıdır. Bu nedenle hem çalışanlar hem de yöneticilerin birbirlerine karşı hoşgörülü olmaları iş ortamındaki huzur açısından önemlidir. Yeni koşullara uyum herkes için çeşitli düzeyde zorluk getireceği için hemen tepki vermeden düşünmek ve olumsuz konuşarak çevredeki kişileri de olumsuz yönde etkileyecek konuşmalardan kaçınmak yerinde olur.

Sonuç

Ortak heyecan insanları birbirine yaklaştırır. Mesai ve iş kavramlarının değişmekte olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bu dönemde gerçek anlamda liderlik özelliğine sahip olan yöneticiler, çalışanlarına yakın olmalı, doğrudan kendi çözümlerini dikte etmekten kaçınarak onların kaygılarını dinlemeli ve çözüme onları da ortak etmelidir. Mart 15-1 Temmuz 2020 dönemi herkesin hayatında kitap ayracı gibi hatırlanacak bir dönem olacaktır. Bu süreçle ilgili çalışanların anlamsal hafızalarında olumlu iz bırakmak önemlidir. Kısacası bu dönem, çalışanlar üzerine baskı uygulama dönemi değildir. Bu süreçten hepimiz dönüşerek çıkacağız, neye dönüşeceğimizi de önemli ölçüde her kurumda liderler belirleyecektir.

 

DİĞER YAZILARI