USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Yaşam

04 Mayıs 2015 13:00

TÜKENMİŞLİK SENDROMU VE DÖNÜŞTÜRÜCÜ LİDERLİK

TÜKENMİŞLİK SENDROMU VE DÖNÜŞTÜRÜCÜ LİDERLİK

TÜKENMİŞLİK SENDROMU VE DÖNÜŞTÜRÜCÜ LİDERLİK
Tükenmişlik sendromu bireysel düzeyde kişilerde ortaya çıktığı gibi örgütsel ve ülkesel düzeyde de gözlenebiliyor. Kişisel düzeydeki sendromun semptomları ve tedavisi bilindiği için görece kolayken, kurumsal veya ulusal düzeyde olanın ancak uzun vadeli ve stratejik tedbirlerle çaresi bulunabiliyor. Bir kurumda veya organizasyonda ehliyet ve liyakat göz ardı edildiğinde, kişiler sahip oldukları yeteneklerin pek de işe yaramadığını, ilişki yatırımı yapanların idari kariyerlerinde ilerleme sağladığını düşünmeye başlar. Örgütsel bürokraside kariyer planlaması, doğası gereği hiyerarşik terfi ile neredeyse özdeş olduğu için, ihtisas sahibi olmayanların idari kadrolarda yükselmesi, genel olarak kurumsal yeteneği köreltici sonuç doğurur. 
 
TERS SEÇİM VE İSTİSMAR RİSKİ
Kurumsal düzeydeki tükenmişlik sendromuna yol açan başlıca faktör, ortalama insan tuzağıdır. Kurumlar veya organizasyonlar ancak dönüştürücü liderlerle emsallerine fark atacak performans gösterebilir. Lider de, ancak liyakat ölçütlerine göre kurulmuş ekiple dönüşüm sağlayabilir. Bu durumda, satrançtaki piyonların at, fil, kale hele hele vezir pozisyonunu işgal etmelerinin sonucu, performans bakımından tam bir tuzak olur. Ehil ve layık olanların yerine zayıf ama sadık ve tabi olanların seçimi, aslında sadece kısa vadede işe yarar gibi görünür. Uzun vadede, gücün yöneldiği yere doğru bu zayıfların da aynı bağlılık ve sadakatle yönelmeleri eşyanın tabiatı gereğidir. 
Son zamanlarda ortalama gelir tuzağı veya ortalama insan tuzağına ilişkin tartışmalarda, gelişmekte olan ülkelerde dönüştürücü liderliğin hem kamu sektörü hem de özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarında gelişmiş ülkelere göre daha hayati bir rol oynadığını gösteriyor. 
 
BİREYSEL, KURUMSAL VE ULUSAL DÜZEYDE TÜKENMİŞLİK
Tükenmişlik sendromu, gelişmemiş veya gelişmeye çalışan ülkelerde, değişim ve dönüşüme direnç gösteren kurumlarda ve kendini gerçekleştiremediğini düşünen kişilerde daha fazla gözleniyor. Her bir örnekte, karşılaşılan zorluklarla başa çıkamama, çözüm bulamama, gün geçtikçe ümidini yitirme haleti ruhiyesi baskındır. Bazen rakip ülkenin, organizasyonun veya kişinin başarısızlığı, tükenmişlik duygusu yaşayan tarafta büyük bir beklenti ve ümide yol açabiliyor. Türkiye’nin siyasi partileri buna iyi bir örnek. Bir partideki ufak çaplı tartışma ve görüş ayrılığı belirtileri, rakip partilerin yönetim kadrolarında, seçmene yansımasına bakmaksızın büyük bir heyecana sebep olabiliyor. Kendi performanslarından ziyade, rakibin başarısızlığına endekslenmiş bir başarı ölçümleri sözkonusu. Bu bakımdan, Türkiye’de siyasi partiler bakımından bir tükenmişlik sendromundan söz edilebilir. 
 
TÜKENMİŞLİK SENDROMU VE KIZIL ELMA
Türkiye’de siyasi partilerinin söylemlerine bakıldığında, bu tükenmişlik sendromunun derin izleri karşımıza çıkıyor. Reaksiyoner, mazeretçi, suçlayıcı, şikayetçi politikalar seçmenin ve vatandaşın günlük gündemini meşgul edebilir, ancak orta ve uzun dönemde topluma yön veremez. Demokrat Parti'nin, ANAP’ın ve AK Parti'nin bir anda toplumun kızıl elmasına dönüşmesi, yerleşik yapıların tükenmişliğiyle açıklanabilir. Her üç parti de dönüştürücü liderleriyle var olabildi.
 
ENERJİYİ EMİP POSAYI BİR KENARA ATAN LİDER TİPİ
Bazı şirketlerin, kurumların veya STK’ların başındaki kişilerin veya ekiplerin yetkin olmayışı, mensuplar arasında büyük bir depresyona ve gelecekten ümidi kesmeye yol açabiliyor. Bu tür bir örgütteki lider, kurumun ve kişilerin enerjilerini uzaydaki kara delikler gibi emer ve posasını çıkarır. Bireysel düzeyde bir kişi, kendi kabiliyet ve varlıklarını etkin kullanamadığı, atıl tuttuğu veya israf ettiği zaman, tükenmişlik hissine kapılabildiği gibi kurumsal düzeyde de liderlerin veya yönetimin kaynakları atıl tutarak, yanlış kullanarak istismar etmesi, tükenmişlik sendromunu ortaya çıkarır.
EN ÇOK OKUNANLAR