
Son 23 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin sağladığı ilerlemelere ilişkin örnekler veren Kacır, 23 yıl önce sınırlı montaj sanayisinin ötesine geçemeyen, müteşebbislerin önüne bürokratik engellerle set çeken ve sanayisini kendi kabuğuna çekilmeye zorlayan bir anlayışın bulunduğunu anlattı.
Kacır, ülkenin istikbalini, refahını ve kalkınmasını engelleyenlerin bir milletin kabiliyetlerini ve özgüvenini de sindirdiğini kaydederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğiyle Türkiye'ye biçilen bu dar gömleği yırtıp attıklarını, istikrarsızlıklardan kurtulduklarını, 23 yıl önce 36 milyar dolar olan yıllık mal ihracatının 270 milyar dolara yükseldiğini, imalat sanayisinin katma değerinin 241 milyar dolara yükseldiğini söyledi.
Askeri insansız hava aracında dünyada, ticari araç, güneş paneli, otobüs, düz cam, beyaz eşya, tekstil, ağaç ürünleri, çimento ve çelik üretiminde Avrupa'da birinci olduklarını dile getiren Kacır, Türkiye'nin Çin'den sonra Orta Avrupa'ya kadar uzanan geniş kuşakta en fazla ürünü en fazla ülkeye ihraç edebilen ülke konumunda olduğunu bildirdi.
Bu başarıları yeni bir dünya düzenine adım attıkları zaman diliminde yakaladıklarını vurgulayan Kacır, Avrupa'nın önde gelen ülkelerinde sanayi üretim endeksinin hala Kovid-19 öncesi seviyeleri yakalayamadığını aktardı.
"YATIRIMCILARA YENİ YOLLAR AÇMAYA DEVAM EDİYORUZ"
Bakan Kacır, sanayide elde ettikleri ivmenin devam edeceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğumuzda dev bir AR-GE ve inovasyon altyapısı inşa ettik. Özel sektörümüz bünyesindeki 1700'ü aşkın AR-GE ve tasarım merkezi, ekonomimizin teknoloji ve yenilik odaklı dönüşümünü destekliyor. 113 teknoparkımızda, 12 binden fazla firmamız inovasyon odaklı çalışmalar yürütüyor. Kapsamlı teşviklerimiz neticesinde 23 yılda AR-GE harcamalarımızı 16,5 katına çıkararak, 19,9 milyar dolar seviyesine taşıdık. AR-GE insan kaynağı havuzumuzu 11 kat artırarak, 311 bine yükselttik."
Kacır, büyük ve güçlü Türkiye için elini ve gövdesini taşın altına koymaktan çekinmeyen müteşebbislere ve yatırımcılara yeni yollar açmaya devam ettiklerini kaydederek, yatırımcı dostu uygulamalarla, sürekli güncelledikleri teşvik ve destek mekanizmalarıyla Türkiye'nin yüksek teknolojili üretim üssü rolünü perçinlediklerini anlattı.
"4 YENİ ÇAĞRIYI HAYATA GEÇİRDİK"
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı ile sadece bir yılda elektrikli araç, güneş hücresi ve biyoteknoloji sektörlerinde 4,5 milyar dolarlık ileri teknoloji yatırımını ülkeye kazandırmak üzere adım attıklarını söyledi.
Kacır, veri altyapısını güçlendirmek, sanayide yapay zeka destekli dönüşümü hızlandırmak, kuantum teknolojilerini milli inovasyon ekosistemine entegre etmek ve Türkiye'yi endüstriyel robotların tasarımı, üretimi ve ihracatında küresel bir merkez haline getirmek üzere 4 yeni çağrıyı hayata geçirdiklerini kaydetti.
"Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programıyla Merkez Bankamız ile birlikte 397 milyar liralık yatırımın önünü açtık." diyen Kacır, Hamle Programı'nda bu yıl döngüsel ekonomi, biyoteknoloji ve yeni nesil bilgi teknolojileri gibi alanlarda 69 projeyi daha desteklediklerini bildirdi.

Programın açılışında konuşan MÜSİAD Genel Burhan Başkanı Özdemir, raporun, Türkiye'nin üretim gücünü analiz eden, teknoloji ve inovasyon ekosistemine yön gösteren, iş dünyasına stratejik perspektif kazandırmayı amaçlayan kapsamlı bir çalışma olduğunu söyledi.
Konuşmasında 2025'in Türkiye ekonomisi açısından nasıl geçtiğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özdemir, iş dünyasının tüm zorluklara rağmen yatırım iştahını canlı tutarak ve üretime bağlı kalarak örnek bir duruş sergilediğini vurguladı.
Özdemir, 2026 yılının Türkiye ekonomisi için yapısal dönüşümlerin belirleyici olacağı kritik bir eşik niteliği taşıdığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mevcut göstergeler, 2026'da Türkiye'nin yüzde 3,5-4 bandında bir büyüme performansı sergileyebileceğini gösteriyor. Bu oranlar ilk bakışta ılımlı görünse de beklentimiz, büyümenin daha dengeli, verimli ve sürdürülebilir bir zemine oturmasıdır. Esas hedef, 2027 ve 2028 yıllarında Türkiye'nin potansiyel büyümesine yaklaşacağı güçlü bir makro zemini bugünden hazırlamaktır."
"ENFLASYONLA MÜCADELEDE KARARLILIK 2026'DA DA EKONOMİ POLİTİKALARININ MERKEZİNDE YER ALACAK"
Burhan Özdemir, enflasyonla mücadelede kararlılığın 2026'da da ekonomi politikalarının merkezinde yer alacağını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Fiyat istikrarının güçlenmesi, faizlerin kontrollü biçimde aşağıya gelmesi ve öngörülebilirliğin artması, reel sektörün yatırım planlamasını kolaylaştıracaktır. Finansmana erişimin iyileşmesi, özellikle KOBİ'lerin üretim ve yatırım gücünü artıracak, özel sektör yatırımlarında yerli üretici için yeni bir ivme oluşacaktır. MÜSİAD olarak bizler, sanayi ve teknoloji ekosisteminin güçlenmesini yalnızca ekonomik bir gereklilik değil, Türkiye'nin stratejik geleceği olarak görüyoruz."
"KAPSAYICI RAPOR 15 ÜNİVERSİTEDEN HOCALARIN KATKILARIYLA HAZIRLANDI"
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal da Türkiye'nin Sanayi ve Teknoloji Raporu'nun 11 bölümden oluştuğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Rapor, dikeyde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'nde belirtilen yüksek teknoloji üretimi, dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm ve küresel boyuttaki açılımlar gibi 4 konuya odaklanırken, yatayda insan kaynağının, ekonomik gelişimin, AR-GE ve teşviklerin hepsi ele alındı. Kapsayıcı olarak gördüğümüz rapor 15 üniversiteden hocalarımızın katkılarıyla hazırlandı."
"VERİMLİLİĞİ ESAS ALAN BİR ÜRETİM ANLAYIŞI MUTLAKA HAYATA GEÇİRİLMELİDİR"
MÜSİAD Sanayi Üretimi ve Politikaları Komisyonu Başkanı Abdullah Eriş ise Türkiye'nin sanayisinin yüksek katma değerli üretimle küresel rekabette daha güçlü bir konuma gelmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Teknolojik dönüşümle birlikte, verimliliği esas alan bir üretim anlayışı mutlaka hayata geçirilmelidir. Ülkemizin bölgesel kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için organize sanayi bölgeleri ve teknoparkların Anadolu'nun her köşesine dengeli şekilde yayılması gerektiğini belirtebiliriz. Raporun ortaya koyduğu önerilerin hayata geçirilmesinde kamunun yol gösterici, özel sektörün ise taşıyıcı güç olması gerektiğini inanıyoruz. Üniversite-sanayi işbirliklerinin derinleştirilmesi, yüksek teknolojili ürünlerde ihracat kapasitesinin artırılması ve beşeri sermayenin güçlendirilmesi, MÜSİAD'ın öncelikli gündemindedir."
Eriş, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması sürecinin, sanayici açısından yalnızca bir uyum zorunluluğu olmadığını, aynı zamanda büyük bir dönüşüm fırsatı olduğunu söyledi.
Dönüşümün gecikmesinin rekabet gücünü zayıflatacağını vurgulayan Eriş, "Bu nedenle MÜSİAD olarak yeşil dönüşümü hızlandıracak yol haritasını ortaya koyuyor, üyelerimizle birlikte bu dönüşümün sorumluluğunu üstleniyoruz. Türkiye'nin üretim gücünü korumanın yolu, bu süreci zamanında ve doğru yönetmekten geçiyor." diye konuştu.
Eriş, sanayi ve teknoloji alanındaki dönüşümün sahadaki etkilerini daha sistematik bir şekilde izleyebilmek için bu raporda MÜSİAD Sanayi ve Teknoloji Endeksi-MUST adını verdikleri yeni bir değerlendirme modelinin çerçevesini önerdiklerini anlattı.
Türkiye'nin sanayi ve teknoloji alanındaki mevcut durumunu, dönüşüm gereksinimlerini ve geleceğe yönelik stratejik yönelimlerini bütüncül biçimde ele almak amacıyla hazırladıkları Türkiye'nin Sanayi ve Teknoloji Raporu'nun kapsamı ve analitik derinliğiyle ülkenin sanayi politikası literatürüne önemli bir katkı sunacağını vurgulayan Eriş, şu bilgileri verdi:
"Raporumuz, Türkiye'nin üretim altyapısını, teknolojik yetkinlerini ve rekabet gücünü çok boyutlu bir perspektifle inceleyen 11 bölümden oluşan kapsamlı bir çalışmadır. Bu bölümler ülkemizin sanayi yolculuğunu tarihsel temellerinden bugünün dönüşüm dinamiklerine, yeşil ve dijital teknolojilerden stratejik sektörlere, insan kaynağından afet dayanıklılığına uzanan geniş bir çerçevede değerlendirmektedir. Raporun, ülkemizin sanayi ve teknoloji ekosistemine yeni bir vizyon, yeni bir yön ve güçlü bir yol haritası sunacağına inanıyorum."