USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Yaşam

18 Ocak 2024 12:35

“Sürdürülebilirlikte başarı hikayesi yaratmak için tam özümseme şart”

Sürdürülebilirlik yolunda yönetimin en önemli konu olduğunu anlatan İTÜ Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “Sürdürülebilirlik yönetimini başarmanız ve bir hikayenizin olması için bunun kuruluş içinde tam özümsenmesi lazım” diyor.

“Sürdürülebilirlikte başarı hikayesi yaratmak için tam özümseme şart”

* Sürdürülebilirlikte ne durumdayız diye sorarak hızlı bir giriş yapmak istiyorum? Birleşmiş Milletler'in gündemi için uygulamada hangi aşamadayız?

Birleşmiş Milletler (BM) 2030 gündemi ile ülkeler üç önemli söz verdi: Aşırı yoksulluğu sona erdirme, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele ile iklim değişikliğini düzeltme. 17 amacımız, 169 hedefimiz var. Ancak iklim değişikliğini düzeltmede 2022 Dünya Ekonomi Forumu Küresel Risk Raporu ile çevresel riskler içinde iklim eylemindeki başarısızlığımız ortaya konuldu. Birleşmiş Milletler'ce tanımlı acil 3'lü sorunumuz var: Biyoçeşitlilik kaybı, çevre kirliliği ve iklim değişikliği. İnsanın cevabı yeşil, döngüsel ve dijital dönüşüm ile ilerleme olmalı.

"1 OCAK 2024 TARİHİ VAR ÖNÜMÜZDE"

* Sürdürülebilirliğin akademideki en önemli isimlerinden birisiniz. Yeni yeni konuşulmaya başlamışken sizin bu alana yönelmeniz nasıl oldu?

Yıllar önce ilk kez Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi'ni (YDD) öğrendiğimde, bu çalışma ile tüm çevresel etkilerin belirlenmesi, kaynaktan son kullanıma ortaya konması ve etkilerin azaltılması seçeneklerinin saptanmasını teknik ve akademik olarak cazip, yaşam felsefeme uygun buldum. YDD uluslararası standartlara göre yapılan bir hesaplama ve önemli bir kıyaslama aracı. Bir üretim çok sayıda etki yaratır. Biz en çok karbon ayak izini biliyoruz. Halbuki çok sayıda çevresel etki var. 22 yıl önce 'Bütün üretimler daha temiz, daha sürdürülebilir yapılabilir' diyerek YDD çalışmasına ve ekotasarıma yoğunlaştım. Önceleri de su ayak izi, karbon ayak izi, ambalajlardaki geri dönüştürülebilir malzemeleri konuşuyordum ama anlatmak çok zordu. Şimdi iş dünyasında her şey daha gerçek. Önümüzde Avrupa Yeşil Mutabakatı, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve 1 Ocak 2024 var. Bir zamanlar, "Hele bir olsun da bakarız" diyenler zor durumda şimdi. Bu gelişmeleri yok saymak mümkün değil.

* Sürdürülebilirliği yönetmenin yolu nedir? Raporların sonucu gerçek başarıyı gösteriyor mu?

Ülkemizde sürdürülebilirlik yönetimi gereği çevresel, sosyal ve yönetişimsel başarılar, ilgili strateji, politika ve eylemleri belirlemek için önemli sayıda kuruluşumuz ciddi yol aldı. Raporlar yazıldı. Fakat bir raporu yazdıktan sonra bir yıl çabuk geçer. Yetmez. Göstergeler saptanmalı, derecelendirilmeli, endekslere girilmeli ve en önemlisi de sürekli iyileştirilmeler yapılmalıdır. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin sosyal etkileri de ölçülmelidir. Sürdürülebilirlik yönetimi hep en iyiye gitme yoludur. Sürdürülebilirlik yönetimini başarma ve bir hikayenizin olması için bunların kuruluş içinde tam özümsenmesi lazım. Su yönetiminden enerjiye, tedarik zincir yönetimine kadar eğer bu hususlar içselleştirilmezse, eyleme geçilmezse başarı gelmez. Kuruluşlar gerçekçi, az ve öz yapılabilir sürdürülebilir kalkınma amacı seçerek ilerlemeli. Abartmamalı. Gerçekçi olmalı. Sürdürülebilirlik yönetimi, romantik, kelebek, papatya işleri değil.

* Şeffaflık finansa erişimi de kolaylaştırıyor değil mi?

Evet. Çevresel, sosyal ve yönetişimsel göstergeler ile kuruluş sektörel durumunu ortaya koyar, endekse girer. Şeffaf duruşla finansa erişim ayrıcalığı kazanır. Borsa İstanbul, BİST Sürdürülebilirlik Endeksi gibi. Günümüzde, Sorumlu Yatırım Prensipleri ile erişilebilecek varlık 121 trilyon dolar.

* Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği de 10. yılını kutluyor. Dernek çalışmalarınız nasıl gidiyor?

SÜT-D yönetimi olarak çok gayret ediyoruz. 40 yaş altı genç ve yüksek kadın sayımız gururumuz. Sürdürülebilir üretim ve tüketim konusunda toplumda güçlü etki yaratmak için en iyi enerji, su, atık yönetimi ile kaynak verimli, mevcut en iyi teknolojileren kullanılması; çevre kirliliği ve iklim değişikliği ile mücadele edilmesi; insan ve doğa dostu sürdürülebilir kalkınma farkındalığının artırılması için çalışıyoruz. Konusunun ilk ve teki İstanbul Karbon Zirvesi; yarışma gibi olmayan, kurgusu bambaşka, yaygın etkisi verimli Düşük Karbon Kahramanı Ödülü ve kendisi de ödüllü Küçük Karbon Kahramanı Ödülü takdim ediyoruz. Ayrıca sürdürülebilir yaşam kültürü eğitimleri veriyoruz.

(Pınar Karahan ve Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu)

"MESLEKTEN BAĞIMSIZ BİR KÜLTÜR OLMALI"

* Dünyadaki gelişmelere baktığımızda, Türkiye bu yolda nasıl bir kültüre sahip? Nasıl bir ilerleme ve dönüşüm kaydediyor?

Biz Orta Asya'dan Anadolu'ya, Rumeli'ye, köklerinde havasını, toprağını, göğünü, bitkilerini seven bir kültüre sahibiz. Geçmişimiz bugünümüzün sürdürülebilir kalkınma amaçları demek. Örneğin Hıdırellez, su ve kara ekosistemlerine, dünyanın bereketine saygı demek. Günümüzde yaş, eğitim, meslek ve gelirden bağımsız insanın bir terbiyesi, görgüsü, sürdürülebilir yaşam kültürü olmalı. Derneğimizde bunun için paydaşlarımızla etkin ilişkilerle uğraş veriyoruz.

* Dünyada da öyle değil mi hocam?

Fakir ülkelerde her şeyi o kadar değerlendirmeye çalışıyorlar ki... Afrika ülkelerine gittiğinizde bir konserve kutusu sonsuz ömürle kullanılıyor. Oraları sömürenler başka bir konu... Bir de eğitim seviyesi daha güçlü, gelir düzeyi yüksek, örneğin Kuzey Avrupa gibi ülkelerde tüketiciler çok bilinçli.

Tabii ki sanayici büyüyecek, tabii ki istihdam yapacak. Ama bir tane dünya var. Bitkilerle, hayvanlarla uyumlu yaşamalıyız.

* Etiket okumak mesela... Bu özellik pek bizde yok değil mi?

Biz etiket okumayız. Ayağımızı da yorganımıza göre uzatmıyoruz. Eşyalarımızın uzun ömrü olmalı. Sade yaşam gerek. Ancak doğasını seven gençler var. Umudum yüksek. Özenerek izlediğim, dünyada şöyle de bir kesim var; lüks tüketim yaptıklarında, seyahatlerinde neden oldukları sera gazı salımlarını karbon nötr yaparak iklim dostu oluyorlar.

"ATIK MİLLİ SERVET"

* PEKİ, SİZCE DURUMUN GERÇEKTEN FARKINDA MIYIZ?

Kaygılarla dolu bir Türkiye'de yaşıyoruz. Yaşam kolay değil. Ancak sürdürülebilir yaşam farkındalığı ve bilinci ile yaşamalıyız. Çünkü iklim krizi gerçek. İklim değişti. Değişiyor. Değişecek. Bakın bunca ülke gezdim, otomobilden çöp atan başka bir ulus görmedim. Atık yönetiminde çok mesafe aldık ama yeterli değil. Atığın yerli servet, kıymetli ham maddemiz olduğunu, geri dönüşümü bilmiyoruz.

"ÇIKAN ATIĞI TEKNİK POTANSİYELİNE UYGUN, AYRI TOPLAMIYORUZ"

* Topladıklarımızın aslında çok ufak kısmının dönüştürülebildiği ile ilgili bir belgesel izlemiştim. O zaman 'Biz boşuna mı topluyoruz' diye düşünmüştüm. Bu doğru mu?

Envai çeşit ürün olduğu gibi envai çeşit de atık var. Ahşap, akü, cam, demir-çelik, elektrikli-elektronik eşyalar, kağıt, metal, otomobil, plastik, tekstil ile bitkisel atık yağlar ile atık yağlayıcılar var. Hepsi ayrı toplanmalı ve işlenmek üzere tesislerimizin kapısından katma değer, istihdam yaratmak için girmelidir.

Düşündüğünüzün aksine boşuna toplamıyoruz. Büyüyen atık iş dünyamız var. Döngüsel ekonomiye yatırım ilgisi de yüksek. Bizim kabahatimiz ülke olarak şu: Biz çıkan atığı teknik potansiyeline uygun olarak, onları ayrı toplayarak tesislerin kapısından içeri girmesini tam olarak başaramıyoruz.

"PLASTİK ENDÜSTRİSİ ÇOK GÜÇLÜ"

* Kimya sektörü çok değerli bir alan. O alanda nasıl bir dönüşüm söz konusu?

Güçlü kimya sektörümüz atığını en iyi şekilde yönetmeli. Küresel gelişmelere baktığımızda altmışlı yıllardan itibaren yeşil kimya, ikibinli yıllardan beri döngüsel ekonomi gündemde. Atık sektörümüz için öncelikli yerli ham madde. Örneğin gururumuz plastik endrüstrisi için geri kazanılabilir, geri dönüştürülebilir atıklar ayrı mühim. Türkiye'nin özellikle plastik endüstrisi çok güçlü. İhracat ve yatırım güçleri de yüksek.

"Türkiye'nin özellikle plastik endüstrisi çok güçlü. İhracat ve yatırım güçleri de yüksek."
EN ÇOK OKUNANLAR