USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Yaşam

01 Ekim 2022 15:21

Avrupa İle Diplomasi İlişkileri ve 18. Yüzyıl Osmanlı Sanatı

Özellikle İstanbul ve İzmir gibi önemli diplomasi ve ticaret merkezlerine gelen seyyahlar, tüccarlar ve diplomatlar bu şehirlerdeki çarşı esnafının hediyelik eşya türünde ürettiği, üzerleri Osmanlı motifleriyle süslenmiş bu çantalara çok rağbet göstermişlerdir.

Avrupa İle Diplomasi İlişkileri ve 18. Yüzyıl Osmanlı Sanatı

OSMANLI DERİCİLİĞİNİN VE İŞLEMECİLİĞİNİN GELDİĞİ DORUK NOKTAYI GÖZLER ÖNÜNE SEREN, 17'NCİ YÜZYIL SONLARINDAN İTİBAREN ÖZELLİKLE ROTASINI OSMANLI TOPRAKLARINA ÇEVİRMİŞ BATILI DİPLOMATLAR VE TÜCCARLAR İÇİN ÜRETİLEN İŞLEMELİ MEKTUP VE EVRAK ÇANTALARININ SERGİLENDİĞİ 'ARKADAŞIM İÇİN' SERGİSİ, SADBERK HANIM MÜZESİ VE ÖMER M. KOÇ KOLEKSİYONLARINDAN ZENGİN MEKTUP VE EVRAK ÇANTALARI SEÇKİSİ İLE AYNI ZAMANDA SERGİ KATALOĞUNU DA HAZIRLAYAN HÜLYA BİLGİ KÜRATÖRLÜĞÜNDE SERGİLENMEYE BAŞLADI. SERGİ İLE İLGİLİ OLARAK "OSMANLI'NIN BATI'YI, BATI'NIN DA OSMANLI'YI DAHA İYİ TANIDIĞI BİR DÖNEM OLAN 18'İNCİ YÜZYILIN, ÖZELLİKLE SANAT ETKİLERİ VE BUNUN İŞLEME SANATINA YANSIMALARI VURGULANMAYA ÇALIŞILDI" DİYEN MÜZE MÜDÜRÜ VE KÜRATÖR HÜLYA BİLGİ, ALANINDA YAPILMIŞ BU EN KAPSAMLI ÇALIŞMANIN HAZIRLIK SÜRECİ VE İÇERİĞİNE DAİR SORULARIMIZI YANITLADI

MEKTUP ÇANTASI ( SERGİYE ADINI VEREN ÇANTA )

İstanbul (Constantinople), 1779

Deri, sarı sırma, kılaptan, ipek kumaş

Boy 11,9 cm, en 19 cm

Ömer M. Koç Koleksiyonu

Özellikle İstanbul ve İzmir gibi önemli diplomasi ve ticaret merkezlerine gelen seyyahlar, tüccarlar ve diplomatlar bu şehirlerdeki çarşı esnafının hediyelik eşya türünde ürettiği, üzerleri Osmanlı motifleriyle süslenmiş bu çantalara çok rağbet göstermişlerdir. Üzerleri işlemeli olarak satışa hazır bekleyen bu çantalara, sipariş üzerine yapıldığı yerin, tarihin ve ısmarlayanın adı yazılır, mektup ve kıymetli evrakları muhafaza etmek veya hatıra eşyası olarak ülkelerine götürmek üzere sahiplerine teslim edilirdi. Kimi zamansa istek üzerine bir ithaf yazısı da işlenirdi. Sergiye adını veren "Arkadaşım için" çantalara işlenmiş ithaflar arasında en dokunaklı mesaj olarak öne çıkıyor. Hülya Bilgi tarafından sergi kapsamında, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan yayın ise bu tür çantaların toplu olarak etraflıca tanıtıldığı, şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışma niteliğinde.

* Sadberk Hanım Müzesi ve Ömer M. Koç koleksiyonlarından zengin mektup ve evrak çantaları seçkisi, Sadberk Hanım Müzesi'nde ziyaretçiyle buluşuyor. Küratörlüğünü de üstlendiğiniz 'Arkadaşım İçin' sergisi hakkında neler söylemek istersiniz?

Arkadaşım İçin sergisi kapsamında Ömer M. Koç'un kişisel koleksiyonunda ve müze koleksiyonumuzda yer alan, özenle toplanıp oluşturulan işlemeli mektup ve evrak çantalarını bir araya getirdik. Bu zengin seçki, Osmanlı deri ve işleme sanatlarının geldiği doruk noktanın bir manifestosu olmakla birlikte aynı zamanda çantaların yapıldığı, bir nevi imparatorluğun antreposu sayılabilecek, İstanbul ve İzmir gibi dönemin önemli diplomasi ve ticaret merkezlerinin dünya diplomasisi açısından önemine de dikkat çekiyor.

Sergi adını bir mektup çantası üzerinde yazılı olan "Pour mon ami" (Arkadaşım İçin) ibaresinden alıyor. Bu çantalar; bir arkadaşa dostluk ve bağlılık hatırası olarak hediye edilmek üzere yaptırılmış, belki de bir tüccarın, bir komutanın, bir büyükelçinin, resmi mektuplarını, değerli belgelerini özenle korumasını sağlamıştı. Kişisel eşya sınıfında yer alan bu çantaların kiminde isim, tarih ve üretildiği şehir dışında dönemin Avrupası'nın bir geleneği olarak özdeyiş, ithaf ve sloganlara da yer verilir. Örneğin birinde Latince "Ubi amor, ibi oculus" (aşkın olduğu yerde, görüş vardır) özdeyişi; başka bir çantada İtalyanca "umiltà- ricchezza- superbia, povertà" (alçakgönüllülük zenginlik[getirir], kibir yoksulluk [getirir]) sözcükleri; bir diğerinde "La Reconnaissance à l'Amitié" (dostluk hatırası) yazısı ve bir çantada ise Fransız Devrimi'nin "Vivre libre ou mourir" (Özgür yaşa ya da öl!) sloganı işlenmiştir.

Sergide yer alan mektup ve evrak çantalarından 27'si Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonuna, 64'ü ise Ömer M. Koç koleksiyonuna aittir. Üçü kadife diğerleri sahtiyan deriden yapılmış bu çantaların üzerindeki tarihler dikkate alındığında 1669 ila 1835 yılları arasında bir buçuk asrı aşkın bir döneme yayıldığını görüyoruz.

Eserlerimizin niteliklerinin vurgulandığı sergide, bağlam Osmanlı zanaatkârlığı, dericilik ve işleme üzerinden yeniden ziyaret ediliyor ve diplomatik ilişkilerde materyal kültürün önemi öne çıkıyor.


Müze Müdür ve Küratör HÜLYA BİLGİ

Hazırlık aşamasında birbirine çok benzeyen 76 mektup ve 15 evrak çantasının yer aldığı sergide, ziyaretçiyi yormayan ve ilgisini canlı tutacak bir hikâye kurgulamamız gerektiğinin farkındaydık. Bunun için konunun en can alıcı noktalarına odaklandık ve 'gerçekten' ne anlatmak istediğimizi düşünerek başladık. Üzerlerine isim, tarih ve üretildikleri şehir adları – İstanbul (Constantinople) ve İzmir (Smyrna) – yazılarak kişiselleştirilmiş olan bu çantaların yapım süreçleri bizi, dönemin dericilik ve işleme gibi zanaatlarını öne çıkarmaya yönlendirirken; mektupla haberleşme ve bu haberleşmenin kimler arasında olduğu da oldukça önemliydi. Çantaların büyük bir bölümünün üretildiği 18'inci yüzyıl farklı etkilerinin devreye girdiği ve Batı'yla ilişkilerin geliştiği; Batı'da Doğu, Doğu'da Batı etkilerinin görüldüğü bir dönemdir. Osmanlılar ve Avrupalılar arasında yoğunlaşan ilişkiler neticesinde birçok diplomat, tüccar, seyyah ve ressam Osmanlı başkentine, İstanbul'a ve Anadolu'nun Avrupa'ya açılan kapısı konumundaki liman şehri olan İzmir'e geldi. Bu kişilerin o dönemde Osmanlıyı, Osmanlı yaşamını nasıl gördüğü, Osmanlı dericiliği ile deri işçiliğinin küçük ama aynı zamanda da oldukça popüler ve özgün olan grubunu oluşturan mektup ve evrak çantalarının kimler tarafından nasıl üretildiği, kimlerin sipariş verdiği sergi hikâyemizin kurgusunu oluşturdu. Yani o dönemi, sahneyi ve aktörleri anlatmaya teşvik etti.

"Osmanlı dericiliği ile deri işçiliğinin küçük ama aynı zamanda da oldukça popüler ve özgün olan grubunu oluşturan mektup ve evrak çantalarının kimler tarafından nasıl üretildiği ve kimlerin sipariş verdiği sergi hikâyemizin kurgusunu oluşturdu "

OSMANLI'YA OLAN İLGİNİN DORUK NOKTASINDA AVRUPALI SEÇKİNLER İÇİN

* Hangi ülkelerden parçalar getirildi? Avrupa-Osmanlı arasındaki diplomasi trafiğini gösteren önemli bulgular var, biraz bahsedebilir misiniz?

Çantaların çoğunluğu Osmanlı Avrupa ilişkilerinin ve Osmanlı'ya olan ilginin doruk noktasına ulaştığı dönemlerden. Dolayısıyla birçok çanta, Avrupalı diplomat ve tüccarlara veya bu kişilerin hediye ettikleri dostlarına ait. Zaman içerisinde de bu çantalar el değiştirerek Avrupa'da yapılan çeşitli müzayedelerde karşımıza çıkıyor ve bizler de bu çantaları koleksiyonumuza kazandırmaya özen gösteriyoruz. Hem Sadberk Hanım Müzesi hem de Ömer Koç koleksiyonunda yer alan çantalar çoğunlukla Paris ve Londra'da yapılan müzayedelerden alınmış, türlerinin seçkin örneklerinden. Kaliteli malzemeleri, özenli işçilikleri, ustalıklı işlemeleri ve Fransa'da takılan kilit sistemleriyle dikkat çeken evrak çantaları, diplomatlar ile üst düzey bürokrat ve komutanlar tarafından kullanıldıkları düşüncesiyle 'evrak çantaları / diplomat çantaları' kategorisine yerleştiriliyor. Tarih, isim ve armalardan yola çıkarak bazı çantaların hangi diplomat, bürokrat veya komutana ait olabileceği konusunda tahmin yürütülebiliyor. Örneğin; bir evrak çantasının arka yüzünde Gravier de Vergennes Bourgogne arması işlidir ve 1755-1768 arasında Fransa'nın İstanbul büyükelçisi olan Vergennes Kontu Charles Gravier'ye ait olması muhtemeldir. Gravier, 1755'te olağanüstü elçi olarak geldiği Osmanlı başkentinde aynı yıl büyükelçi atanmış, görevini 1768'e kadar yürütmüştür. Osmanlı devletinin Batı'yla ticaretinde Fransa'nın payını artırma amacıyla iki devlet arasında olumlu ilişkiler kurmaya çalışmış, ülkesine döndükten sonra XVI. Louis döneminde dışişleri bakanı olmuştu. Üzerine 'Mr Le Comte De Caraman' adı, Riquetty aile arması ve 1781 tarihi işlenmiş, yüksek kalitede çok özel bir evrak çantası da koleksiyonun en çarpıcı eserlerindendir. Sarı güderiden özel bir kılıfı bulunan çanta, Fransız Komutan Victor Maurice de Riquet de Caraman-Chimay için hazırlanmış olabilir. Komutan, askeri kariyeri ve siyasi başarılarının yanı sıra Kraliçe Marie-Antoinette'in Versailles bahçelerini tasarlarken danıştığı tutkulu bir peyzaj tasarımcısı olarak da hatırlanıyor.

* Sergileme tasarımı süreci nasıl gelişti? Kiminle çalıştınız ve hikâye nasıl kurgulandı?

Sadberk Hanım Müzesi'nde aynı tarihte biri çağdaş sanat, diğeri ise müze koleksiyonuyla Ömer Koç'un kişisel koleksiyonundan mektup çantalarına yer verecek tematik olmak üzere iki sergi planladık. İki sergiyi farklı tasarımcılarla da çalışabilirdik. Ama daha önce Meşher'de düzenlediğimiz 'Mâziyi Korumak' sergisinde uyum içinde çalıştığımız Umut Durmuş'un, iki serginin tasarımını da en iyi şekilde yapacağından emin olarak kendisiyle çalışmak istediğimi söyledim ve beni kırmadı, çalışmalara başladık. Daha önce de belirttiğim gibi bu sergiyle çantaların yapıldığı dönemin ruhunu, estetik algısını ve materyal kültüre yansımalarını, arka plan sahnelerini ve aktörlerini anlatmayı amaçladık. Bu fikirle çıktığımız yolda; ana temayı farklı ilgi alanlarına ve donanıma sahip ziyaretçiye aynı netlikle geçebilecek biçimde aktarmaya ve bu aktarım yönteminin de ilgiyi canlı tutacak metotları benimseyerek tasarlanmasına özen gösterdik. Tasarımda ise safi didaktik bir yönü vurgulamaktansa, eğlenceli bir kurgu öne çıkarmaya dikkat ettik. Sergimizin proloğunu on sekizinci yüzyıl İstanbul'u fonunda çanta üretim süreçlerini anlatan bir film ile yaptık. 'Film' demeyi tercih ediyoruz. Çünkü bu gösterimde sinemanın anlatım gücünü kullanmaya çalıştık; izleyicilerin bir belgeselden daha fazlasını bulacağını umuyoruz.

SERGİ TASARIMINDA TEKNOLOJİK ALTYAPILI BİLGİ AKTARIMI VE DRAMATİK IŞIK KULLANIMI

Yabancı bir göz için birbirine benzeyen eserlerimizin, biraz yakından bakınca ne kadar sofistike bir el işçiliğinin ürünü olduklarını göstermek ve özellikle gençlerin ve çocukların ilgisini canlı tutmak için sergi salonlarımızın imkân verdiği ölçüde teknolojiden yararlandık. Bu sayede ziyaretçilerimiz, çantaların karanlıkta kalan yüzlerini gerek vitrin önlerindeki ekranlardan gerekse şahsi mobil cihazlarından inceleyebilecek. Teknolojik altyapılı bilgi aktarma ara yüzlerinin eserlerin önüne çıkmadan naratifi desteklemesini önemsiyoruz. Diğer taraftan, sergilemenin en kritik bileşenlerinden biri aydınlatmadır, bu konuya ayrı dikkat atfettik. Dramatik ışık kullanımı ile eserleri ve hikâyelerini incelemeye katkısı olmayan her türlü ikincil bileşenin gölgede kalması ve as olanın dikkat çekmesini sağladık.

"Üzerine 'Mr Le Comte De Caraman' adı, Riquetty aile arması ve 1781 tarihi işlenmiş, yüksek kalitede çok özel bir evrak çantası da koleksiyonun en çarpıcı eserlerinden"

'Mr Le Comte De Caraman' adı, Riquetty aile arması ve 1781 tarihi işlenmiş evrak çantası. Ön ve arkadan görünüm.

18. YÜZYILIN SANATA YANSIMALARI

* Bu sergi için hazırlanan yayın, çantaların toplu olarak etraflıca tanıtıldığı, şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışma. Bu çalışmanın hazırlık sürecinden ve içeriğinden bahsedebilir misiniz?

Bu sergi projesi, Sadberk Hanım Müzesi İcra Komitesi Başkanımız Ömer Koç Bey'in kendi koleksiyonunda yer alan işlemeli mektup ve evrak çantalarının bir kataloğunu yapma düşüncesini benimle paylaşmasıyla 2020 yılında gündeme geldi. Müzenin de Ömer Bey'in koleksiyonu kadar sayıca zengin olmamakla birlikte farklı örnekler içeren güzel bir koleksiyonu bulunuyordu. Bu iki koleksiyonu bir arada tanıtacağımız bir sergi ve yayın yapmak beni oldukça heyecanlandırdı. Çünkü dönem dönem müzelerin sergi kataloglarında bu eserlerin tek tek yayınlandığını takip ediyorduk. Ancak bu tür çantaların tek konu başlığı altında ele alındığı bir makale dışında bu içerikte kapsamlı bir çalışma yapılmamıştı. Literatürdeki bu eksikliği de göz önünde bulundurarak koleksiyonun, yeni çalışmalara referans olacak kapsamda bir kataloğunu hazırlamaya karar verdik. Hazırladığımız bu yayında elbette eksik bilgiler olabilir. Ama eminim ki zaman içerisinde yapılacak olan yeni çalışmalar ışığında bu eksiklikler tamamlanacaktır. Arşiv belgeleri, seyahatnameler ve çeşitli disiplinlerdeki araştırmaların sonuçlarına göre çantaların üreticileri, ilk ve sonraki sahipleri hakkında yeni bilgilere ulaşabileceğimizi umuyoruz.

"Diplomasi trafiğinin görece az olduğu erken tarihli çantaların üzerlerindeki işlemelerde Osmanlı klasik sanatının izlerini görüyoruz"

Proje hazırlık aşamasında öncelikle iki koleksiyon bir araya getirildi ve sergiye hazırlanmaları, ihtiyacı olanların restorasyon süreci başladı. Müzenin konservasyon ekibi titiz bir çalışma ile eserlerimize gereken bakımı uygulayarak sergilenmeye hazır hale getirdiler. Sergi fikrinin ortaya çıktığı tarihten 2022 yılı Nisan ayına kadar eser alımlarımız devam etti. Bu yayının içeriğini oluştururken, Osmanlı dericiliğinin döneminde ne kadar ileri düzeyde olduğu ve bunun takdir gördüğünü anlatmanın yanında özellikle Avrupa'yla kurulan yeni ticari, siyasi ve kültürel ilişkiler neticesinde diplomasinin önem kazandığı ve çok sayıda Avrupalının Osmanlı topraklarını ziyaret ettiği, aslında Osmanlı'nın Batı'yı, Batı'nın da Osmanlı'yı daha iyi tanıdığı bir dönem olan 18. yüzyılı da özellikle sanat etkileri ve bunun işleme sanatına yansımaları vurgulanmaya çalışıldı. Doğu ve Batı kültürlerin nasıl harmanlandığını, çantaların desen repertuvarından dolayısıyla hazırladığımız geniş kapsamlı katalogdan izlemek mümkün. Örneğin; diplomasi trafiğinin görece az olduğu erken tarihli çantaların üzerlerindeki işlemelerde Osmanlı klasik sanatının izlerini görürüz. Hatayiler, şakayıklar, rozet çiçekler ve laleler kompozisyonda başroldedir. Köşelere çeyrek işlenen çiçek motifleriyle Osmanlı sanatının karakteristiği olan sonsuzluk ve simetri ilkesine bağlı kalınmıştır. Geleneksel kalıpların büyük ölçüde korunduğu 17. yüzyılın ardından, 18. yüzyılda Lale Devri olarak adlandırılan dönemle başlayan, Sultan III. Ahmed saltanatının öncülük ettiği modernleşme ve Batılılaşma çalışmalarına paralel olarak mimari ve dekoratif sanatlarda klasik kalıplardan ayrılma eğilimleri gözlemlenir. Bu yüzyılın başlarında klasik gelenekten tam bir kopuştan henüz söz edilemezken, ikinci yarısından itibaren barok ve rokoko gibi Batılı sanat üsluplarının etkileri yoğunlaşır. Serpme çiçek buketleri, girlantlar, perdeler, uçuşan kurdeleler, fiyonklar, vazo ve sepet içinden çıkan çiçekler, meyve sepetleri, güneş ışınları, armalar ve tuğralar Osmanlı desen repertuvarında yer edinmeye başlar. Batı üslupları motiflerin yanı sıra malzeme seçimine de yön verir. İşlemelerde ipek ipliğe ek olarak altın ışıltıların dramatik biçimde öne çıktığı barok ve rokoko sanatlarını anımsatacak sırma ve kılaptanın yoğun kullanıldığını görürüz. Sergide ve yayında yer verdiğimiz mektup ve evrak çantalarında bu Avrupai etkiler yoğundur.

EN ÇOK OKUNANLAR