USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sektörler

21 Ağustos 2023 11:53

Sürdürülebilirlik için gıda iletişimi şart

Gıdalar, yetiştikleri ortamın özellikleri ve değerlerini alarak o bölgenin kültürünü taşıyor. Anlattıkları hikayeler ile iletişimin en güçlü nesnelerinden biri haline geliyor. Bu güce sahip gıdaların korunması, gıda ile bağ kurulması; özdeşleştikleri toplulukların ve bölgenin ekonomik, sosyal, tarihi, kültürel, çevresel veya politik yaşamına ve kalkınmasına önemli sürdürülebilir katkılar sağlayabiliyor.

Sürdürülebilirlik için gıda iletişimi şart

İletişimin bin bir türlü yolu var. Gıda iletişimi ilk akla gelenlerden biri olmasa da aslında gün içinde iletişimimize, bakış açımıza, dolayısıyla duygularımıza yön veren alanlardan biri. Her gıda yetiştiği coğrafyanın suyundan, toprağından yani kültüründen izler taşıyor. Nereye giderse gitsin o kültürü de beraberinde götürüyor. Yani elimize aldığımız gıda aslında bir gıdadan çok daha fazlası oluyor. Bir hikaye, mesaj iletiyor. Son dönemde sürdürülebilirlik açısından çalışmalar artarken, diğer taraftan da sosyal medyanın etkisiyle yerel olana ve onun anlattıklarına ilgi de yoğunlaşmaya başladı. Konuyla ilgili etnosentrizm kavramı da ön plana çıktı. 'Tarımsal İletişim' kitabının yazarı, Yeditepe Üniversitesi Tarım Ticareti ve İşletmeciliği Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Derya Nil Budak; gıda, kültür ve toplum arasındaki karmaşık ilişkilerin gıda çalışmaları alanında disiplinlerarası incelendiğini belirtiyor. Gıdanın kendisi bir çalışma konusu değilken; tarım, beslenme, mutfak sanatları veya gastronomi gibi daha geleneksel alanlardan da farklı olduğunu vurguluyor. İletişim perspektifinden baktığımızda, "Anlamın yaratılmasında önemli bir simge" olduğunun kabul edildiğini belirten Budak, "Bu açıdan gıdalar; kullanımları, durumları ve davranış protokolü olan bir iletişim sistemi, bir dizi imgedir. Aynı zamanda başkalarıyla anlam yaratmanın, paylaşmanın ve iletmenin sözel olmayan bir yoludur. Dolayısıyla gıda iletişimi; gıdaların anlamsal yönünü, insan ilişkilerini ya da toplumu nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışır" diyor.

"BİLGİ VE DENEYİMLE OLUŞAN GELENEKSEL HAL"

'Etnosentrizm'in ise sosyolojik bir kavram olduğundan bahseden Budak'ın verdiği bilgilere göre, gıda iletişiminde etnosentrizm, gıdaların doğal ortamlarının özellikleri ve değerleri ile uzun yıllar boyunca kazanılan bilgi ve deneyimlerin sonucu aldığı geleneksel hallerini ve üretimlerini ifade ediyor. Böylece gıdaya, insan ve gıda ilişkisine yeni bir bakış açısı kazandırılıyor. Örneğin, coğrafi işaretli gıda ürünleri gıda etnosentrizmin bir tezahürüdür; belirli bir coğrafya ve toplulukla ilişkilendirilen ve temelde etnosentrik anlam yüklenen yiyecek ve içeceklerin bir göstergesidir. Geleneksel gıda ürünlerini, onları meydana getiren coğrafi yapı ve onları üreten toplulukların tarihi, doğası, kültürü gibi tüm doğal ve beşerî unsurları, özellikleri ve değerleri ile yeniden keşfetme eğilimidir. Aynı zamanda bu eğilim, gıdalara özgün bir iletişim değeri taşır ve gıda iletişimine, doğal ve beşerî yapıları dâhil eden bir anlayış ve etnosentrik bakış açısını da beraberinde getirir. Dolayısıyla gıdadan çok daha fazlasıdır ve bu yönüyle gıdaya bakış açımızı değiştirebilir. Böylece gıdanın ortak kültürel anlamlarının, anlatılarının ve değerlerinin korunması; özdeşleştikleri toplulukların ve bölgenin ekonomik, sosyal, tarihi, kültürel, çevresel veya politik yaşamına ve kalkınmasına önemli sürdürülebilir katkılar sağlayabiliriz. Belki de en önemlisi, gıdanın değerini ve gıda ile insan arasındaki ilişkiyi en içten ve derinden takdir etmemizi sağlayan bilgiler vererek bizi değişime teşvik etmesidir.

"GIDAYA YÜKLENEN ANLAM YENİDEN ELE ALINMALI"

Gıdanın her canlının hakkı olduğunu söyleyen Budak, gıda iletişiminin gelecek için ne gibi bir stratejik öneme sahip olduğu konusunda ise sözlerini şöyle sürdürüyor: "Gıda hepimiz için temel bir ihtiyaç ve vazgeçilmezdir. Öte yandan yeni nesil tüketim alışkanlıkları ile birlikte çoğu kez acıkmadan yediğimiz, susamadan içtiğimiz ya da herhangi bir fizyolojik ihtiyaç duymadan tükettiğimiz veya satın aldığımız ve hatta israf ettiğimiz pek çok yiyecek ve içeceğe olan talep, hiç şüphesiz bireyin, birey olma iştahının motive edilmesi ile pek tabii mümkündür. Ancak ne bugün ne de gelecek açısından sadece hedonik (hazcı) ya da gösteriş amaçlı tüketime odaklanan veya aşırı tüketimi teşvik eden gıdaların iletişimi makul ve makbul değildir. Küreselleşmenin olumsuz etkileri, üretim ve ekonomideki gerileme, iklim krizi, pandemi ve deprem gibi her geçen gün artan sorunlar nedeniyle gıdaya erişimin ve artan gıda talebinin giderek zorlaşması, doğal ve beşerî unsurların önemini ve onları yeniden düşünmemiz gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Bu doğrultuda, gıdaya yüklenen anlamların yeniden ele alınmasında, gıda ve insan ilişkisinin yeniden şekillendirilmesinde, özellikle doğaya, çevreye ve topluma karşı sorumlu üretim ve tüketim anlayışının ve alışkanlıklarının benimsenmesinde, gıda iletişiminin stratejik bir öneme sahip olduğu ifade edilebilir."

(Yeditepe Üniversitesi Tarım Ticareti ve İşletmeciliği Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Derya Nil Budak)

"TÜM SİSTEMLER BİRBİRİNE BAĞLI VE BAĞIMLI"

Kitabında 'üretenler ve tüketenler arasında bilgi ve anlayışın gelişmesi' gerektiğinden de bahseden Budak; konuyla ilgili, "Üretimden tüketime tarım, gıda, doğal kaynaklar ve çevre sistemlerinin birbirine bağlı ve bağımlı bir bütün olduğu bilgisine ve anlayışına sahip olmamız gerekiyor. Çünkü yaşamın değişmeyen temel unsurları ve insan yaşamının sürdürülmesi için gerekli tüm ihtiyaçlar, dünyamızı yaşanır kılan sistemlerin mutlak bir parçası ve sonucudur. Bu nedenle üreticiler ve tüketiciler arasındaki kopukluğun giderilmesi, bilgi ve anlayışın gelişmesi dünyada yaşamın sürdürülmesi ve yaşanabilir bir dünya için zorunludur. Tarımsal konuların ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve çevresel etkilerinin yanı sıra insan ve diğer tüm canlıların, varlıklarını ve gelişimlerini doğal yapılarına uygun olarak sürdürmelerinin sağlanması ise üretenlerin ve tüketenlerin önemle dikkat etmesi gereken konulardır" açıklamasını yapıyor.

EYLEM PLANLARI, PROJE VE ANLAŞMALAR

İnsanlığın karşı karşıya kaldığı tüm iklim değişikliği, kıtlık, kuraklık, açlık, gıda israfı ve benzeri küresel sorunlara ilişkin çalışmaların henüz yeterli düzeye ulaşmadığını anlatan Budak, yine de "Dünyada ve ülkemizde iklim krizi ile mücadele etmek, sera gazı salınımlarının azaltmak, karbon ayak izini sıfırlamak ya da sürdürülebilir tarım ve gıda sistemleri hayata geçirmek amacıyla ulusal, uluslarüstü ve hükümetlerarası çeşitli eylem planları, projeler ve anlaşmalar da mevcut. Ayrıca Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) kapsamındaki çalışmalar da ön plana çıkıyor. Bu doğrultuda Türkiye dahil tüm dünyada, her kesimin küresel amaçlara yönelik bilgilendirilmesi amaçlanıyor" diyerek çalışmaların gün geçtikçe arttığından bahsediyor.

"Cİ ÜRÜNLER PROJESİ 2012'DEN BERİ DEVAM EDİYOR"

Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, Metro Türkiye'nin ülkemizin lezzet haritasını oluşturmak ve eşsiz lezzetleri kayıt altına alarak gelecek nesillere bırakılacak bir kültür mirası oluşturmak amacıyla 2012'de 'Coğrafi İşaretli (Cİ) Ürünler' projesini hayata geçirdiğini belirtiyor. Sürdürülebilirliği tüm iş yapış süreçlerinin merkezine koyan bir şirket olarak yerel ve coğrafi işaretli ürünlerin, bu konudaki en öncelikli başlıklarından biri olduğunu vurguluyor. Alkaç, "Yerli ürün sürdürülebilir olmazsa, Türk mutfağının sürdürülebilirliği söz konusu olamaz" anlayışıyla Coğrafi İşaretli Ürünler projesini yeni ürünlerle genişleterek ve etki alanını artırarak sürdürdüklerini söylüyor. "Yerel üreticilerle iş birliği yapıyor, kadın kooperatifleri ile birlikte çalışıyor ve sürdürülebilir tarımsal üretim yöntemleri konusunda farkındalıklarını artırıyoruz" diyor.

ÜRÜNE, ÜRETİCİYE VE ÜLKE EKONOMİSİNE FAYDA

Alkaç, "Yerel ürünlere Coğrafi İşaret (Cİ) tescili konusu, ülkemizde ilk kez bu proje ile kamunun gündemine taşındı. Özellikle kırsal kalkınma ve yerel ürünlerin ana kaldıracı olarak gördüğümüz kooperatiflerle, küçük üreticilerle ve kadın girişimcilerle çalışmaya özen göstererek herkesin kazandığı bir ekonomik model yarattık. Türkiye'de 'Coğrafi İşaret Tescilli ve Aday Gıda ve Gıda Dışı Ürünleri' raflarına koyan ilk perakendeci olmakla birlikte potansiyel ürünlerin coğrafi işaret tescil süreçlerine destek olduk. Yerel paydaşlar, üretici birlikleri ve kooperatiflerle birlikte Taşköprü Sarımsağı, Finike Portakalı, Kırklareli Kıvırcık Kuzu Eti, Bursa Siyah İnciri, Kapıdağ Mor Soğanı gibi potansiyel ürünlerin ve bu ürünlerle geliştirdiğimiz katma değerli ürünlerin tescillenmesine ve ticarileştirilmesine öncülük ettik. Finike portakalından Zile pekmezine, Malatya Kayısısı'ndan Bayramiç Beyazı'na kadar sezonuna bağlı olarak 200'den fazla gıda ve gıda dışı Cİ tescilli ve aday ürünü raflarımıza taşıyoruz. Coğrafi İşaretli ürünlerin yetiştirilmesine verdiğimiz destekle ürüne, üreticiye ve ülke ekonomisine fayda sağlıyoruz" yorumunda bulunuyor.

"MENÜLERDE KULLANILMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ"

Coğrafi İşaretli ürünlerin restoran menülerinde kullanılması için de çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Alkaç, genç şeflere sağladıkları eğitimlere Coğrafi İşaretli ürün konusunu da eklediklerini, MEB ile iş birliği yaparak 2019-2020 eğitim öğretim yılı itibariyle esleki ve teknik okullarda, yiyecek içecek hizmetleri ve gıda teknoloji alanlarında ders alan 65 bin öğrencinin müfredatına Coğrafi İşaretli Ürünlerin dahil edilmesini sağladıklarını belirtiyor.

(Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç)

"TESCİLDEN İHRACATA KADAR MARKALAŞMA"

Türkiye'de Cİ tescili olan ürünlerin AB'de tescil edilmesinden ihracatına kadar bütün süreçlere de destek verdiklerinden bahseden Alkaç; Malatya kayısısı, Bayramiç beyazı, Aydın inciri, Aydın kestanesi, Taşköprü sarımsağı ve Milas zeytinyağına kendi markasıyla ve AB logolarıyla reyonlarında yer verdiklerinin bilgisini veriyor.

Alkaç, tedarikçi konferansları ve eğitimler düzenlemenin yanı sıra 2018'de Coğrafi İşaretli ürünlerin ülkemizde ve yurt dışında daha güçlü bir şekilde duyurulması ve kamuoyunda farkındalık oluşturması amacıyla düzenlenen İstanbul Coğrafi İşaretler Zirvesi'nin ana sponsorluğunu üstlendiklerinin de altını çizerek gerçekleştirdikleri tüm bu çalışmalarla 5. Türk Patent Ödülleri'nde Coğrafi İşaret Tanıtımına En Fazla Katkı Sağlayan Şirket Ödülü'nü de aldıklarını hatırlatıyor.

"TURİZMİN GÜÇLENMESİNİ SAĞLIYOR"

Coğrafi İşaretli ürünlerin mutfak kültürümüzün, yetiştirildiği bölgenin ve ülkemizin tanıtılması açısından da ciddi bir rol üstlendiğine inandıklarını anlatan Alkaç, sözlerine şöyle devam ediyor: "Ülkemizde belli yörelere özgü coğrafi kökene sahip mutfak değerleri ve Cİ tescili almış ürünler, bölge imajını güçlendirerek, markalaşmayı ve bölgesel turizmin güçlendirilmesini sağlıyor. Bu nedenle bu ürünlerimizin yeme içme sektöründe daha fazla kullanılmasına büyük önem veriyoruz. İtalya'nın Parmeggio Bölgesi'nin parmesan peyniriyle meşhur olduğu gibi, ülkemizin de her bir şehrinin kendine has lezzetleri bulunuyor. Örneğin, Kars'ta üretilen ve Coğrafi İşaret tescilli olan Kars kaşarı gibi. Ülkemize has Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşarak hak ettiği değeri görmesi, gastronomi ve yeme içme sektörünün gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır."

"Cİ ÜRÜNLER ZİRVESİ 4. KEZ YAPILACAK"

Metro olarak Cİ tescilli ürünler konusunda gelecek hedeflerinden de bahseden Alkaç, "Önümüzdeki yıla kadar raflarımızdaki Coğrafi İşaretli ürün sayısını yüzde 20 artırmayı ve buna paralel olarak ihracat miktarına da katkı sağlamayı hedefliyoruz. Ülkemizdeki Coğrafi İşaret tescili alabilecek özelliğe sahip yerel ürünlerimiz için rehberlik etmeye devam ediyoruz. Bununla birlikte 2022 sonunda, yerel ürünlerin sürdürülebilirliğine dikkat çekerken yerel değerlerimizin mutfaklarda daha fazla kullanılması için farkındalık yaratmak amacıyla 'Yerelin İzinde' projemizi başlattık. Bu projemizle, Cİ İşaret Tescilli ve aday ürünler ile hazırlanan, kaybolmaya yüz tutmuş yerel tariflerin geleneksel ve modern yorumlarıyla şefler nezdinde bilinirliğinin sağlanmasını ve böylece bu ürünlerin sofralara yeniden girmesini hedefliyoruz. Projemizin ilk durağında İstanbul Boğazı'nda Coğrafi İşaretli ürün adayı Boğaz Lüferi'nin izini sürdük. İkinci durağımız hem ülkemizde hem de AB'de Coğrafi İşaret tescili alan Aydın Kestanesi oldu. Sıradaysa Bursa Siyah İncir ve Diyarbakır Karadağ Pirinci var. Tüm bunların yanı sıra İstanbul Coğrafi İşaretler Zirvesi'ni bu yıl 4. kez gerçekleştirmeye hazırlanıyoruz" bilgisini verdi.

EN ÇOK OKUNANLAR