USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sektörler

21 Ocak 2023 12:23

Kozmetik sektöründe ‘doğal' dönüşüm!

Kozmetik sektörü pandeminin etkileri, hayvanlar üzerinde yapılan testler ile iklim krizi hakkında farkındalıkların artması, doğala ve ‘do it yourself' (kendin yap) akımına ilginin yönelmesiyle ciddi bir değişim-dönüşüm sürecine girdi. Yaşanan bu dönüşümü ve gelecekte bizi neler beklediğini sektörün önemli isimlerine sorduk.

Kozmetik sektöründe ‘doğal' dönüşüm!

Son yıllardaki birçok gelişme kozmetik sektöründe ciddi bir değişim ve dönüşüm başlattı. Pandemi nedeniyle güzellik salonlarının kapanması, herkesi evde kendi çözümünü aramaya itti. Hayvanlar üzerinde yapılan testler ve iklim krizi konusunda farkındalığın artması tercihleri değiştirdi. Sağlıklı yaşam rüzgârının etkisiyle doğala yöneliş başladı ve kozmetikte, 'Do it yourself' (Kendin Yap) akımı yayıldı. Tüm bunların sonucunda bitki özleri, yağlar ve bunları hazırlamaya yönelik kitlerin satışlarında büyük bir artış yaşanıyor. Videolu eğitimler, atölyeler yapılıyor. Kendi yapamayanlar da butik işletmelere yöneliyor. Buradaki gelişmeyi fark eden ve ilgisi olanlar sayesinde üniversitelerin ilgili bölümlerine kayıtlar artıyor. Büyük şirketler de bu yeni süreçle beraber içeriğinden ambalajına kadar farklı yeni koleksiyonlarını satışa sunuyor.

(Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği (KÜAD) Başkanı Levent Kahrıman)

"Yeşil Mutabakat hedefi için inovatif projeler üreteceğiz"

Yeni gelişmeler ışığında Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği (KÜAD), Uluslararası Kozmetik Kongresi'nin 6'ncısını 'Yeşil Mutabakat' temasıyla düzenledi. Aslen, Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) olarak geçen kısaca 'Yeşil Mutabakat' olarak anılan 2019 tarihli bu anlaşmanın iklim kriziyle mücadele konusunda Avrupa Birliği'nin var olan taahhütlerini daha geniş ve etkili bir şekilde hayata geçirmeye odaklandığını, hedefin 2050 yılında Avrupa'yı iklim nötr hale getirmeyi amaçladığını açıklayan KÜAD Başkanı Levent Kahrıman, "Bir dizi dönüştürücü politikadan bahsediyoruz. Bu hedefe ulaşmak için Ar-Ge ve inovatif projeler üreteceğiz. Karbon emisyonlarının sıfırlanması, enerji sektörünün karbondan arındırılması, çevre dostu teknolojilere yatırım yapılması, üretimde inovasyonun teşvik edilmesi, kaynak kullanımına bağlılığın sona ermesi hedefleniyor" diyor.

Global sektör büyüklüğü 2025'te 760 milyar dolara ulaşacak

Son yıllarda yaşanan krizlere rağmen sektörün birçok temsilcisinin farklı reaksiyonlar vererek krizi kendi adlarına olumluya çevirdiklerinden bahseden Kahrıman, "Dezenfektan, ağız bakım gibi kişisel hijyen ürünlerine artan talep ve bunun karşılığındaki üretim, firmaları ayakta tuttu. Hatta normal büyüme seyirlerinin dışında bir büyüme imkânı sağladı. Her yıl yüzde 10 oranında büyüme kaydeden kozmetik sektörünün pazar büyüklüğü 15 milyar liraya ulaştı. Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı rapora göre; pandemi sürecinde de gelişimini sürdüren ve 2020'de 550 milyar dolar olan dünya kozmetik pazar büyüklüğünün, 2025 yılında 760 milyar dolar olması bekleniyor" diyerek sektörün ekonomik verileri hakkında bilgi veriyor.

Gelişmeler ileri dönüşümü tetikledi

Kozmetikte 'Kendin Yap' dönüşümü hakkında da bilgi veren Kahrıman, sözlerine şöyle devam ediyor: "Tüketiciler, cilt bakım ürünlerinden tutun, saç boyalarına kadar bazı ürünleri kendi evlerinde yapma yoluna gittiler ve bu bir alışkanlık haline gelmeye başladı. Bu eksende organik ve doğal içerikli kozmetik hammaddesi ile yarı mamul talebinde artışlar gözlemledik. Renkli kozmetik ürünlerinde ise maske kullanımının zorunluluğuna bağlı olarak göz ve göz çevresine yönelik ürünlerin kullanımında talep patlaması yaşandı diyebiliriz. Kendin Yap konusunda ise tüketicilerin artan ilgisi, kozmetik sektörünü yeni arayışlara itti. IVA NATURA olarak ileri dönüşüm programımız var. İleri dönüşüm, atık maddelerin, kullanışlı ve kullanmaya hazır ürünlere dönüştürülmesi... Diğer bir deyişle ileri dönüşüm, atılan malzemeleri onararak, yenileyerek veya başka bir amaçla kullanarak yeni bir şey yaratmak anlamına geliyor. Biz de krem kavanozlarımızın yanında ileri dönüşüm kitlerini sunarak, tüketicilerin cam kavanozları atmamalarını, mum veya saksıya dönüştürmelerini sağlıyoruz."

"Samimiyet talebini butik işletmeler karşılıyor"

Kendilerinin yapması dışında butik işletmelere olan ilginin artması konusunda da Kahrıman, "Son dönemde, tüketicilerin sağlıklı kalmak ve sağlıklı yaş almak için istekleri arttı. Bunun dışında, tüketicilerin artan samimiyet taleplerinin karşılığını butik işletmeler daha çok karşılar oldu. Sorularına cevap alan, arkadaş gibi tüketicilerle iletişime geçen butik işletme sahipleri, bu yarattıkları samimiyet ağıyla beraber sektörde büyüme yaşanıyor. Bizler gibi şirketler de tüketicilerle iyi iletişimde oldukları için, bu artan iletişimi gözlemlemek ve rekabeti takip etmek gerekiyor" yorumunu yapıyor.

(Sapro Temizlik Ürünleri Ar-Ge, Yasal İşler & Kalite Kontrol Direktörü ve KÜAD Yönetim Kurulu Üyesi Belgin Sile)

"SaveRalph kampanyasıyla yapay testler gelişmeye başladı"

Pandeminin yaşam şartlarımızı, standartlarımızı ve temel ihtiyaçlarımızı tekrar değerlendirmemizi sağladığını ifade eden Sapro Temizlik Ürünleri Ar-Ge, Yasal İşler & Kalite Kontrol Direktörü ve KÜAD Yönetim Kurulu Üyesi Belgin Sile de yaşanan değişimlerden birini şöyle özetliyor: "Nisan 2021'de Humane Society International, dünya çapında #SaveRalph kampanyasını başlattı. Ses getiren bu kampanya ile ilk olarak Meksika, hayvanlar üzerinde kozmetik testlerini yasaklayan ilk ülke oldu ve birçok ülke de bu kararı takip etti. Günümüzde, alternatif, daha yapay testler yavaş yavaş gelişmeye başladı." Kendin Yap akımından da bahseden Sile, evde kendi kozmetiklerini hazırlayanlara şu önerilerde bulunuyor: "Yemek yapmak gibi, iyi malzeme iyi sonuç verir. Doğal olduğunu düşündüğümüz bir takım yağlar yüzde 100 konsantre olmayabilir. Maliyeti düşürmek için aktif madde miktarları genellikle düşük olabilir ve genel kullanımda olan diğer yağlar ile tamamlayabilirler. Likit parafin, propylen glycol vb..."

"Son kullanma tarihini kestirmek zor"

Ev yapımı kozmetiklerin son kullanma tarihini kestirmenin zor olduğunu ifade eden Sile; "Ürünlerde koruyucu kullanmak istemezler. Bu nedenle en iyisi küçük miktarlarda hazırlamak, dolapta saklamak ve hazırladığınız ürünün üzerine hazırladığınız tarihin etiketini yapıştırmaktır. Maksimum 1 ay sonra bittikçe yenisini yapmak riski minimuma indirir. Yüzde 100 yağ içeren ürünlerde bozulma daha zor olurken, su içeren bir ürün hazırladığınızda bozulmasını hızlandırırsınız. Ürünler hazırlanırken su kullanılacaksa miktarın tek kullanımlık olması tercih edilebilir. Ayrıca, her doğal ürün her cilde uygun olmayabilir. Evde hazırladığımız ürünler için saklama koşullarını iyi bilmek ve takip etmek önemli kriterlerden biri" diyor.

"X ve y kuşağı, güvenli ve doğal içerik konusunda yüksek hassasiyete sahip"

Yavaş yavaş butik işletmelerin de arttığına dikkat çeken Sile, "Neyi neden kullandığını, nasıl kullandığını, hijyen standartlarını sağladığından emin olduğumuz sürece bu ürünleri de elbette kullanabiliriz. Her durumda tüm bu işlemler için mutlaka eğitim almalı ya da aldıklarından emin olmalıyız. Özellikle Y ve Z Kuşağı; daha doğal ürün beklentisi, sürdürülebilir kozmetik, çevre dostu üretim, güvenli ve doğal içerik kullanımı konularında yüksek bir hassasiyete sahip Bu da sektörde değişikliklere yol açıyor" yorumunda bulunuyor.

"Doğala olan ilgi üretime tam yansımadı"

İnsanın doğayı ve doğal olanı bulma arayışının aromaterapi ve doğallık pazarını daha da büyüteceğini belirten Sile, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Satışlara yansıyan bu gelişme henüz üretim olarak ülkemize tam olarak yansımadı. Ancak bilinç her geçen gün artarak çoğalıyor. Pazardaki pek çok marka, üretici değil. Toptan yağ tedarikçilerinden yağları temin edip şişeleyerek satıyor. Bu yağların önemli bir kısmı ithal olarak geliyor. Bunun aslında iki sebebi var: İlki, bazı bitkilerin ülkemizin bulunduğu coğrafyada yetişememesi, ikincisi de dünya aromatik pazarındaki fiyatlar nedeniyle ithalatın daha cazip olması. Gelişen bu pazarda, şu anda Türkiye'de üretilen aromaterapi ürünlerinin kalitesinin dünyada bir marka olarak farklılaşmak için yeterli değil ancak çok değerli üreticilerin bu konu üzerinde ciddi olarak çalışmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. Doğal yağlar, aromaterapi ürünlerinin ve bitki özlerinin analizleri, standartları ve kaliteyi sağlamak için her üretimin analizleri GCMS cihazlarıyla yapılıyor. Etken madde tayini ile ISO standartlarına uygunluk, güvenlik belgeleri ve ambalaj (kilitli kapaklı ambalajların kullanılması) regülasyona uygunluk ile teyit ediliyor. Bu hammaddeleri kullanırken, belli iddiaları kullanmak istiyorsak, mutlaka Ecocert, Cosmos gibi organik sertifikasının olması önemli. Bu, standartların sağlanması, güveni ve tercih edilebilirliğini sağlıyor."

(Flormar CMO'su Tuba Altunterim)

"Vegan ürün beklentisini biliyorduk"

Taleplerin değiştiği kozmetik sektörünün önemli markalarından Flormar'ın CMO'su Tuba Altunterim, uzun süredir vegan koleksiyonları Green Up için Ar-Ge ve kategori ekiplerinin titizlikle çalıştıklarını anlatarak, "Son yıllarda yaptığımız tüketici araştırmalarında doğal kaynaklı içeriklerle oluşturulan ürünler konusunda bir beklenti olduğunu biliyorduk. Vegan sertifikası bulunan Green Up koleksiyonumuzu tüketicilerimizle buluşturmaktan dolayı çok mutlu ve gururluyuz" diyor. Koleksiyonda yüzde 97'ye varan doğal kaynaklı içeriklere sahip ürünlerden oluşan 9 farklı kategori yer aldığını anlatan Altunterim; "Fondöten, kapatıcı, göz kalemi, maskara ve ruj gibi günlük makyajın vazgeçilmez ürünlerinin yanı sıra kirpik serumu, tırnak bakım ürünlerimiz ve ojelerimizle de güzelliğin tüm adımlarını karşılayan bir koleksiyon oldu Green Up... Vegan serimize ojeleri ve tırnak bakım ürünlerini de eklemek bizim için çok önemliydi. Formülünde, pancar, mısır, pirinç ve şeker kamışı gibi bitki bazlı doğal bileşenlerin yer aldığı ve doğada bulunan tüm renkleri yansıtan Green Up vegan oje serimizde, birbirinden canlı 16 renk yer alıyor. Yine doğal yağlar ve içeriklerle geliştirilen tırnak yağı ve nail scrub ürünlerimiz de oldukça ilgi görüyor" bilgisini veriyor.

Vegan ürünler, en çok kozmetik sektöründe tercih ediliyor

Twintify'in 2021 yılında yaptığı araştırmaya göre, vegan ürünlerinin en çok satın alındığı sektör yüzde 44 oranla kozmetik ve kişisel bakım... "Kozmetik ürünleri içinde hangi vegan ürünleri satın alıyorsun?" sorusunun cevabına da katılımcıların yüzde 59'u 'makyaj ürünleri' cevabını veriyor. Tüm bu veriler, vegan ürünlerin kozmetik pazarı için önemini vurgularken, Flormar'ın yaptığı tüketici araştırmaları da yaşam tarzı olarak 'vegan' olanların dışında bu kavramın Z Kuşağı'nın da radarında olduğunu gösteriyor.

(Hayra Alamet Bitkili İşler Dükkânı Kurucusu Ayşe Tümen Arpacı)

"Doğal diyerek fahiş fiyata satanlar var"

Gün geçtikçe hem ürün hem de 'samimiyet' taleplerine cevap veren butik işletmeler de sektördeki yerini alıyor. Altı yıl önce ailesinden birinin yara izine çok iyi gelen bitkisel bir merhem bulmasıyla bitkilere olan merakı artan Ayşe Tümen Arpacı'nın kurduğu 'Hayra Alamet Bitkili İşler Dükkânı' da bunlardan biri. Kurumsal hayatını sonlandıran Arpacı, aldığı mini eğitimleri kendine yeterli görmeyince 30'lu yaşlarında üçüncü kez üniversite sınavına girip yanında Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü'nü okumak için Balıkesir Edremit'e yerleşiyor. Şu anda doğal cilt bakım ürünleri, aromaterapi masaj yağları, uçucu ve sabit yağlar ile tamamlayıcı aksesuarlardan oluşan yaklaşık 60 ürünle hizmet verdiklerini söyleyen Arpacı, "6 yıl önce bu sektöre ilgi duymaya başladığımda hem eğitim alanında hem de yasal olarak kurulmuş markalardan bitkilerle çalışan çok kişi yoktu. Online eğitimlerin artışı, günü birlik atölyeler kullanıcıları doğal kozmetik konusunda daha fazla bilgi sahibi yaptı" diyor.

"İsteyene malzeme temin ediyoruz"

Butik işletme fiyatlarının içeriğe önem veren tüketiciler için çok belirleyici bir alışveriş kıstası olmadığını belirten Arpacı, "Ama tabii ki doğal içerik diye çok fahiş fiyatlarla satılan ürünleri de ayırt edebiliyor bu kitle. Butik üreticiler ham madde alımı ve lojistik gibi tüm finansal konularda her zaman daha fazla ödeme yapıyor. Çünkü yüklü bir stokla çalışamıyoruz. Ya da markamızı sektörde belli bir noktaya getirene kadar günlük kargo çıkışlarımız çok yüksek adetlerde olmayabiliyor. Bu sebeple aslında kârdan biraz kısarak, tanıtım amaçlı fiyatlarımızı makul tutmaya özen gösteriyoruz. Uçucu ve sabit yağ grubumuzla da atölye sonlarında isteyenlere malzeme temini yapabiliyoruz" açıklamasını yapıyor. Arpacı, en çok hangi ürünün neye iyi geldiğinin sorulduğunu da anlatarak, "Kozmetik ürünler ilaç değildir ve zaten sağlık bakanlığı yönetmeliğince de bir kozmetik ürün için endikasyon belirtilmez. Bunları medikal bir ilaç gibi düşünmemek gerekir" uyarısında bulunuyor.

EN ÇOK OKUNANLAR