USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Hazır Giyim

17 Ağustos 2022 10:54

Tekstil ihracatçıları enflasyonist ortamda rekabet gücünü nasıl korumalı?

Tekstil sektörü 2021 ve 2022'de Türkiye'nin toplam ihracatındaki payını korudu ve dolar bazında ihracatını artırdı. Öte yandan tekstil değer zinciri boyunca küresel ve yurt içi maliyetler önemli derecede baskı yaratmaya devam ediyor. Peki bu ortamda tekstil ihracatçıları enflasyonist ortamda rekabet gücünü nasıl korumalı? Cevabı haberimizde...

Tekstil ihracatçıları enflasyonist ortamda rekabet gücünü nasıl korumalı?

Türkiye'nin, elyaftan kumaşa tüm tekstil değer zinciri boyunca tekstil ve hammaddeleri ihracatı pandemi sonrasında da yükselmeye devam etti. 2021'de tekstil sektörü ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 33 artarak 12,9 milyar dolara yükseldi. Sektör, 2022'nin ilk 6 ayında da yurt dışı pazarlarda büyümesini sürdürüyor. Türkiye'nin tekstil ve hammaddeleri ihracatı 2021'in aynı dönemine göre yüzde 10 yükselişle 6,8 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde, sektörün ihracatının, Türkiye'nin toplam ihracatından aldığı pay ise yüzde 5-6 bandındaki seviyesini korudu. Türkiye'nin ihracatına önemli katkılar sunan tekstil ihracatçılarının, bu başarılı performanslarını kısa ve orta vadede sürdürebilmeleri için, dünya pazarlarında oluşan yeni dinamiklere ve zorluklara adapte olmalarının yanı sıra rekabet güçlerini korumaya yönelik öncelikli olarak odaklanmaları gereken aksiyonları belirlemeleri son derece kritik.

TEKSTİL DEĞER ZİNCİRİNDE OLUŞAN MALİYET BASKILARI

Pandemi sürecinde 2021 yılıyla birlikte artan hammadde ve enerji fiyatları ile gelişmiş ülkelerde hızla yükselen tüketici enflasyonu, tekstil değer zinciri boyunca ciddi maliyet baskıları yaratmaya devam ediyor. Tekstilin temel hammaddeleri arasında yer alan pamuk ve sentetik-suni elyafların küresel fiyatlarında 2021 başından bu yana gerçekleşen artışlar dikkat çekiyor. Pamuğun küresel fiyatı 2021 Ocak'tan 2022 Haziran'a dolar bazında yüzde 77 artış gösterirken özellikle 2022'nin başından itibaren aylık ortalama fiyat artışı yüzde 4'e ulaştı. Aynı dönemde, polimerlerden üretilen sentetik elyafların küresel fiyatı da yüzde 24 oranında yükseldi. Tekstil hammaddelerinin küresel fiyatlarında devam etmesi beklenen artışlar, tekstil üreticilerinin maliyetlerinde ciddi baskılar yaratmaya devam edecek. Hammadde ve enerji fiyatlarının küresel artışına ek olarak, TL'nin döviz karşısında değer kaybetmesi, Türkiye'deki tekstil üreticilerinin maliyetlerinin önemli boyutta yükselmesine neden oldu. Sanayide kullanılan elektriğin fiyatı 2022'nin ilk altı ayında yüzde 106 artarken, TÜİK'e göre tekstil ürünlerinin üretici enflasyonu Haziran 2022'de yıllık yüzde 121'e ulaştı. Türkiye tekstil ve hammaddelerinin ihracatında 2021 ve 2022'de toplam değer payı yüzde 55'e ulaşan Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD'yi ele aldığımızda, bu ülkelerdeki tüketici fiyatları enflasyonu da son 40 yılın en yüksek seviyelerinde. Haziran 2022'de ABD'de yıllık enflasyon yüzde 9,1'e, AB'de ise ortalama yüzde 9,6'ya ulaştı. Aynı zamanda, tekstil ürünlerinin önemli son pazarları arasında olan hazır giyim sektöründeki oyuncular, ürünlerinin son tüketici fiyatlarını 2022 başından bu yana yükseltmeye devam ediyor. Örneğin, Avrupa ve ABD merkezli Zara ve Levi's gibi önemli moda markaları, ürünlerinin indirimsiz fiyatlarını farklı ülkelerde Nisan 2022 itibarıyla bir önceki yıla göre ortalama yüzde 10-20 aralığında artırdı.

Cem Balıkçıoğlu, tekstil sektörünün müşterilerin gözündeki en büyük değeri ve dolayısı ile en yüksek kazanç faktörünün ürünlerin rakiplerden farklılaşması olduğunu belirtiyor.

Cem Balıkçıoğlu, "Markalaşmanın temel anahtarı, rakipler tarafından takibi zor olmasa da inovasyonu sürekli kılmaktır. Tekstil değer zincirinde özellikle iplik, kumaş, ev ve teknik tekstil üreten şirketler, kendi ürünlerini rakip ürünlerden farklılaştırmalı" diyor.

İHRACATÇININ ÖNCELİĞİ NE OLMALI?

Simon-Kucher & Partner Ortağı Cem Balıkçıoğlu'na göre, maliyet baskısının tekstildeki tüm değer zincirini etkilemeye devam edeceği bu ortamda, tekstil ve tekstil hammaddesi ihracatçılarının önceliklendirmesi gereken birkaç kritik konu bulunuyor. Bunlar, değer zincirinde şeffaflık, değer bazlı ve dinamik fiyatlama yaklaşımı ile sürdürülebilir ve inovatif ürünler geliştirme olarak öne çıkıyor.

Enflasyonist dönemlerin sektörlerdeki kâr paylaşımını ciddi ölçüde etkilediğini söyleyen Balıkçıoğlu, değer zincirinde farklı konumlarda bulunan sektör oyuncuların kârlılıklarının bu dönemlerde kalıcı olarak değişebileceğine dikkat çekiyor. Tekstil sektörünün değer zinciri düşünüldüğünde; hammaddeden elyafa ve ipliğe, iplikten kumaşa ve konfeksiyona ve nihayetinde son tüketiciye kadar olan süreçteki kâr paylaşımlarının doğru anlaşılması, enflasyonist dönemlerde çok daha fazla önem kazanıyor. Cem Balıkçıoğlu, tüketici fiyatlarındaki enflasyonun geçici fakat değer zincirinde oluşacak fiyatların kalıcı olduğunu vurguluyor ve olası sonuçlarını şöyle açıklıyor: "Özellikle tüketiciye değil şirketlere satış yapan tekstil firmalarının kâr paylaşımlarının değişmemesine gayret göstermesi gerekiyor. Eğer bu firmalar, tüketici fiyatlarındaki değişime rağmen kendi fiyatlarını benzer bırakırlarsa, enflasyonist dönem sonrasında enerji, hammadde fiyatları düşüşü ile beraber kendi kâr marjlarının tüketiciye satış yapan giyim firmalarına kaydıklarını göreceklerdir. Ayrıca, bu firmaların, direkt satış yapmasalar da son tüketici pazarını ve bu pazardaki değişimleri izlemeleri ve ürettiklerin ürünlerin değerini tüketici açısından anlamaları hazır giyim sektöründeki firmalara karşı pazarlık güçlerini yükseltecektir."

DEĞER BAZLI VE DİNAMİK FİYATLANDIRMA İLE KÂR MARJINI KORUMA

Maliyet baskısının arttığı ve tüketici ürünlerinin fiyatlarının yükseldiği bu dönemde, tekstil ihracatçılarının kâr marjlarını korumaları veya artırabilmeleri için değer bazlı ve dinamik fiyatlandırma yüksek önem taşıyor. Simon-Kucher & Partners Direktörü Kerem Alkım, değer bazlı fiyatlandırma yapısı oluşturmak için şirketlerin, ürünlerinin, müşteri açısından önemli değer kriterlerini belirleyip fiyatlandırma sistemini değer odaklı olarak optimize etmeleri gerektiğini belirtiyor. Tekstil değer zinciri boyunca farklı ürünler için bu fiyatlandırma yapısının oluşturulabileceğine dikkat çeken Alkım, belirlenecek değer kriterlerinin üç kategoriye ayrılması gerektiğini vurguluyor:

* Hijyen faktörleri: Müşterinin ürünü alması için gerekli olan faktörlerdir. Genellikle sektördeki tüm ürünler bu faktörleri/ özellikleri içermek durumundadır.

* Tercih etmenleri: Müşterinin, ürünün fiyat ve değerini diğer ürünlerle karşılaştırarak, ürünü satın alıp almamasına etki eden etmenlerdir.

* Ayrıştırıcı faktörler: Rakiplerden farklı olan ve müşterilerin ürün için daha yüksek bir bedel ödemesini sağlayan faktörler ve/veya özelliklerdir.

Kerem Alkım, değer kriterlerinin pazardaki talebi temsil ettiğini belirtirken üretimde değerli görünen bazı kriterlerin tüketici tarafından pozitif algılanmayabileceği gibi tam tersinin de geçerli olabileceğini söylüyor. "Dolayısıyla, değer kriterleri belirlenirken, şirketlerin özellikle üretim, Ar-Ge ile pazarlama ve satış ekiplerinin ortak bir sonuca varması kritik önem taşıyor" diye devam ediyor. Alkım, dinamik fiyatlandırmanın ise ihracatçının tekstil hammaddesi küresel fiyatlarının değişimlerini günlük veya aylık olarak kendi ürünlerinin fiyatlarına yansıtabileceği bir yapı olduğunu açıklıyor. Enflasyonist ortamlarda sezonsal fiyat geçişlerinin kâr marjlarına önemli baskılar oluşturduğunu belirtiyor. Böyle ortamlarda, özellikle değer zincirinde hammaddeye daha yakın olan iplik ürünlerinin üreticileri dinamik fiyatlandırma yapabilir. Tekstil ihracatçıları, ilgili tekstil hammaddesinin bağlı olduğu ve dünyada kabul edilen indekslerin günlük/aylık değişimlerini son fiyatlarına yansıtarak dinamik fiyatlandırma yapıları oluşturabilir.

TÜKETİCİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE İNOVATİF ÜRÜNE DAHA FAZLA ÖDEMEYE GÖNÜLLÜ

Simon-Kucher'ın 2021 yılı sonunda 17 ülkede gerçekleştirdiği 'Küresel Sürdürülebilirlik Çalışması'na göre, 10 bin 281 katılımcının yüzde 85'i son 5 yılda daha çok sürdürülebilir ürünler satın aldıklarını belirtti. Aynı zamanda, katılımcıların yüzde 37'si sürdürülebilir hazır giyim ürünleri için ek ücret ödemeye de hazır olduklarını ifade etti. Cem Balıkçıoğlu, tekstil ihracatçılarının, son tüketicilerin tercihlerini göz önünde bulundurarak sürdürülebilir ürün ve üretime odaklanmaları gerektiğine dikkat çekiyor. "Bu ürünler için fiyatlandırma yaparken tüketicinin ek ücret ödemeye olan gönüllülüğünün de göz ardı edilmemesi gerekir" diye konuşan Balıkçıoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Sürdürülebilirlik konusunda tüketicilerin beklentileri farklılaşabilir. Örneğin yaşam döngüsünün uzatılması, lojistik verimlilik, su kullanımının azaltılması gibi farklı faydalara sahip sürdürülebilir ürünlerin her tüketicide aynı talebi yaratmayacağının altını da ayrıca çizmemiz gerekir."

DOĞRU ORGANİZASYONU KURMAK ÖNEMLİ

Cem Balıkçıoğlu, tekstil sektöründe inovasyonu sürekli hale getirmek için ise doğru organizasyonu kurmanın önem kazandığını belirtiyor ve şöyle açıklıyor: "Şirketler, Ar-Ge ve Ür-Ge alanlarında uzmanlaşmış nitelikli kadrolara sahip olmalı ve bu ekiplerin, müşterileriyle yakın çalışmasını sağlamalı. Aynı zamanda, son tüketicinin nabzını tutmak için düzenli araştırmalar yapan bir 'Tüketici İçgörüsü ve Analitiği' ekibi kurmaları da son derece önemli."

EN ÇOK OKUNANLAR