Teknolojinin hayatın her alanını dönüştürdüğü çağımızda, turizm sektörü de bu değişimden nasibini fazlasıyla alıyor. Artık yalnızca otellerin değil, şehirlerin ve hatta doğa rotalarının bile dijital altyapılarla şekillendiği yeni bir turizm anlayışı doğuyor. 'Akıllı destinasyonlar', 'dijital oteller', 'kişiselleştirilmiş seyahat deneyimi' gibi kavramlar, geleneksel tatil anlayışının yerini alırken; artırılmış gerçeklik turlarından blok zinciri destekli rezervasyonlara kadar pek çok teknoloji, sektöre yön veriyor. Peki, bu dönüşüm sürecinde Türkiye nasıl bir yol izliyor? Girişimcilik ve inovasyon açısından sektörde hangi fırsatlar öne çıkıyor? Bu soruların yanıtlarını, dijitalleşmenin turizme katkılarını ve Türkiye'nin gelecekteki potansiyelini Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin'in gözünden masaya yatırdık.
*Dijitalleşmenin turizm sektörüne katkısı nedir?
'Akıllı oteller' ve 'dijital destinasyon' konseptleri de turizmde önümüzdeki dönemin fark yaratacak unsurları arasında yer alıyor. Nesnelerin interneti (IoT) ve yapay zeka tabanlı otomasyon sistemleri sayesinde, hem misafir deneyimi iyileşiyor hem de otellerin ve destinasyon yönetimlerinin karar alma süreçleri daha stratejik ve sürdürülebilir hale geliyor. Blok zinciri tabanlı rezervasyon sistemleri, güvenlik ve şeffaflık getirirken, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojileri destinasyonların gezilmeden deneyimlenebilme süreçlerini daha da geliştiriyor, gerçeğe yakın bir noktaya taşıyor.
*Akıllı şehirler ve akıllı destinasyonlar kavramları Türkiye'de turizm politikalarına entegre edilebiliyor mu?
Türkiye'de 'akıllı şehir' ve 'akıllı destinasyon' kavramları, son yıllarda daha fazla gündeme gelse de; bu yaklaşımların turizm politikalarına entegrasyonu hâlâ gelişim aşamasında. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan 2024-2030 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı çerçevesinde, turizmin de bu dönüşüme entegre edilmeye başlanması önemli bir gelişme. Bu sayede, dijital altyapının güçlendirilmesi, veri temelli yönetişim ve sürdürülebilirlik odaklı çözümler gibi alanlarda kamusal destek artmaktadır.
AKILLI DESTİNASYON STRATEJİSİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın dijital tanıtım stratejileri bu vizyona katkı sağlarken; bazı yerel yönetimler de dijital rehberlik sistemleri, ziyaretçi mobilite çözümleri ve artırılmış gerçeklik gibi uygulamalarla bu dönüşüme adım atmış durumda. Mobil uygulamalarla zenginleştirilen kültür rotaları ve sürdürülebilir altyapıya yönelik projeler, bazı bölgelerde pilot olarak hayata geçiriliyor. Yeni turizm anlayışında artık sadece tesisler değil, bütüncül ve deneyim odaklı destinasyonlar öne çıkıyor. Türkiye'de bu konuda atılan adımlar kıymetli olmakla birlikte, bu dönüşümün etkisini artırmak için pilot bölgelerin belirlenmesi ve bu bölgelerde akıllı destinasyon uygulamalarının model niteliğinde geliştirilmesi önemli bir fırsat sunuyor. İşte tam bu noktada, yeni dünyanın ihtiyaçlarıyla entegre edilmiş bir 'Akıllı Destinasyon Stratejisi', Türkiye'yi turizmde bir adım öne taşıyabilir.
*Türkiye'de ve dünyada turizmde dijital dönüşüm süreci hangi aşamada?
Dünya genelinde turizmde dijital dönüşüm artık bir trend olmaktan çıkıp temel bir gereklilik haline gelmiş durumda. Seyahat planlamasından konaklamaya kadar sürecin neredeyse tüm aşamaları dijitalleşmiş durumda; tüketici davranışları büyük ölçüde dijital mecralara kaymış bulunuyor. Booking.com, Airbnb ve Expedia gibi platformlar, geleneksel seyahat acenteleriyle rekabeti dönüştürerek, kullanıcı odaklı ve esnek seyahat alışkanlıklarını öne çıkarıyor. Bu çerçevede, çevrimiçi seyahat acenteleri (OTA'lar) küresel turizmde giderek daha belirleyici bir aktöre dönüşmüş durumda. 2024 yılı itibarıyla küresel OTA pazarının büyüklüğü 1 trilyon dolar seviyesine ulaşırken, bu rakamın 2034 yılına kadar 3.3 trilyon doları aşması bekleniyor. OTA'lar bugün global seyahat pazarının yaklaşık yüzde 40'ını oluştururken, yalnızca ABD'de çevrimiçi seyahat pazarının neredeyse yarısını domine ediyor. Kullanıcı dostu arayüzler, yapay zeka destekli öneri sistemleri, kişiselleştirilmiş deneyimler ve mobil erişim kolaylığı gibi unsurlar, OTA'ları sadece bir rezervasyon kanalı değil, entegre seyahat çözümleri sunan platformlara dönüştürüyor.
DİJİTAL YATIRIMLAR ARTIYOR
Türkiye'de de bu dönüşümün güçlü yansımaları hissediliyor. TTYD tarafından paylaşılan verilere göre, turizm gelirlerinin yaklaşık yüzde 70'i çevrimiçi seyahat platformları aracılığıyla sağlanıyor. Özellikle genç kullanıcıların seyahat tercihlerini dijital kanallar üzerinden yapması, hem işletmelerin hem de destinasyonların dijital yatırımlarını artırmasına neden oluyor. Türkiye'nin genel seyahat ve turizm pazarı 2024 yılı itibarıyla 10.6 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış durumda ve bu yapının giderek daha fazla çevrimiçi kanallarla şekillendiği görülüyor. Bu dönüşüm sadece rezervasyon ve tanıtım gibi ön yüzlerle sınırlı kalmıyor. Gelişmiş destinasyonlar artık ziyaretçi yönetiminden karbon ayak izi takibine, güvenlikten altyapı planlamasına kadar birçok süreci dijital sistemlerle yönetiyor. Türkiye'de de büyük otel zincirleri ve kamu kurumları bu doğrultuda dijital altyapılarını güçlendiriyor; artırılmış gerçeklik uygulamaları, veri temelli yönlendirme sistemleri ve dijital destinasyon yönetimi çözümleri bazı bölgelerde pilot olarak uygulanıyor. Ancak, bu sürecin daha kapsayıcı hale gelebilmesi için yerel aktörlerin de dijitalleşmeye entegre edilmesi gerekiyor. Eğitim, finansman ve teknolojiye erişim gibi alanlarda sağlanacak desteklerle Türkiye, bu dönüşümü stratejik bir avantaja çevirebilir ve küresel ölçekte daha rekabetçi bir konum elde edebilir.
*Girişimcilik ve teknoloji bağlamında turizm sektöründe yeni iş fikirlerini değerlendirebilir misiniz?
Turizm sektörü son yıllarda dijitalleşmeyle birlikte büyük bir dönüşümden geçiyor. Bu değişim sadece büyük oyuncularla sınırlı değil; aksine, girişimciler için de son derece heyecan verici fırsatlar yaratıyor. Bugün dünya genelinde turizm gelirlerinin yaklaşık yüzde 70'i, artık dijital platformlar üzerinden elde ediliyor. Türkiye'de de benzer bir yönelimi çok net gözlemliyoruz. Özellikle genç neslin seyahatlerini mobil uygulamalar ve çevrim içi kanallar üzerinden planlaması, sektörün hem yatırım önceliklerini hem de iş yapış biçimini ciddi biçimde değiştiriyor. Kullanıcıyı tanıyan, geçmiş seyahat alışkanlıklarına göre ona özel önerilerde bulunan uygulamalar, bugün artık hayatımızın doğal bir parçası haline geldi. Otellerden seyahat firmalarına kadar herkes, daha verimli çalışmak ve misafir deneyimini iyileştirmek için bu teknolojilere yöneliyor. Genç kullanıcıların dijital davranışları, sektörde hangi alana yatırım yapılacağını da belirleyen en önemli etkenlerden biri haline gelmiş durumda. Deneyim tarafında da bence girişimciler için çok geniş ve yaratıcı bir alan var. Örneğin artırılmış gerçeklik ya da sanal turlar, bugün sadece büyük müzelerle sınırlı değil; yerel kültür rotaları, tarihi kasabalar, doğa yürüyüşleri bile bu teknolojilerle yepyeni bir boyut kazanıyor. Artık teknik olarak küçük bir destinasyonu bile dijital olarak erişilebilir kılmak kolayca mümkün ve bu, birçok girişimci için değerli bir başlangıç noktası yaratabiliyor.