USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Digital Trend

07 Mart 2019 19:21

Dijital ekonominin sinir uçları, IoT

Çevremiz ve kullandığımız pek çok şey giderek akıllanıyor. Akıllı bilgisayar ve telefonlarla başlayan akıllı cihaz çeşitliliği bugün akıllı buzdolapları, akıllı otomobiller, akıllı fırınlar, akıllı ütü, akıllı saat, akıllı gözlük, akıllı TV'ye kadar uzanıyor. Tüm bu akıllı cihazların IP ağları üzerinden bağlanarak birbiriyle iletişim halinde olduğunu düşünün. Nesnelerin interneti (IoT) derken, internete bağlı tüm cihazların oluşturduğu bütünleşik bir ekosistemden bahsediyoruz.

Dijital ekonominin sinir uçları, IoT

IoT en genel tanımıyla akıllı cihazların, eşyaların, nesnelerin IP ağları üzerinden birbiriyle haberleşebilmesi, iletişime geçmesi ve veri alışverişi yapabilmesini sağlayan akıllı bağlantı teknolojisidir. Nesnelerin interneti ile her ortamda bulunan sensörler sayesinde toplanan ve dijital dünyadaki yapısal olmayan verilerin analiz edildiği, çözümlendiği yer olan büyük veri çözümleri; şirketler için en iyi fikirlerin üretilmesinde, sorunların tespiti ve çözümlenmesinde, yeni iş alanları oluşturulmasında, müşterilerin kazanılmasında, süreç ve ürün iyileştirmelerinde, gelecek stratejilerinin belirlenmesinde stratejik sonuçlar üretiyor.

Bugün IoT bütün sektörleri, ülkeleri ve tüketicileri etkileyecek yeni bir endüstriyel devrim olarak tanımlanıyor. Milyonlarca sensörün ve çeşitli cihazların oluşturduğu sürekli akış halindeki verilerden beslenen IoT, birçok yoldan yaşantımızı kolaylaştırmayı ve iş süreçlerini geliştirmeyi sağlayan bir teknoloji. 

IoT sadece akıllı cihazlardan ya da sensörlerden ibaret değil. Uçtan uca bir IoT sisteminin hangi unsurlardan oluştuğuna bakacak olursak; elbette ki akıllı nesneler, cihazlar ve sensörler işin uç noktalarını oluşturuyor. Yanı sıra cihazları ve nesneleri birbirine bağlayan iletişim ağları ve nihayet nesnelerden gelen verilerin yer aldığı bulut ya da bilgisayar sistemleri ve buradaki verileri anlık işleyen büyük veri analiz teknolojilerini sayabiliriz.

Bulut teknolojisi, IoT sistemlerinin gelişmesinde büyük rol oynuyor. Akıllı cihazlar ve sensörlerin sürekli olarak ürettiği verilerin barındığı bulut sistemleri sayesinde veriye anlık erişim, hızlı veri aktarımı, anlık veri analizi ve güvenilir bilgi iletimi mümkün olabiliyor. 

Bağlantılı cihaz arttıkça IoT de büyüyecek

IoT’nin pazar gelişimine göz attığımızda tahminlerin ötesinde bir büyümeden söz edebiliriz. Öyle ki yapılan araştırmalar 2020 yılında yaklaşık 34 milyar adet cihazın internete bağlı olacağını öngörüyorken daha yakın tarihli bir araştırma da 2020 yılına kadar bu sayının 50 milyara ulaşmasının beklendiğini kaydediyor. Bunda sensör kurulumlarının artışı etkili oluyor.

IoT ekonomisi boyutlarının önümüzdeki beş sene içerisinde neredeyse 6 trilyon dolar civarında olması bekleniyor. Önümüzdeki 15 yıl içerisinde üretim şirketlerinin Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) teknolojilerine yaklaşık 60 trilyon dolar yatırması bekleniyor. Bu yatırımlar sayesinde şirketler karmaşık lojistik, üretim, servis ve tedarik zinciri sorunlarının üstesinden gelmeyi hedefliyor. 

Tüm bu rakamlardan da görülebileceği gibi IoT’nin gelecekteki büyüme potansiyeli dikkat çekici ölçüde yüksek; günümüzde tüm cihazların yüzde 0,06’sı IoT ile birlikte kullanılıyor. Yani yüzde 99,94’lük bir oran, optimizasyon bekliyor.

Sağlık sektörü için 2025 yılına kadar IoT pazarının 2.5 trilyon dolara; üretim sektörü için 2.3 trilyon dolara ulaşacağı belirtiliyor. IoT’yi kullanan şirketlerin yüzde 94’ü, yatırımlarının geri dönüşümünü sağladığını belirtiyor.

Akıllı ve internete bağlı otomobiller pazarı da geniş bir hareket alanına sahip. 2012’de sadece yüzde 10 olan araçlardaki internet bağlantısı özelliğinin, 2020’ye kadar tüm araçların yüzde 90’ında yer alması bekleniyor.

2019’a kadar 1.9 milyar akıllı ev cihazının satışının gerçekleştirilmesi bekleniyor. Bu da 490 milyar dolarlık bir potansiyel anlamı taşıyor.

Business Insider’ın 2018 yılında yayınladığı IoT Raporu’nda dikkat çeken rakamlar şöyle: 
> 2025’te 55 milyardan fazla IoT cihazı olacağı tahmin ediliyor. 2017 itibariyle bu sayı 9 milyar civarındaydı.
> 2017 ve 2025 arasında 15 trilyon dolara yakın bir IoT yatırımı yapılması öngörülüyor.
Gartner’ın tahminlerine göre IoT’nin 2020 yılında dünya genelinde sanayiye yapacağı katma değerin büyüklüğü 1.9 trilyon dolar.
> General Electric’e göre IoT sayesinde küresel gayri safi milli hasılaya 10-15 trilyon dolar eklenecek.
> Intel’e göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde şehirler IoT altyapı hizmetleri için 41 trilyon dolar yatırım yapacak.
> ABI Research şirketinin tahminlerine göre yakın bir gelecekte küresel ölçekte IoT faaliyetlerinde bulunan geliştiricilerin sayısı 1.7 milyona ulaşacak.
> Gartner’a göre IoT’nin 2020’deki pazar büyüklüğü 14.6 trilyon dolar olacak.
> IoT pazarının büyümesinin ardındaki gerçek şu ki, bu yatırımla tüm endüstrilerde 19 trilyon dolarlık bir tasarruf sağlanabileceği kaydediliyor.

IoT müşteri deneyiminin iyileştirilmesinde kilit rol oynuyor

Özellikle takip, izleme, kontrol gibi unsurların önemli olduğu sağlıktan üretime, lojistikten enerjiye, perakendeden şehir yönetimine, akıllı evlerden ziraate kadar pek çok sektörde IoT teknolojisini görmek mümkün. IoT alanından en çok kazanç sağlayacağı düşünülen sektörler arasında üretim, perakende satış, finans, sigorta vb.yi sayabiliriz. Üretim sektöründe üretim performansının görüntülenmesi, ürünlerin bakım ve onarımı, ürün kullanımlarının daha iyi anlaşılması gibi işlevler IoT ile gerçekleştirilebilir. 
Kullanıldığı sektörlerde genellikle maliyetlerin azaltılmasını, varlıkların etkin kullanımını, süreçlerin verimliliğini ve verimliliğin artırılmasını sağlayan IoT’nin oluşturacağı değerler arasında müşteri deneyiminin iyileştirilmesi, daha çok inovasyon ile yeni ürünlerin geliştirilmesi, tedarik zinciri ve lojistik zincirinin iyileştirilmesi, çalışan verimliliğinin artması ve kaynak kullanımının iyileştirilmesi vb.yi sayabiliriz. 

Diğer sektörlerdeki kullanım örneklerine bakacak olursak da; örneğin havayolu şirketleri IoT sayesinde hem daha güvenli bir uçuş deneyimi hedefliyorlar hem de özellikle bakım onarım alanında uçak içerisinde hangi parçaya ne zaman bakım yapılması veya değişmesi gerektiğini tam olarak tahminlemeyi hedefliyorlar. Sağlık sektörü giyilebilir IoT cihazlardan gelen detaylı veriler sayesinde kronik hastaların sağlık durumlarını anlık olarak uzaktan izlemeyi ve gerektiği durumlarda hastalar daha fark etmeden olası bir rahatsızlık durumunu tahminleyerek aksiyon almayı istiyorlar. IoT ile artık verimli ve etkili tarım yapmak da mümkün. Artık üreticiler tarlalardaki IoT sensörlerinden gelen toprak bilgisi ile, değişken hava tahminlerini anında birleştirerek yetiştirdikleri ürünlerin ihtiyacı olan optimal sulama programını otomatik olarak yapabilecekler. 
IoT perakende alanında da malların üretimden tüketiciye satın alındığında bir mağazaya yerleştirildiği zamanki hareketine dair kapsamlı bir izleme; video gözetim kameralarından, mobil cihazlardan ve sosyal medya web sitelerinden sentezlenen verilerle müşteri davranışlarını izleme ve tahmin edebilme; akıllı envanter çözümleriyle tedarik planlama; satış noktası sistemlerini otomatikleştirme gibi çeşitli yararlar sunuyor. 

Uygunluk ve güvenliğe dikkat

IoT teknolojisi tüm bu yönleriyle şirketlere verimli, kaliteli ve tasarruflu iş yapma olanağı sunarken diğer yandan geliştirilmesi gereken bazı unsurları da bulunuyor. Bunları uygunluk/uyumluluk ve güvenlik olarak sıralayabiliriz. Birbirine bağlı bu cihazlar için henüz bir uygunluk standardı bulunmuyor. Cihazların birbirleriyle nasıl iletişime geçeceği konusunda oluşturulacak standartlar sonucunda uyumsuzluk sorununun giderilmesi hedefleniyor. 

Bu teknolojiyle ilgili aşılması gereken en önemli konulardan biri gizlilik ve güvenlik konusudur. İnsan hayatının bu kadar içinde olan ve gerektiğinde çeşitli karar mekanizmaları kullanarak kendi kendine kontrol sağlayabilen cihazların olması bazı gizlilik ve güvenlik sorunları oluşturabilir. Farklı türdeki nesnelerin bilgi paylaşımında bulunması kullanıcı gizliliği ve mahremiyeti konusunda çeşitli problemleri beraberinde getirebilir. Ayrıca son yıllarda farklı türdeki cihazlarda çıkan açıklıklar ve olası açıklık durumunda potansiyel kurban sayısının çok fazla olması saldırganlar için cezbedici bir ortam oluşturmuş durumda. Özellikle yeni gelişen pazarlarda IoT’nin siber güvenlik için tehdit olabileceğine dikkat çekiliyor.

Güvenli uçtan uca IoT çözümlerinin geliştirilmesi için birbiriyle bütünleşmiş dört katmandan oluşan bir IoT güvenlik mimarisinin kurulması gerekiyor. Bunları cihaz, haberleşme, bulut ve yaşam döngüsü yönetimi olarak sıralayabiliriz.

Güvenli cihaz katmanı: Cihaz katmanı IoT çözümünün donanım katmanını (fiziksel, nesne veya ürün) ifade ediyor. Cihaz üreticileri cihaz katmanındaki güvenliği artırmak için donanım ve yazılım bazlı güvenlik önlemlerini devreye alıyor.

Güvenli haberleşme katmanı: Haberleşme katmanı, IoT çözümünün ağa bağlantısını güvenli bir şekilde verilerin iletildiği ve alındığı ortamı ifade ediyor. Hassas veriler ister fiziksel katmanda, isterse uygulama katmanında iletilsin güvensiz bir şekilde iletildiğinde ataklara açık olabiliyor.

Güvenli bulut katmanı: Bulut IoT sistemlerin yazılım tabanlı arka ofis tarafını temsil ediyor. Burada cihazlara ait veriler toplanıyor, analiz ediliyor, yorumlanıyor ve gerekli eylemler başlatılıyor. Bulut sağlayıcılar IoT sistemleri için güvenli ve sürekliliği olan altyapılar sunmaya odaklanıyor.

Güvenli yaşam döngüsü: Güvenli yaşam döngüsü IoT çözümünün güvenli bir şekilde çalışması için sürekli işlem yapan kapsayıcı bir katmanı ifade ediyor. Bu süreç cihazın üretiminden başlayıp yaşam ömrünü tamamlaması aşamasına kadar sürüyor. Güvenli tasarım IoT çözümünün güvenliğinin sağlanması için ilk adımı oluşturuyor. Daha sonrasında ise yasal düzenleme, kullanıcı kontrolü unsurları da devreye alınıyor. 

Büyük veriyi  besleyen IoT

IoT teknolojisinin ve cihazların kullanımındaki artış beraberinde yüksek yoğunluklu ve farklı çeşitte verilerin oluşmasına neden oluyor. Bu verilerin alınması, işlenmesi, saklanması ve görselleştirilmesindeki zorluklar büyük veri sistemlerinin gerekliliğini ortaya çıkarıyor. 

Veri alımı katmanında yüksek yoğunluklu verinin alınması, alınan verilerin saklanması, saklanan verilerin yakın gerçek zamanlı olarak karmaşık olay işleme motoru tarafından işlenmesi, tespit edilen anomaliler ve ham verinin saklanması, son olarak da bu verilerden çıkarılan sonuçların yakın gerçek zamanlı olarak görselleştirilmesi gerekiyor. 
Büyük verinin odağında bugüne kadar bir şekilde üretilmiş ancak yeniden kullanılamayan, 'kıymetlendirilmeyen' verinin üretildiği kanal ne olursa olsun tekrarlı kullanımı, sunumu, görselleştirilmesi ve ilişkilendirilmesi söz konusu.  

IoT’nin büyük veriyle ilişkisine baktığımızda havuzu dolduran su kanalları benzetmesi yapabiliriz. Kısacası büyük verinin işlevselliğini sağlayan en önemli kaynakların arasında IoT verileri geliyor diyebiliriz.

EN ÇOK OKUNANLAR