USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dijital Dönüşüm

06 Ocak 2023 12:19

“30 yıl sonra çok farklı bir dünyada olacağız”

Nasa'da görev yapan derin uzay iletişimcisi, astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, gelişen uzay teknolojileri ile 30 yıl sonra çok farklı bir dünyada yaşayacağımızı söylerken, MIT Öğretim Görevlisi David Rose da Türkiye için “Kalkışa hazır canlı bir ekosistem” yorumunu yaptı.

“30 yıl sonra çok farklı bir dünyada olacağız”

İnovatif düşünce ve gelişmelere dair birbirinden önemli panel, konuşma, gösterim ve sergiyi yerli-yabancı binlerce konuğun takip ettiği Türkiye İnovasyon Haftası, 'İnovasyonun Yeni Yüzyılı' teması ile Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlendi. Ticaret Bakanlığı'nın katkıları, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) ev sahipliğinde gerçekleşen etkinliğin açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Medya sponsorluğunu üstlendiğimiz etkinlikte biz de iki değerli isim ile hayatın her alanında ihtiyaç duyduğumuz inovasyonu ve inovatif düşünceyi konuştuk.

UZAY TEKNOLOJİSİ HAYATIN HER ALANINI ETKİLİYOR

Gökyüzünde olduğu kadar yeryüzünde de inovasyona olan ihtiyacımız ortada... Hatta uzay keşifleri için geliştirilen birçok teknoloji, günlük yaşantımızın neredeyse her alanına yayılıyor ve hayatımızı kolaylaştırıyor. NASA'da çalışan Derin Uzay İletişimcisi, Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, günlük hayatımızda evimizin yolunu bile bulmak için GPS kullandığımızı belirterek, "Buradan üretilen teknolojiler özellikle tıpta çokça kullanılıyor. Bizim teleskoplar için kullandığımız görüntüleme teknolojilerinin tıbbi görüntülemede de kullanılması, cep telefonlarındaki küçük kameraların aslında uzay için icat edilmesi, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yapılan kanser araştırmaları gibi birçok çalışmalar var. Dolayısıyla ne kadar çok uzayda araştırma geliştirme yapılırsa bu faydalar artacaktır" diyor.

"UZAYDAN KAZANILACAK PARA İŞTAHI ARTIRIYOR"

Uzay teknolojilerinde 450 milyar dolarlık bir pastadan söz ediliyor. Bu süreç ise ciddi iş birlikleri ve rekabet ortamı oluşturuyor. Yıldız, uzay teknolojisinde rekabet ve iş birliği arasındaki ilişkinin biraz karmaşık ilerlediğini söylüyor. Geleneksel olarak, devletlerin kendi uzay çalışmalarını güvenlik, ulusal gurur ve bilimsel amaçlar için sürdürdüklerinden bahsederek, "Ancak, son yıllarda özel şirketler güçlendikçe, uzay teknolojisi sektöründe de rekabet artmaya başladı. Yine de bugün hâlihazırda, devletlerarasında iş birliği ve uluslararası ortaklıklar aracılığıyla özellikle uzay araştırmaları alanında iş birlikleri devam ediyor ve önemli bir rol oynuyor. Örneğin; ABD, Avrupa, Kanada, Japonya ve son zamanlara kadar Rusya arasında gezegen araştırmaları için bir araya gelen iş birliği çalışmaları, farklı gezegen ve uydulara giden çeşitli uzay araçları ve Uluslararası Uzay İstasyonu gibi uzay misyonlarının başarıyla yürütülmesini sağladı. Genelde uzaydaki rekabet son zamanlara kadar hep ilkleri yapabilmek veya bilimsel amaçlar için olmuştu. Artık uzaydan para da kazanılabiliyor. Bugün SpaceX gibi şirketlerin uzaya erişimden para kazanmasının yanında çok kısa bir süre sonra şirketlerin uzaya çıkardığı uzay araçlarından da başka şirketler büyük paralar kazanılabilecek. Bugün bu başladı ve iştahı artırıyor. Böylece kâr amaçlı şirketler ile daha çok insan istihdam edilebilecek. Bu da özel şirketlerin bu pastadan pay kapma konusunda geç kalmamaları gerektiğini gösteriyor" diyor.

"İŞİ ÖZEL ŞİRKETLER GÖĞÜSLEYECEK"

Örneğin SpaceX'in uzaya insan taşıyacak mürettebat taşıyıcısı (Crew Dragon) ve taşıyıcı füzeler (Falcon 9 ve Falcon Heavy) geliştirdiğinden bahseden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bununla birlikte özel şirketler, uzaya insan taşıma, uzay aracı üretimi ve uzay turizmi gibi konularda da ciddi yatırımlar yapıyor. Özel şirketler, uzay teknolojilerindeki rekabeti hızlandırmasının yanı sıra küresel ortaklıklar oluşturması ve uzay teknolojilerinin kullanım alanlarının genişletilmesine katkıda bulunması gibi konularda da önemli roller üstlendiler. Bundan sonra bence devletler Ar-Ge için destekler verebilir ama bütün işi özel şirketler göğüsleyecektir."

(Nasa'da görevli Derin Uzay İletişimcisi, Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız)

REKABET, TEKNOLOJİYİ UCUZLATIYOR

Özel şirketlerin rekabetin bu kadar merkezinde yer almasının uzay teknolojilerini de daha ucuz ve daha ulaşılabilir yaptığını konuştuğumuz Yıldız, "Tabii ki, önceden uzay mekikleri ile 1 kg'ı uzaya götürmenin maliyeti en az 50 bin dolar iken bugün SpaceX Falcon 9 roketi ile 2.500 dolara düştü. Gelecekte 10 dolar mertebesine inmesi planlanıyor. Bu işler devletlere kalsa bu gelişim bu kadar hızlı olmazdı. Öte yandan uzaydan internet bugün pahalı olsa da yarın birkaç şirket daha yüzlerce uydular fırlatınca bu da ucuzlayacaktır. Bence özel şirketlerin en büyük katkısı hem ucuzluğu getirmeleri hem de bu alandaki insan sayısının artmasını sağlaması oldu" ifadelerini kullanıyor.

"PASTADAN PAY KAPMADA GEÇ KALMAMALIYIZ"

Yıldız, Türkiye'nin uzay yolculuğunu ise şöyle yorumluyor: "Türkiye, Türksatlar ile 1994'de uzay macerasına başlamıştı, o zamandan beri birçok uzay profesyoneli yetişirdi. Burada en önemli konu özellikle devletin desteklemesi ve bu çalışmalara giden yolları vatandaşları için açmasıydı.

Şu anda Türkiye'de hem kamu hem özel uzay kurumları ve şirketleri var. Artık NewSpace adı verilen bir kavram var ve dünyanın her yakasında mantar gibi uzay şirketleri bitmeye başladı. Bunlara yetişebilmek ve sonrasında rekabet edebilmek için biz de diğer ülkeler gibi bu yeni uzaya hızla ayak uydurmalıyız. Bizim de özel uzay şirketlerimiz artmalı ve pastadan payımızı kapmada geç kalmamalıyız."

"UZAY OTELLERİNİN YOLU AÇILIYOR"

Yıldız, uzay teknolojilerinde kendisini en çok heyecanlandıranın geri dönüşümlü roketler ile uzaya erişimin her geçen gün ucuzlaması olduğuna işaret ederek, "Böylece bizim gibi sıradan insanların da yakında uzaya gitme olanağı artıyor. Bunun yanında uzayda yapılsa daha iyi olacak olan deneyleri böylece daha ucuza uzaya taşıyabileceğiz.

SpaceX'in şu anda inşa etmeye devam ettiği Starship bu gelişmeyi daha da hızlandıracak. Biz bugün uzaya 4 kişilik roketlerle gidebilirken Starship ile tek seferde 100 kişi taşınabilecek. Böylece uzay otellerinin de yolunu açacak. Sadece 30 yıl sonra eğer yanlış bir şeyler yapmazsak çok farklı bir Dünya'da olacağız" diyor.

"ADAYLAR ÇOK AMA HENÜZ UZAYDA YAŞAMA DAİR İZ BULAMADIK"

Bir bilim insanı olarak sıklıkla konferanslara, etkinliklere konuşmacı olarak da katılan, sosyal medyayı aktif kullanarak merak edilenleri cevaplayan Yıldız, kendisine genelde en çok sorulan sorunun evrende yalnız olup olmadığımız üzerine olduğunu açıklıyor. Bunun cevabını henüz bilmediklerini anlatan Yıldız, "Bunun için NASA ve diğer birçok uzay ajansları ve astronomi kurumları yıllardır çalışmalar yapıyor. Özellikle Güneş sisteminin diğer üyelerine araçlar gönderilerek buralarda en azından mikrobiyal seviyede de olsa yaşama dair izler aranıyor. Buna en büyük aday şu anda Mars. Mars yüzeyindeki Perseverance robotu 2 yıldır, eski bir nehir yatağı ve gölün bulunduğu yerde tarihi bir yaşama dair fosil kalıntıları arıyor. Henüz bulamadı. Öte yandan Jüpiter'in uydusu Europa gibi, Satürn'ün uyduları Enceladus ve Titan gibi yerlerde yoğun oranda sıvı su var, buralarda da belki yaşam oluşmuş olabilir. Bir de James Webb Uzay teleskopu gibi teknolojilerle Dünya benzeri gezegenler aranıyor. Her ne kadar Dünya benzeri gezegen adayları çokça bulsak da yine de henüz yaşama dair iz bulamadık" diyor.

"AY VE MARS'A TURİSTİK GEZİ YAPMAK İSTİYORUM"

Yaşamak için en güzel gezegenin Dünya olduğunun da altını çizen Yıldız, bütün biyolojimizin buraya göre şekillendiğini anlatıyor. Başka bir gezegende buradaki gibi yaşamamızın mümkün olmadığını belirterek, "Ay veya Mars'a turistik gezi yapmak isterdim ama geri dönmek şartıyla. Buralarda koloni kurulacak olsa büyük ihtimalle yeraltında kurulacak, onun için çok eğlenceli olmasa gerek. İlk etapta Antarktika'daki gibi bilimsel istasyonlar kurulacaktır" yorumunu yapıyor. Yıldız'ın gelecek hedefleri arasında YouTube'da haftalık programını sürdürmenin yanı sıra kitap ve film çalışmaları yer alıyor.

DAVID ROSE: "İŞLER ARASINDA TERCİH ŞANSIMIZ DOĞDU"

Türkiye İnovasyon Haftası'na konuşmacı olarak katılan bir diğer dünyaca önemli isim ise MIT Öğretim Görevlisi, Enchanted Objects: Design, Human Desire ve The Internet of Things adlı kitapların yazarı David Rose'du. Hayatımızı kolaylaştıran büyülü nesneler ile tanıştıran ve her seferinde şaşırtmayı başaran Rose, "Bizi daha neler bekliyor?" sorumuza, "Bugünlerde teknolojik gelişmeler konusunda yadsınamaz ve büyüyen bir iş birliğine şahit oluyoruz. Teknolojiler büyürken insanların da birbirlerine anlık olarak yardımcı olmak için büyük bir coşku ve heves içinde olduklarını görüyoruz. İnsanların bir prototipe nasıl tepki verdiklerini görmek ve bu tepkileri daha iyi hale getirmek için iş arkadaşları birbirleriyle yarışıyor. Bu en çok da hologram teknolojilerinde kendini gösteriyor ve ben bunu SuperSight olarak adlandırıyorum" cevabını veriyor. Pandeminin her şeyi uzaktan erişilir hale getirdiğinden bahseden Rose, "Öne çıkanlar sağlık, eğitim ve kısa süreli ekonomik faaliyetler oldu. Artık pek çok işi uzaktan hallettiğimiz için arta kalan zamanlarda da paralel işler yapabiliyoruz. Bu yeni normalin ikinci bir etkisi de pek çok yeni mikro işler arasında tercih yapabilme şansı oldu. Ama bu hızlı iş değişimleri beynimizi biraz zorlayabilir" yorumunu yapıyor.

(MIT Öğretim Görevlisi, Enchanted Objects: Design, Human Desire ve The Internet Of Things Adlı Kitapların Yazarı David Rose)

"ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK GÖZLÜKLERİ SIRADAN GÖZLÜKLER GİBİ"

İnovasyon Haftası'nda da sık sık giyilebilir teknolojinin geleceğin teknolojisi olarak görüldüğünü hatırlattığımız Rose, bu konudaki düşüncelerini ise şöyle aktarıyor: "Teknoloji, yerleşik sensörler ve bağlantı özelliklerine sahip saatler, yüzükler ve diğer cihazlar sayesinde artık daha etkin hale geldi. Aslında bu giyilebilir cihazların çoğu, hizmet sağlayıcıları olma özelliklerinin yanı sıra süs eşyası olarak da insanların ilgisini bir hayli çekmeye başladı. Benim araştırmam da, bu cihazları sanal bilgilerle birleştiren yeni nesil ürünlere odaklanıyor. İnsanlar ne kadar gelişmiş bir ürün de ihtiva etse eğer üzerlerinde aptalca duruyorsa o şeyi giymek istemiyor. Bu nedenle teknoloji uzmanlarının geniş çapta benimsenen bir şey üretebilmek için moda tasarımcılarına da ihtiyaçları var. Bu yıl o yönde bir yolculuk başladı. Spor ölçümlerini, tercümeleri ve diğer insanların isimlerini gösteren gözlükler yapacak 20'den fazla donanım şirketi yolda. Hepsinden iyisi, bu yeni nesil artırılmış gerçeklik gözlükleri sıradan gözlükler gibi görünüyor."

DENİZCİLER VE EVLER İÇİN İKİ MÜTHİŞ PROJE

Şu anda iki artırılmış gerçeklik projesi üzerinde çalıştığını anlatan Rose, projeleri hakkında şu bilgileri veriyor: "Bunlardan biri, tekne kaptanlarının bozuk hava koşullarında veya yoğun güzergâhlarda güvenli şekilde seyahat etmelerine yardımcı olmak. Sisli veya karanlıkta görünmeyen güvenli geçiş yollarını, sanal tekneleri ve seyir şamandıralarını netleştirmek için bilgisayar teknolojili 360 derecelik bir kamera sistemi kullanıyoruz. Diğer proje, ev sahiplerinin geniş bahçe ve avlularını daha verimli hale getirmelerini sağlayacak bir artırılmış gerçeklik teknolojisi üzerine. Mesela ağaç gölgesinden daha çok faydalanmalarını, doğal polenleyicileri daha fazla kullanabilmeleri, daha az sulamayla verimli çimenler ve tabii daha fazla kullanım alanına sahip olmalarını sağlamak hedefim. Artırılmış gerçeklik, şu anda öngörülemeyen ama görselleştirildiğinde insanları değişmeye zorlayan bir geleceği fark etmelerine yardımcı olma konusunda gerçekten çok işe yarıyor."

ETİK VE VERİ GİZLİLİĞİNE ODAKLANILDI

Hızla gelişen teknolojinin etik ve veri gizliliği konusundaki endişeleri de artırdığını sorduğumuz Rose, kendisinin de hizmetlerin hangi bilgileri depolayıp paylaştıkları konusunda nasıl daha şeffaf ve açık hale getirilebileceği konusuna odaklandığını açıklıyor: "Mükemmel hizmetler sunmak için birçok ürünün kullanıcı verilerinin depolanmasına gerek duymadığına, yani 'tasarımsal gizliliğe' inanıyorum. En azından insanların verileri silmesi için basit yollar sunabiliriz. Hepimiz cihazlarımızın hakkımızda tuttukları bilgilerden istediğimiz zaman kurtulma ve onları silebilme hakkına sahip olmalıyız."

"GENÇLER KENDİLERİNİ PARLAK TEKNOLOJİLERE KAPTIRMASIN"

90'lı yıllardan bugüne kadar birçok teknolojik girişime imza atarak bu alanda öncülük eden David Rose, genç girişimcilere önemli uyarılarda bulunuyor: "Parlak yeni teknolojilere fazla kendilerini kaptırmasınlar. Bunun yerine, insanların yaşadığı çözümsüz sorunlara odaklansınlar. Öğrencilerime Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne kafa yormalarını öğütlerim mesela. Bu konuların herhangi birinde yapılacak fark yaratan çözümler, devrim niteliğinde olacak ve milyonlarca insanın yaşamını olumlu yönde etkileyecektir."

EN ÇOK OKUNANLAR