USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

14 Mart 2022 14:52

“KAPILARIMIZI GENÇLERE AÇMAK İSTİYORUZ”

X Media Art Museum Direktörlüğünü yürüten Esra Özkan ile dijital sanatın bugününü ve geleceğini konuştuk.

“KAPILARIMIZI GENÇLERE AÇMAK İSTİYORUZ”

Teknoloji, bilim ve sanatı bir araya getiren ve Türkiye'nin ilk dijital müzesi olan X Media Art Museum'un hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

Aslında hikaye 4 yıl öncesine uzanıyor diyebilirim. 4 yıl önce Mert Fırat, Ouchhh ile tanışıyor, fikirler olgunlaşmaya başlıyor. Geçtiğimiz yaz haziran ayında da DasDas'ta 'Paralel Universe' sergisi açıldı ve hazirandan eylüle kadar açık kalan sergiyi kısa süre içinde 65 bin kişi ziyaret etti. Yaz dönemi sergiye olan bu ilgi, bizlere yeni bir yol gösterdi. Dijitalin ve dijital sanatların bilinmesi, pandemi ile birlikte hayatlarımızın içine girmesiyle etkili oldu. Artık dijital sanatı çok rahatlıkla konuşur olduk, bundan elbette çok mutluyuz. Dijital sanat aslında Türkiye'de yeni değil. 1990'lı yıllardan beri süregelen çalışmalar, üreten sanatçılar var. Bizler de müzemizle birlikte yıllar içinde gelişen tüm bu dijital sanat birikimine müzede ev sahipliği yapmak istiyoruz. Adımızda yer alan 'X' kavramını çok önemsiyoruz. Logo ve kurumsal tasarımda emekleri olan Ouchhh studyo, X'i hayatımıza çok güzel entegre etti. X; matematikte değişen bir değer ve X'e ne değer verirseniz ona entegre olabilir. İşte biz de müze olarak tam böyleyiz. Biz de değişiyor ve gelişiyoruz.

* Türkiye'nin dijital sanatta hangi noktada olduğunu düşünüyorsunuz?

Dünyada bilinen ve Türkiye'yi temsil eden çok önemli sanatçılarımız var. Ama sanatçıların eserlerini gösterebilecek kalıcı mekânları fazla yok. Biz müze olarak kalıcı bir mekanız ama bir müze olarak beklenenlerin farklı bir versiyonunu sunuyoruz. Örneğin, müzelerin normalde sabit koleksiyonu olur ve izleyiciye kendi koleksiyonlarını gösterirler. Biz bunları da kırıp daha yeni şeyler yapma peşindeyiz. Bizim de koleksiyonumuz var ama alışılagelmiş şekilden farklı, IP üzerinden! Yani dilimiz geleneksel müzelerden biraz daha farklı ve dijital sanat ve yeni medya evreni üzerinden... Mekan olarak da 1000 metrekarelik bir alanda yüksek teknolojimizle izleyicilere farklı deneyimler sunuyoruz. İlk demekten de çekinmiyoruz. Güçlü bir teknik altyapımız, uluslararası iş birliklerimiz, yerli ve yabancı sanatçılarımız ve gelecek planlarımız var.

* Yani hem uluslararası bir cazibe merkezi hem de genç sanatçıların yer bulabileceği bir müze ile karşı karşıyayız.

Evet, çok güzel ifade ettiniz. Ülkemizdeki genç sanatçılar için en büyük sıkıntıların başında eserlerini sergileyecek yer bulamamak geliyor. Uzun yıllardır bu sektörün içinde olan ve genç sanatçıları destekleyen projeler yürüten bir küratör olarak genç sanatçıların sektöre girebilmesi, kendilerini ifade edebilecekleri alanlara kavuşması oldukça zor. Eser yapıp sektöre adım atarak uluslararası arenaya çıkmak, genç sanatçılarımız için oldukça önemli. Biz burada tüm bu sıkıntıların farkında olarak kapılarımızı gençlere açıyoruz.

"TODAYSART DİJİTAL SANAT FESTİVALİ'NE EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ"

* Gelecek yıllar ile ilgili planlamalarınız hazır mı?

Ouchhh'un sergisiyle aslında ilk planlamalarımızı gerçekleştirdik. Şu anki sergimiz 6 ay boyunca ziyaret edilebilecek. Gelecek bir yılla ilgili projeler, planlamalar da şu an için mevcut. Sergiler, felsefe-teknoloji-sanat üçgeninde konuşmalar planlanıyor. Çocuk atölyeleri ve farklı etkinliklerde içeriklerimizi zenginleştireceğiz. Haziran ayında yurt dışı iş birliğiyle bir festival gerçekleştireceğiz. TodaysArt Dijital Sanat Festivali'ne ev sahipliği yapacağız. Buradaki ana noktalarımızdan biri de dijital sanatların tüm alt başlıklarını anlatabiliyor olmak. Bio-sanat, veri sanatı, kinetik sanat, algoritmik sanatlar, robotik sanatlar, giyilebilir teknolojiler, performans sanatları gibi tüm alt başlıkları burada anlatmak istiyoruz. Bir müze olarak eğitici-öğretici bir yaklaşım içerisinde, gelecek nesillere kapı açmak için, bu alanın farklı dillerini gösterme niyetindeyiz. Bunu yaparken de multi-disipliner isimlerle çalışmaya özen gösteriyoruz. Mühendisleri, akademisyenleri, sanatçıları farklı bir ifadeyle bu alanda çalışan herkesi üretmeye ve birlikte düşünmeye davet ediyoruz. Bu anlamda dünyadaki farklı müzelerle de görüşmelerimiz sürüyor.

"METAVERSE ORTAMINDA FAALİYET GÖSTERMEK İÇİN ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR"

* Peki, metaverse ve NFT meselesine nasıl bakıyorsunuz?

Metaverse ve NFT ana konu olarak aldığımız iki önemli başlık. Sergilerde ve etkinliklerde NFT üzerinden ilerleyeceğiz. Müze özelinde metaverse ortamında da faaliyet göstermek için çalışmalarımız sürüyor. Metaverse kavramını 'Second Life'dan beri biliyoruz. Aslında bizler için yeni bir konu değil. Kamuoyu ile paylaşılması yeni olabilir fakat işin içindekiler için bilinen ve geliştirilmesi gereken bir konu. Metaverse popülerleşti diye bir şeyler yapmak yerine, bu alanın paydaşı olarak nasıl doğru projeler üretebiliriz üzerine eğiliyoruz. En doğru ve yenilikçi biçimde içine bizden bir şeyler katarak aksiyon almak istiyoruz

Bu alana girecekler için ilk önereceğim şey, işin tarihini bılmeleri gerektiği olacak. Öncellikle dijıtalleşme ile dijital sanat birbirlerinden farklı kavramlar. Başına her dijital konan kavram ile dijitalleşmeyi aynı algılamamak gerekiyor

* Müzenin yatırım tarafını da merak ediyoruz. Müzenin finansal sürdürülebilirliği ve yönetimi için neler yapıyorsunuz?

Müzenin kurucuları Muzaffer Yıldırım, Mert Fırat ve Ouchhh studyo... İlk sergi ve kurumsal sponsor Paribu. Bu çerçevede yatırım ve finansal tarafı yönettiğimizi söyleyebilirim.

Sanat tarihini ve endüstri devrimini bilmeden, dijital sanat ile ilgili yapılacak işler eksik kalacaktır

* Türkiye'nin ilk dijital müzesini hayata geçirdiniz. Bundan sonra yolunuzu takip edeceklere neler söylemek istersiniz?

Dijital sanat uçsuz bucaksız bir deniz. Herkes bu alana dâhil olmak istiyor. Bu alana girecekler için ilk önereceğim şey, işin tarihini bilmeleri gerektiği olacak. Öncellikle dijitalleşme ile dijital sanat birbirlerinden farklı kavramlar. Başına her dijital konan kavram ile dijitalleşmeyi aynı algılamamak gerekiyor. Her kelimenin hikâyesi farklı. Sanat tarihini ve endüstri devrimini bilmeden dijital sanat ile ilgili yapılacak işler eksik kalacaktır. Bu hikâyelerden sonra internet ve web'in ne olduğunu bilmek gerekiyor. Yani sadece parasal yatırım ile girilebilecek bir alan değil, dijital sanat alanı. Her projeksiyonu olan bir görüntüyü duvara yansıtıp verse olur gibi gözüküyor ama konu o değil... Ana konu, bu işin tüm dinamiklerini bilmekten geçiyor. Sanat, sanatçı, felsefe ve teknoloji hepsi bir arada olmalı. Her müze kendi kültür politikasını yaratır. O sebeple bir yandan da kültür politikası da oluşturmanız gerekiyor. Ne vaat ediyorsunuz, diğer müzelerden size ayıran özellikle neler, insanlara nasıl eşit yaklaşıyorsunuz ve neler katıyorsunuz? Bu süreçler oldukça önemli.

NFT meselesi başlı başına masaya yatırılması gereken bir sistem. Fakat biz dünyadaki rakamları konuştuğumuz için meselenin konuşulması gereken kısımlarını es geçiyoruz. 'Ekolojiye olan faydamız veya zararımız', 'Ethereum altyapısı dışında kullanılanları tercih etmeli miyiz?' gibi sorular da konuşulmalı

* Bu bağlamda NFT'lerin bu kadar popüler hale gelmesini neye bağlıyorsunuz?

Hangi platformda, ne kadar satış yapıldığını kimse incelemiyor. Türkiye'de kimler alıyor? Çok konuşuyoruz ama bunları bilmeden yorumlar yapıyoruz. Hep rakamlara takılı kalıp gerçeği es geçiyoruz. NFT'nin elbet bir tarihi var. Christie's Müzayede Evi 2016 yılında altyapı hazırlıklarına başlamıştı. Sonra bir anda Beeple ile çıktılar ve tüm dünya şaşırdı. Var olan, görünür hale geldi. Şunu netlikle ifade edebilirim ki birçok sanatçının eseri ne yazık ki satılmıyor. Satılanlar çok az. Türkiye için bunları söylüyorum, dünyada durum farklı. Türkiye'deki sanatçılar platformlarda yer alsınlar diye kazandıklarından çok ödeme yapıyorlar. 5 ay bekliyor, işleri satılmıyor. Şu an bir yaprak dökümü yaşıyoruz aslında. Herkes hızlı girdi ve eser satamayınca platformları terk etmeye başladı. Artık Türk NFT platformları açılıyor. Çünkü Türk sanatçı dünyadaki diğer platformlardaki sanatçılar ile rekabet edemiyor. Burada da karşımıza şu çıkıyor: Türkiye'deki koleksiyonerlere NFT kültürünü öğretmemiz gerek. NFT, esasına baktığınızda akıllı sözleşmeye dayanan ve eser sahibini koruyan bir sistem. Asıl sıkıntı kimin NFT alıcısı olduğunu ortaya koyabilmek. Alanlar gençler mi yoksa genç koleksiyonerlerin babaları mı? Bilinen koleksiyonerlerin oğulları mı satın alıyor yoksa babalarına mı aldırıyor? NFT meselesi başlı başına masaya yatırılması gereken bir sistem. Fakat biz dünyadaki rakamları konuştuğumuz için meselenin konuşulması gereken kısımlarını es geçiyoruz. 'Ekolojiye olan faydamız veya zararımız', 'Etherium altyapısı dışında kullanılanları tercih etmeli miyiz?' gibi sorular da konuşulmalı.

BİR MÜZE NASIL YÖNETİLİR?

Öncelikle müzemizi bir aile olarak birlikte ve eşit şartlarda yönetiyoruz. Hepimiz elimizi taşın altına koyup sorumluluk alıyoruz. Teknik ekibimiz, sanatçılarımız, genel müdürümüz kısaca her birimiz elinden gelenin fazlasını yaparak, bu müzeyi yönetiyoruz. Arka planımda fuar, müze, sanat galerisi, sergi gibi tecrübelerim var. 10 yıldır sektördeyim, galeri asistanlığı ile başladım, iki büyük müzede çalıştım. Önemli bir deneyim kazandım. Uzun yıllar çağdaş sanat alanında faaliyet gösteren galerilerde çalıştım. Yurt dışında fuarlara katıldım ve 2017'de dijital sanatlar alanında çalışmaya başladım. 10 yılda sektörün bütün alanlarında olduğum için artıları ve eksileri görebiliyorum. Müze olarak hem tecrübeli hem de dinamik bir ekibiz. Bizi güçlü tutan ise birlikteliğimiz ve hızlı hareketli edebilme yapımız... Müze yönetmek tüm bunlara rağmen kolay mı dersiniz? Elbette değil. Sadece operasyonel ya da teknik bir iş yapılmıyor. Sponsorlukları, birlikte yürütülen projeleri, ziyaretçi ilişkilerini, kültür politikalarının oluşturulmasını, iş birliği gibi konuları ekip olarak planlayıp, birlikte uygulamaya koyuyoruz. Burası evimiz gibi... Hep buradayız ve aile olarak birlikte üretiyoruz.

* Klasik sanatlarda bir 'patronaj' sistemi vardı tarihi seyre baktığımızda. Çağdaş sanatlar bunları kırmaya çalıştı. Dijital sanatlarda ve özellikle NFT piyasasında bizler gördük ki alıcılar genellikle zengin kimseler. 'Patronaj' sistemi bir kez daha sanatın kapısını çalıyor diyebilir miyiz?

NFT ilk çıktığında merkeziyetsiz sistem, galeriler ortadan kalkacak, herkes daha özgürce sanatını üretecek denildi. Küratöre, müzecilere, galericlere ihtiyaç yok... Marcel Duchamp pisuvarı ortaya koyduğunda ilk tartışma başladı. Sanatçıların eserlerinin sanat olup olmadığını tartışmaya artık gerek var mı? Dijital sanatlar, sınırlarını eriten sanat alanları. Multidisipliner isimlerle çalıştığınız için ister istemez kendi kırılımlarınızı yaratıyorsunuz. 'Çağdaş sanat aldatmacadır' diyenler olduğu gibi bugün de dijital sanat için aynı tartışmalar söz konusu olabilir. Ama bunun için de çok erken. Dijital sanatı deneyimleyerek öğreniyoruz. Toplumsal kaygı meselesinde hep Batı'ya baktığımız için dijital sanatlarda yokmuş gibi gözüküyor ama Hindistan, İran, Türkiye'de anlatacakları olan ve teknolojiyi bu anlatacaklarına, aracı olarak kullanan gençler var. Onlar toplumsal kaygıyı en derinden hissederek dijital sanatlarını icra ediyorlar. Onun için AR veya VR bir araç, işin merkezinde anlatacağı hikâye yer alıyor. Batı toplumsal dertlerini bitirmiş olabilir ama bu coğrafyaların hâlâ derdi var ve teknoloji de bu derdin anlatılma aracı oluyor.

MÜZENİN İLK SERGİSİ: 'LEONARDO DA VINCI: YAPAY ZEKÂ IŞIĞIN BİLGELİĞİ'

Müzemizin ilk sergisi, Ouchhh tarafından hazırlanan 'Leonardo Da Vinci: Yapay Zekâ Işığın Bilgeliği' başlığını taşıyor. CERN'den NASA'ya İnsanlık ve Metaverse sergimiz; 30 Ocak'tan itibaren ziyaretçilere açık. Sergi, sanat tarihinin verileri kullanılarak oluşturuldu. Leonardo Da Vinci'nin çizimleriyle başlayan ve üç boyutlu modellemesi ile devam eden sergide veritabanı olarak sanatçının icatları, makine çizimleri ve eskizleri kullanılıyor. Sanat tarihi verileri ve Leonardo Da Vinci'nin bilgilerinin yapay zekaya öğretilmesiyle elde edilen çıktılar, 15 milyar fırça darbesiyle partikül olarak soyut estetik bir dilde tüm mekânda karşılık buluyor. Aynı zamanda Michelangelo, Raphael ve Boticelli tarafından yapılan sanat tarihinin ünlü başyapıtlarının verileri ve çıktıları da serginin girişinde yer alıyor. Nasa, Cern'deki çıktılarla zenginleştirilen serginin ilk bölümünün müziği Ludovico Einaudi ve Mercan Dede'ye ait. Deneyim 25 dakika sürüyor. Şimdiye kadar tahminlerimizin üstünde bir ilgiyle karşılaştık. Bugün yaşıdığımız uyanış aslında Rönesans'ın bilgeliğinin yansıması... Bu sebeple yeni bir uyanışın içindeyken Leonardo Da Vinci ve çizimlerine büyüteç tutmasaydık olmazdı.

EN ÇOK OKUNANLAR