USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Tamer Kıran

YAZARLAR

1.11.2021 12:33:00

Denizcilik sektöründe yeşil dönüşüm, her alanda desteklenmeli

Ticaretinin yarısına yakınını Avrupa Birliği (AB) ile gerçekleştiren ülkemizin, Avrupa Yeşil Mutabakatı göz önünde bulundurarak uluslararası rekabetçiliğini koruyabilmesi ve yeşil ekonomi dönüşümünü sağlayabilmesi hayati önem taşıyor.

Dünyamız hızlı bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bir yandan Covid-19 salgını ile mücadele devam ederken, diğer yandan küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliği etkilerini günümüz yaşamında her gün daha fazla hissetmeye başladık. Marmara'da müsilaj, son yıllarda sık sık gördüğümüz Akdeniz, Ege ve Marmara'da oluşan hortumlar, yüksek hava sıcaklıkları, sıcaklık değişimine bağlı deniz canlılarındaki değişim, küresel ısınmanın deniz ve denizcilik alanına doğrudan etkileri olarak karşımıza çıkıyor. Sera gazındaki artış ve küresel ısınma sonucu yaşanan iklim değişikliği tüm dünyada önemli bir endişe kaynağı... Bu sorunlarla boğuşan günümüz dünyası, lojistikte inovasyon ve yeni trendlere odaklanarak sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik kavramlarını önemli bir çözüm stratejisi olarak görüyor. Nitekim; lojistik faaliyetlerin ekolojik etkisini en aza indirmek için yapılan tüm uygulamaları içeren yeşil lojistik kavramı, tedarik zincirinin bileşenlerinin çevreye olan olumsuz etkilerini gidermeye yönelik izledikleri süreçleri kapsıyor.

SERA GAZI AÇISINDAN EN EFEKTİF TAŞIMACILIK MODU

2020 yılında 13.34 milyar tonluk dünya taşımacılığının, 11.54 milyar tonu yani yüzde 86'sı denizyolu ile gerçekleşti. Bu yüklerin elleçlemesi, denizcilik sektörünün en önemli alt kırılımı olan limanlarda yapılıyor. Ülkemizde 184 adet liman bulunuyor. Limanlarımızda elleçlenen yük miktarı ise 2020 yılında yaklaşık 497 milyon ton olarak gerçekleşti. 2021 yılının ilk yarısında elleçlenen yük miktarı 389 milyon 785 bin ton olarak gerçekleşirken, bir önceki yıl aynı döneme göre %6 arttı. Ülkemizde faaliyet gösteren liman tesislerinin işletme standartlarının yükseltilmesi ve çevre duyarlılığının en üst düzeye çıkartılması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü arasında iş birliği protokolü imzalanarak, gönüllülük esasına dayanan 'Yeşil Liman' projesine başlandı. Ülkemizde, limanlarımızın birçoğu teknik açıdan gayet iyi durumda olmasına rağmen teknolojinin gelişimine paralel olarak yük elleçlemesi de her gün daha farklı teknolojilerle yapılmaya devam ettiği için özel sektörümüz, bu alanda fevkalade yatırımlar yapmış, ihtiyaç durumuna göre yapmaya devam ediyor. Denizyolu taşımacılığı, sera gazları açısından en efektif taşımacılık modu...

KARBON NÖTR BİR ENDÜSTRİ HEDEFLENİYOR

Buna rağmen denizcilik sektörü mevcut sera gazları salınımlarını kısıtlamak için Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) nezdinde çalışmalara başlandı. 2018 yılında stratejik hedef olarak 2030 yılı ile birim yük ve taşıma mesafesi için 2008 yılına kıyasla %40 azaltmak hedeflendi. 2050 yılı için toplam sektör sera gazı salınımlarının, 2008 yılına kıyasla %50 azaltılması belirlendi.. Aradan sadece 3 yıl geçmesine rağmen IMO hedeflerini revize ederek, 2050 yılı için karbon nötr bir endüstri hedefini destekliyor. Avrupa Birliği'nin (AB) benimsediği Yeşil Mutabakat stratejisi ise ağır kurallar ve yaptırımlar içeriyor. AB, 2030 yılı ile sıfır-karbon emisyonlu gemilerin geliştirilip pazara sürülmesini, mevcut gemilerin enerji verimliliğinin geliştirilmesini, emisyonlar için karbon fiyatlandırmasının yürürlüğe konulmasını, çevreci yakıtların altyapı sisteminin geliştirilmesi ve desteklenmesini, Akdeniz ve Karadeniz de Emisyon Kontrol Alanı kurulmasını, fosil yakıt kullanımı ile oluşan sera gazları salınımının kirleten öder prensibi ile ETS (Emisyon Ticaret Sistemi) ile fiyatlandırılmasını hedefliyor. Eğer AB'de ETS sitemi devreye girer ise ülkemizde de ETS sisteminin kurulması gereksinimi doğacak.

NE GİBİ ADIMLAR ATILMALI?

1-Sıfır emisyonlu gemi teknolojisine erişilebilmesi birçok alternatif teknolojinin geliştirilmesi gerekiyor. Fosil yakıtların sadece yeni bir yakıt ile değişimi mümkün görülmüyor.

2-Tüm bu gelişmelerin sonucunda mevcut gemiler, kısa bir sürede kullanılamaz hale gelecek. Halihazırda mevcut olmayan, yeni icat edilecek motorlarla donatılmış yeni gemilerin alınması zorunlu hale gelecek.

3-Şu an içinde bulunduğumuz en büyük çıkmaz ise her ne kadar araştırma ve geliştirme çalışmaları hızla devam etse de emisyon hedeflerine ulaşacak yakıtla çalışacak gemi motorlarının henüz mevcut olmaması.

İŞ DÜNYASINA DA DEVLETE DE ÖNEMLİ SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR

Küresel ısınmaya karşı denizcilik endüstrisi teknoloji geliştirme, tedbir alma konusunda üzerine düşen görevleri yerine getiriyor. Gelişmeler, iş dünyasına büyük sorumluluklar yüklerken, bu konuda devlet desteklerini de elzem kılıyor. AB'nin bu konuda kendi gemileri ve denizcilik firmalarına önemli miktarda Ar-Ge ve uygulama desteği sağladığı görülüyor. Ticaretinin yarısına yakınını Avrupa Birliği (AB) ile gerçekleştiren ülkemizin, Avrupa Yeşil Mutabakatı göz önünde bulundurarak uluslararası rekabetçiliğini koruyabilmesi ve yeşil ekonomi dönüşümünü sağlayabilmesi hayati önem taşıyor. Türk sahipli deniz ticaret filomuzu, gemi inşa sanayimizi, limanlarımızı kısaca denizciliğimizi bir bütün olarak düşünüp, getirilmek istenen değişiklikler nedeniyle büyük ekonomik maliyetlerle karşılaşmamak için, tüm sektörlerimizde olduğu gibi denizcilik sektöründe de yeşil dönüşümün her alanda desteklenmesi önem arz ediyor.