USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Prof. Dr. Ali Hepşen

YAZARLAR

1.04.2022 08:00:00

KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMEK MÜMKÜN MÜ?

Rusya-Ukrayna arasındaki savaş ortamı ve yarattığı jeopolitik risk, her geçen gün artmaya devam ediyor ve dünya tarihsel bir dönüşümden geçiyor. Pandemi sürecinin devamında ortaya çıkan bu jeopolitik gelişme, üzerinde çözüm üretilmesi gereken 'emtia krizi, enerji krizi, gıda tedarik krizi, tedarik zincirlerinde bozulma' gibi sorun alanlarını da beraberinde getiriyor. Gıda ve enerji gibi emtia fiyatlarının yükselme eğilimini devam ettirmesi, enflasyonu daha da yükselterek satın alma gücünü ve talebini aşağıya çekecek. Unutulmaması gereken bir diğer konu ise özellikle Ukrayna'ya komşu ekonomilerin; bozulan ticaret, tedarik zincirleri ve mülteci akımlarında tarihi bir artışla da karşı karşıya kalmış olmaları... Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden kaynaklanan acı ve insani krizin ötesinde tüm küresel ekonomi, daha yavaş büyümenin ve hızlanan enflasyonun etkilerini hissetmeye devam edecek. COFACE'in savaşın ekonomik etkilerine yönelik yayımladığı son raporunda, 'yüksek enflasyona durgunlaşan ekonomik aktivitenin eşlik etmeye başlaması ve bunun stagflasyon (ekonomide durgunlukla, enflasyonun bir arada yaşanması) olasılığını ortaya çıkartması' şeklindeki görüşünün gelecek açısından kaygı verici olduğunu belirtmek de gerekiyor.

FİNANSAL DİRENÇ, ULUSAL GÜVENLİĞİN BEL KEMİĞİDİR

Savaşın tüm dünya ülkelerinde yaratmaya başladığı ekonomik olumsuzluklar net olarak görünür olmakla birlikte, ülkemize olan etkisinin daha büyük boyutlarda olacağını söylemek doğru olacaktır. İki ülke ile olan dış ticaret, turizm, gıda tedariği, petrol ve doğalgaz akışı gibi önemli konular dikkate alındığında ekonomik anlamda önümüzde yönetilmesi gereken zor bir dönem görünüyor. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2021'de Rusya ile ihracat hacmi 5.8 milyar dolar (toplam içindeki payı: %2,6) düzeyindeyken, Ukrayna ile ihracat hacmi 2.9 milyar dolar (toplam içindeki payı: %1,3) düzeyinde gerçekleşme söz konusu; ithalatta ise Rusya ile hacim 28.9 milyar dolar (toplam içindeki payı: %10,7) düzeyindeyken, Ukrayna ile ithalatta hacim 4.5 milyar dolar (toplam içindeki payı: %1,7) düzeyindedir. Toplam ihracatımızda iki ülkenin payı %3,9 düzeyindeyken; ithalattaki payı ise %12,4'e yaklaşmış durumda. Her iki ülkeden yapılan ithalat kapsamındaki ürünlere bakıldığında enerji, demir-çelik ve tarım ürünlerinin başı çektiğini söyleyebiliriz. EPDK verilerine göre, 2021'de Türkiye'nin toplam doğal gaz tüketiminin yüzde 45'i Rusya'dan karşılandı. Türkiye yıllık yaklaşık 60 milyar metreküp olan doğal gaz tüketiminin yüzde 99,6'sını ithal ediyor. Dünyadaki en büyük doğal gaz üreticisi konumunda olan Rusya, Avrupa ve Türkiye'ye gaz arzının büyük bir bölümünü sağlar nitelikte; diğer taraftan, Rusya ve Ukrayna'nın buğday ithalatındaki payı yüzde 80 düzeyinde. Enerjide, emtiada ve gıdada dışa bağımlılık konusu, üzerinde düşünülmesi gereken sorun alanları olarak değerlendirilmeli... Gerçekçi çözümler üretilemediği sürece cari açığın daha da artması kaçınılmazdır. Aslında, finansal direnç ulusal güvenliğin bel kemiğidir.

Küresel ekonomi, daha yavaş büyümenin ve hızlanan enflasyonun etkilerini hissetmeye devam edecek.

5 MADDEDE TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEKİ FIRSATLAR

1-DİPLOMASİ TRAFİĞİNİN MERKEZİ

İyi yönetildikleri takdirde her krizin bir fırsat getirdiğini unutmamak gerekir. Türkiye son dönemlerde önemli bir diplomasi trafiğine aracı olmakta, aktif tarafsızlık kapsamında arabuluculuk sürecini doğru yönetmekte, bu durumun da ilerleyen günlerde özellikle Avrupa Birliği ile yakın ilişkileri ve ekonomik anlamda farklı gelişmeleri beraberinde getirebileceği öngörülmektedir. Türkiye'nin özellikle gaz tedariğinde Avrupa açısından, stratejik öneminin arttığı da söylenebilir. Dolayısıyla yaşanılan bu durum, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını yeniden gözden geçirmesi açısından bir fırsat yaratıyor. Orta ve uzun vade için doğru planlama ile enerji tedariki noktasında ülke çeşitliliğinin artırılmasında ve enerjide çeşitliliğin yaratılmasında bir fırsat oluştuğu söylenebilir

2-TARIMDA LEHTE PLANLAMA

İki ülke ile gerçekleştirilen tarım ve gıda ürünleri ticareti (buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, kepek, nohut) önümüzdeki dönemde belirsizlikler taşıyor. Ancak buradaki durumu da doğru planlama ile lehte duruma çevirmek olası görünüyor. Türkiye doğru planlama ile iki ülkeden ithal edilen ürünlerin tamamında kendine yeterli üretimi yapacak potansiyele sahip ve bunu iyi değerlendirmek gerekiyor.

3-TURİZMDE ALTERNATİF PAZARLARA YÖNELME

Türkiye'nin 2022'de 42 milyon turist ve 35 milyar dolar gelir hedefi söz konusuydu. Planlar şubat ayı sonundaki Rusya-Ukrayna arasındaki savaş ile değişmek durumunda kaldı. Aslında, Türk turizmi açısından iki ülkenin en büyük pazarlar olduklarını rakamlar da ortaya koyuyor; Rusya'dan geçtiğimiz yıl 4.6 milyon turist gelirken, Ukrayna'dan gelen turist sayısı ise 2 milyon kişi düzeyinde olmuş. Yaşanan savaş ortamı ve orta-uzun vadede bu sürecin devam etme olasılığı dikkate alındığında 35 milyar dolarlık hedef ciddi oranda risk altında kaldığı ve hedefin 8-10 milyar dolar aşağısında bir gerçekleşmenin söz konusu olabileceği söylenebilir. Bu durum özellikle cari işlemler açığının finansmanında sorun oluşturabilir. Sorunun gerçekleşme olasılığı yüksekken, alternatif pazarlar yaratılması ya da mevcut pazarlardan Almanya başta olmak üzere, Avrupa pazarına kontenjanın artırılması kaybın telafisine imkân yaratabilir.

4-TÜRKİYE, YENİ YATIRIMLAR İÇİN ADRES

Mart ayı başında ABD Ticaret Odası Kıdemli Başkan Yardımcısı Myron Brilliant'ın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun davetiyle Türkiye'deki ziyaretleri kapsamında ifade ettiği "ABD'li bazı şirketler Rusya'dan ayrıldı; bazıları operasyonlarını, faaliyetlerini askıya aldı. Bu sayı beklediğimizden çok daha hızlı artıyor. Türkiye, bazı yatırımları ticareti kendine çekebilir" söylemi kıymetli olmakla birlikte yabancı bir yatırımcı yatırım yaptığı bir ülkede belirsizliğin az olmasını (istikrarın var olmasını), sürdürülebilir bir büyümenin söz konusu olmasını, güvenin var olmasını ve hukukun üstünlüğünün geçerli olmasını beklediğini de belirtmek gerekecektir.

5-GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNDE YABANCILARIN ALIMLARI ARTABİLİR

Ayrıca, önümüzdeki döneme yönelik bir başka önemli gelişmenin ise yabancıların ülkemizden gayrimenkul alımlarında karşımıza çıktığını vurgulamalıyız. Özellikle, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Rusların bu yıl Türkiye'den daha fazla ev alması beklenebilir. Buradaki ana motivasyon unsuru vatandaşlık edinimi olsa da Rus bankalarına yönelik yaptırımların para transferinin gerçekleştirilmesi konusunda belirleyici olacağı söylenebilir.