USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Ömer Şengüler

YAZARLAR

2.10.2023 12:06:00

TÜRKİYE'NİN KÖKLÜ ŞİRKETLERİ DE DÜNYA MARKASI YARATABİLİR

Interbrand Top 100 Global Brands' (Dünyanın En Büyük 100 Markası) listesi, küresel markaların itibar ve marka değerleriyle boy gösterdiği en önemli oluşumlardan biri... Dolar milyarderleriyle, ciro devleri listelerinde çok şükür Türkiye'nin köklü aileleri ve şirketleri bulunsa da maalesef Interbrand dünya markaları listesinde hiçbir Türk markası bugüne kadar var olamadı.

MARKA, ALGIDIR VE İTİBARDIR

Marka, algıdır ve itibardır. Bir markanın değeri somut ciro, ihracat veya maddi duran varlık rakamlarıyla ölçülmez. Aksine marka, insanların kendi zihinlerinde yarattıkları soyut bir değerdir. Markanızın, Interbrand listesinde yer almasını sağlayacak olan, markanızın dünyadaki bilinirliğinin hangi seviyede olduğu, yarattığı mutlu müşteriler ve çalışanlar, seven ve sevilen marka hatta insan marka olmasıyla ilgilidir. Peki insan marka nasıl olur? İnsan markalar aynı iyi insan gibidir; hata yaparsa özür diler, jest yaparsanız teşekkür eder, soru sorarsanız size cevap verir, bir hayalet gibi kaçak oynamaz ve en önemlisi kibardır. Bu arada şunu da belirtmekte yarar görüyorum: Dünya markası olabilmek için her yıl reklama çuvalla para harcamanız gerekmez zira son birkaç yıldır Interbrand listesinin birinci sırasında olan Apple'ın yıllık reklam bütçesi diğer markalarla kıyaslandığında devede kulak mertebesinde.

MARKANIN PATRONU HEDEF KİTLESİDİR

İnternetin, algoritmanın, yapay zekanın herkesin yaşamına dokunmasından ve iletişimin çok yönlü olmasından sonra markalaşma da yeni bir evreye girmiştir. Unutmayalım ki; "Ben ürettim, alan alsın," devri bitmiştir; artık markanın patronu hedef kitlesidir, siz şirketinizin hisselerinin sahibisiniz o kadar. Marka yaratmak; strateji, disiplin ve süreç gerektirir. Bunlar olmadan başarılı olacağına inanmak, binlerce daktilo başında tuşlara rastgele vuran maymunların bir gün anlamlı bir hikaye yazacağını ummaya benzer. Sonuç olarak bir düşünceden diğerine sürüklenirsiniz.

UCUZ ÜRÜN SARMALINDAN ANCAK DÜNYA MARKALARI YARATARAK ÇIKABİLİRİZ

Türkiye'nin köklü şirketlerinin 'Interbrand Dünyanın En Büyük 100 Markası Listesi'ne girmek gibi net bir amaçları olmalıdır. Net bir amaç olmayınca şirketler uzun vadeli kimliklerinden ödün vermek pahasına kısa vadeli kazanca yönelirler. Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi de ülkenin ihracat kilogram değeridir. 2019 yılı dünya ihracat-kilogram değerlerine baktığımızda 4.54$/kg'la Japonya en üst sıraya oturarak dünyaya 'en pahalı' ürün satan ülke olmuştur. Japonya'yı 4.03$'la İtalya takip ediyor. Türkiye ise 1.27$/kg ile Polonya (2.45$/kg) ve Çin Halk Cumhuriyeti'nden (1.65$/kg) dahi daha düşük fiyata dünyaya ürün satıyor. Rakamlar gösteriyor ki; biz, en ucuza ürün satan ülkeyiz. Şüphesiz ki bu sarmaldan ancak dünya markaları yaratarak çıkabiliriz.

DÜNYA MARKASI OLAN ŞİRKETLER AYAKTA KALACAK

Markayı yaratan pazarlamadır. Pazarlama reklam ya da satış değildir. Pazarlama sosyolojiyle başlar, matematikle devam eder. Hesaptır kitaptır, araştırmadır, hedef kitle analizidir, stratejidir ve yapılacaklar listesiyle yapılmayacaklar listesinin belirlenmesidir. Gelecekte ayakta kalabilmek için tek başına köklü bir şirket olmak yeterli olmayacak ancak dünya markası olan şirketler ayakta kalacak. Dünya markası olamayanlar ise o dünya şirketlerine yalnızca tedarik ve hizmet sunacak.