Makine sektörü, küresel belirsizliklerin ve ekonomik risklerin arttığı bir dönemde bile ihracat performansını korumayı başarıyor. Avrupa, İngiltere ve ABD gibi yüksek standartlara sahip pazarlarda rekabet gücünü sürdürmeye odaklanıyor. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik stratejileriyle geleceğe hazırlanan sektör, kayıt dışılıkla mücadeleyi ise hem yatırım ortamını iyileştirmek hem de rekabetçiliği artırmak için kritik bir adım olarak görüyor.
İHRACATIN %60'I ÜÇ BÜYÜK PAZARA: AB, İNGİLTERE VE ABD
Yıla başlarken makine ve teçhizat sanayinde miktar olarak yüzde 4 ile 5 arasında bir büyüme olacağını, bunun büyük kısmının yılın ikinci yarısında gerçekleşeceğini tahmin ediyorduk. Sektörün üretiminde bir daralma beklentimiz olmasa da kötü senaryo olarak, jeopolitik risklere bağlı gelişmelerin sonuçlarıyla ortaya çıkacak bir daralmanın değer olarak yüzde 5-10 arasında bir gelir kaybına yol açabileceğini düşünüyorduk. 2024 beklentilerimizin çok uzağında geçmiyor, makine sektörü yılı 2023'te ulaştığımız 28 milyar dolarlık ihracat rekoruna yakın bir seviye ulaşacağa benziyor. Yurt dışında seçim atmosferinin siyasi riskler oluşturduğu, küresel tehdit halini alan bölgesel çatışmalar, belirsizlikleri artırdığı bu yıl; finansal risk iştahının azalması kadar konuşulmasa da sınai tarafta ciddi bir düşüş eğilimi içindeyiz. Belirsizliklerin had safhaya geldiği bu ortamda merkez bankalarının beklenen faiz indirimleri geciktikçe, durgunluk hissi giderek artan bir resesyon kaygısına dönüşüyor. Sanayi PMI verilerinde belirgin hale gelen baskı, küresel ihracat verilerine de yansıyor. Dünya genelinde faizlerin tepe noktasına ulaştığı son 12 aylık dönemde ihracatımızdaki düşüşün yüzde 0,2 seviyesinde kalması olumlu bir durum. Bu veri uluslararası rekabet gücümüzü gösteriyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARIMIZIN ANA MARKASI MUNDUSPLUS
Türkiye'nin ana pazarı Avrupa'da makine ve teçhizat yatırım eğilimi halen düşük seviyelerde ve işsizlik oranlarında artışlar var. Karbonsuzlaşmayı temel alan bir Temiz Sanayi Mutabakatı ve dijital teknolojilerin verimliliği artırıcı biçimde ekonomiye entegrasyonu gibi temel başlıklar bölgede hâlâ revaçta. Geçmişe nazaran iktisadi ve siyasi anlamda güç kaybettiği doğru olmakla birlikte; sürdürülebilirlik ve dijitalleşme alanlarında hazırlıklarına son sürat devam eden AB'nin, küresel şekillenmede oyun kurucu aktörlerden biri olarak ihracatımız üzerindeki belirleyiciliği devam edecek. AB Parlamentosu'nun endüstriyel endişeleri gidermek üzere ele aldığı önlemleri yakından izliyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın ana markası Mundusplus ile hem firmaların Avrupa'daki mevzuatlara uyum ve entegrasyon süreçlerine katkı vermeyi hem de bu alanda sağlanan ilerlemeyi gelişmiş ülkelerdeki paydaşlarımıza göstermeyi amaçlıyoruz.
TEKNOLOJİK KAPASİTE PROBLEMİMİZİN OLMADIĞI ÇOK AÇIK
Küresel maliyetlerin arttığı ve kâr marjlarının düştüğü yeni dünyada, Türkiye'de ihracatçının sesine evvel emirde kulak verilmesi, kurla ilgili şikayeti olan her sektörün katma değer sorunu olduğunun sanılmaması gerekir. Sanayi üretimindeki düşüşün yıllık yüzde 4,7'ye yaklaştığı bir ortamda, endeksteki gerilemenin yüzde 6,9'a ulaştığı imalat sanayisinde temel öncelik ölçekleri ve insan kaynağını koruyabilmek olmalı. Kapasite kullanım oranlarının yüzde 75'in altına gerilemesi ve işsizlik verisinin son 11 ayın zirvesine ulaşması bu konuda önemli sinyaller. Toplam ihracatının yüzde 60'tan fazlasını AB, İngiltere ve ABD gibi yüksek standartların olduğu ülkelere gerçekleştiren bir sektör olarak, teknolojik kapasite problemimizin olmadığı çok açık.
YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRECEK UNSURLARDAN BİRİ DE KAYIT DIŞI İLE MÜCADELE
Dünyada makbul kabul edilen yabancı yatırımcı çekme çerçevesinin değiştiğini belirtmekte fayda var. Zira yapay zeka ve otomasyon ile dijitalleşme olgusu, yabancı yatırımların başka ülkelere kaydırılması ihtiyacını nispeten sınırlıyor. Ayrıca merkez ülkelerin yeşil stratejiler bahsinde kendi ülke sanayilerine uyguladıkları yüksek destek, cazip teşvikler ve regülasyonlar üzerinden koruma zırhları da yatırımcının başka ülkelere kaymasına engel oluyor. Bu süreçte Türkiye'de imalat sanayiinin güncel sorunlarının tespiti ve çözüm önerileri konusunda makine sektörünün tecrübesine başvurulması yerinde olur. Bize göre yatırım ortamını iyileştirecek unsurlardan biri kayıt dışı ile mücadeledir. Makine sektörü genelinde kayıt dışılık oranı yüzde 23,7 seviyelerinde. Kayıt dışı personel çalıştıran veya maaşları düşük göstermek üzere kayıt dışı para üreten firmalar, istihdam piyasasında zaten var olan sorunları daha da artırıyorlar. Rekabetçiliğimizi ve ölçeklerimizi olumsuz etkileyen bu firmalarla mücadeleye yönelik atılacak adımları bekliyoruz.
MAKİNE İHRACATINDA YÜKSELİŞ: ABD'DE %11 ARTIŞ
2024 yılının ilk 7 ayı sonunda ise Türkiye'nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı 15.8 milyar dolar oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,2 olarak görülen düşüş, 27.8 milyar dolara ulaşan son 12 ayın ihracatında yüzde 0,9 olarak hesaplandı. Temmuz'da geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 10,4 artış yakalayan sektör, gerçekleştirdiği bu atakla haziran ayındaki gerilemeden doğan farkı kapattı. Küresel resesyon kaygılarının devam ettiği bu dönemde önceki yıl verilerine yaklaşan makineciler, kilogram başına ortalama ihracatını 7.4 dolar ile Türkiye genel ortalamasının 5 katına çıkardı. Sektör; Almanya ve Rusya'nın ardından en fazla ihracat yapılan ABD'de yüzde 11,1 düzeyinde bir yükseliş yakaladı.