USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Fahrettin  Oylum

YAZARLAR

1.06.2019 17:23:00

Mühendislikte kaydedilen başarı, zihinlerdeki bariyerleri aşamıyor

1999'da bilgisayar mühendisi olarak mezun olduğumda, ürün fikirlerimiz ve hayallerimiz ilk sermayemiz olmuştu. Uzun emekler sonunda ürünler ortaya çıkmaya başlamıştı. Şimdi işin en kolay kısmına gelmiştik, yani satmak. Çünkü yurt dışı merkezli firmalardan alınan muadilleri ile rekabet edebilecek düzeydeydi ürünümüz. Üstelik bu ülkenin yetiştirdiği mühendisler tarafından geliştirilmiş, ‘yerli ve milli’ ürünlerden bahsediyorduk. Kolay diye nitelendirdiğimiz ticarileşme sürecini aşamamak, girişimciliğin en zor kısmı olmaya devam ediyor. Peki, bu sorunun temel sebepleri neler? Herkesin hemfikir olduğu en önemli iki başlığı; kamu ile doğrudan rekabet ve yerli markaya olan güven eksikliği olarak sıralayabiliriz. 

56 teknokent, 4 bin 916 firma

Türkiye’de teknoloji geliştirme faaliyetlerine ev sahipliği yapan 56 teknokentte, 4 bin 916 firma faaliyetlerini yürütüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın verilerine göre, teknopark firmalarında çalışan personel sayısı da 47 bin 525’e ulaşmış durumda. Haber kaynaklarından elde edilen bilgiler neticesinde bugün kamuda 100 bin üzerinde bilişimcinin istihdam edildiğini görüyoruz. Bu rakamlar, sektörün her alanda kamu ile rekabet içinde olduğunu ve aynı zamanda bu rekabet sürecinde ne kadar zayıf düştüğünü de gösteriyor. En önemli hammaddesi insan zekası olan bilişim sektöründe, kaynakların büyük kısmının, mevcutta özel sektör tarafından geliştirilmiş ürünlerin, yeniden kurumlara özel olarak üretilmesinde harcandığını görüyoruz. ‘Kamu Yatırımlarının Özel Sektör Yatırımlarını Dışlama Etkisi’ olarak tanımlayabileceğimiz bu durum, maalesef Türkiye’de en fazla yazılım sektöründe kendisini gösteriyor. Bu konuyu birçok platformda dile getirmeye çalışırken, yaşanılan tıkanıklığın çözümü konusunda farklı öneriler de getirmeye çalışıyoruz. Bunlardan ilkini, mevcut destek yapısında bilginin ticarileşmesi sürecini Ar-Ge destekleri ile birlikte ele almak olarak tanımlayabiliriz. Teknoparklar dışında faaliyet gösteren, yerinde Ar-Ge merkezlerinde ve bu bölgeler dışında ürün geliştiren bilişim şirketlerinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekleri ile üretilen tüm ürünlerin ortak bir envanteri çıkarılarak kategorize edilmeli. Kamu destekleri ile özel sektör marifeti ile hayata geçirilmiş ürünlerin yeniden kamu kaynakları ile üretilmesinin önüne geçilmeli. Kamuda ihtiyaç duyulan bir ürün, satın alınmadan veya yeniden kamu kaynakları ile geliştirilmeye başlanılmadan önce bu envanter üzerinden kontrol edilerek ihtiyaçların karşılanması hem milli imkanlarla geliştirilmiş bilişim ürünlerinin ticarileşmesinin önünü açacak hem de kamu kaynaklarının daha verimli alanlara aktarılmasını sağlayacaktır.

Yerli ve milli şirketler artmalı

Uzay endüstrisi alanında Amerika Birleşik Devletleri'nin uzay programı çalışmalarından sorumlu kurum NASA ile Elon Musk’ın özel uzak şirketi SpaceX arasında yapılan anlaşmalar neticesinde ortaya çıkan ürünler, NASA’nın uzay operasyonları maliyetlerini aşağı çekerken bu alanda daha dinamik bir şirketin ortaya çıkmasına vesile oldu. SpaceX firmasının burada elde ettiği tecrübe ile uzay turizmi alanında ortaya attığı fikirler, özel sektör reflekslerinin ticarileşme ve ekonomik alan oluşturma konusunda çok daha verimli olduğunu gözler önüne seriyor. Bilişim alanında daha fazla yerli ve milli şirket oluşturmalı, yeni girişimcilerin bu alana yatırım yapmalarını teşvik etmeliyiz. Kamu ile doğrudan rekabete giremeyecek olan genç girişimciler için uygun rekabet ortamları oluşturarak bu alanlarda kendilerine hedefler koymalarının önünü açmalı. Kamunun doğrudan üretici olmaktan öte, girişimcilerin doğru alanlarda üretim yapmalarını sağlayacak düzenleyici ve denetleyici bir konum alması bu konuda atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.