USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Ebru Akdağ

YAZARLAR

1.05.2024 11:22:00

DİJİTAL TEKNOLOJİLER SÜRDÜRÜLEBİLİR GIDA SİSTEMLERİNE GEÇİŞİ HIZLANDIRIYOR

Bugün iklim değişikliği, salgın hastalıkların ve savaşların patlak vermesi gibi nedenlerle örneğine rastlanmamış bir şekilde birbiriyle bağlantılı çevresel, toplumsal ve ekonomik zorluklarla karşı karşıyayız. Bu küresel sorunlar, gıda güvenliği ve güvencesini tehdit ederken acil bilimsel çözümlerin ve teknolojik yaklaşımların gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor. Halihazırda tarım ve gıda sistemleri, çiftçilerden tüketicilere kadar gıda tedarik zincirinin farklı aşamalarında dijital bir dönüşümden geçiyor. Gelinen noktada tarım ve gıda endüstrisinde iki mega-trend öne çıkıyor; bitkisel diyetlere geçiş ve gıda üretimi ile tüketim kalıplarında dijital dönüşüm.

GELİŞİM HIZLA DEVAM EDİYOR

Günümüzün diyet tercihleri; sürdürülebilir, bitki bazlı protein alternatiflerini destekliyor. Bu da gıda bilimcileri ve endüstrisini gıda işleme teknolojilerine odaklanmaya teşvik ediyor. Bir yandan, birçok yenilikçi teknoloji ve protein kaynağı daha sürdürülebilir gıda sistemleri, besin kalitesinin ve gıda güvenliğinin gelişimine kapı aralıyor. Diğer yandan birçok gelişmiş dijital teknoloji gıda sistemi çıktılarını iyileştirmek amacıyla akıllı çiftliklerde ve akıllı gıda fabrikalarında giderek artan bir şekilde uygulanıyor. Bir diğer deyişle önümüzde her biri çoklu avantaj yelpazesine sahip ikili bir fırsat bulunuyor.

İNOVATİF GELİŞMELER

Formülasyon/işleme alanındaki yenilikler, geleneksel hayvansal ürünlere benzer özelliklere (tat, lezzet ve doku) sahip yeni nesil bitki bazlı gıdaların üretilmesinde kullanılıyor. Örneğin, sığır ve tavuk etinin gerçek tadını ve görünümünü taklit etmek için bitki bazlı gıdalara dahil edilmek üzere tatlandırma ve renklendirme çözümlerine yatırım yapılıyor. Maskeleme ajanları da bitki bazlı istenmeyen tatlar ve buruklukla mücadelede önemli bir rol oynuyor.

YENİ ARAÇLAR GELİŞTİRİLİYOR

Ayrıca, ekstrüzyon gibi geleneksel yöntemlerin iyileştirilmesi ve 3D baskı gibi yeni araçların geliştirilmesi yoluyla işleme teknolojilerindeki ilerlemeler, bitki proteinlerinin yapılarının et benzeri bir deneyim yaratacak şekilde değişmesini sağlıyor. Dahası bu gelişmeler sadece et, süt, yumurta ve deniz ürünleri gibi hayvansal gıdaların alternatifleri için geçerli değil. Zaten bitki bazlı olan ekmekler, bisküviler, çorbalar, tahıl atıştırmalıkları ve barlar gibi ürünler bitkisel proteinler ve liflerle zenginleştirilerek daha fonksiyonel hale getirilebiliyor. Örneğin, tekstüre edilmiş sebze proteinleri (et alternatiflerinin ana bileşeni) atıştırmalıklarda gevrekliği sağlamak ile protein artırmak ve çorbalarda kıvamı koyulaştırmak için giderek daha fazla kullanılıyor.

GÜNÜMÜZÜN PARLAYAN YILDIZI BİTKİSEL BESLENME

Günümüz bitkisel ürünler pazarı; geleneksel et, deniz ürünleri, yumurta ve süt ürünlerine sürdürülebilir alternatifler olarak giderek daha fazla önerilen bitki bazlı gıda ürünlerine olan talebin artması nedeniyle ivme kazanmış durumda. Ancak tüketicilerin duyusal özellikler ve beslenme kalitesine yönelik önyargıları ve yeni ürünlere karşı psikolojik çekingenlik (gıda neofobisi) gibi çeşitli engeller, bitkisel gıdaların yaygınlaşmasını yavaşlatıyor. Buna rağmen bitkisel beslenme kuşkusuz günümüzün parlayan yıldızı olmaya devam edecek. Kamuoyuna bitkisel ürünlerin avantajları hakkında kapsamlı bilgi verilmesi ve gıda sistemine yeni teknolojilerin uygun şekilde entegre edilmesiyle bu engeller kolaylıkla aşılacak. Gerçekten de yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti, blok zinciri, robotik ve akıllı sensörler gibi Endüstri 4.0 teknolojileri, tarım ve gıda sektöründeki birçok zorluğu çözmek için daha sıklıkla uygulanıyor. Yapılan araştırmalar dijital teknolojilerin ve diğer teknolojik ilerlemelerin, daha sürdürülebilir gıda sistemlerine geçişe katkıda bulunarak bitkisel diyetlere geçişi hızlandırabileceğini gösteriyor.

IOT TABANLI TEKNOLOJİLER GIDA İSRAFINI AZALTIRKEN ÜRÜN VERİMLİLİĞİNİ ARTIRIYOR

Burada sadece besinsel değerde artışın getireceği faydadan bahsetmiyoruz. Bitki bazlı gıdaların yolculuğu, ilk bitkisel üretimden işleme, dağıtım, perakende ve nihayetinde tüketiciye ulaşana kadar, gıdanın beslenme kalitesini, güvenliğini ve şeffaflığını artırabilecek dijital çözümlerle desteklenebilir. Örneğin, IoT tabanlı teknolojiler, meyve-sebze tedarik zincirinin çeşitli aşamalarında kullanılarak, birçok tarımsal operasyonun doğru kontrolünü ve izlenmesini sağlıyor, böylece gıda israfını azaltırken ürün verimliliğini artırıyor. Yapay zeka tabanlı çözümler; tarım aşamasında toprağı test etme, ürün verimini artırma, olgun ürünleri otomatik olarak tespit etme, mahsul hastalıklarını öngörme gibi birçok fırsat sunabildiği gibi, imalat aşamalarında bitki bazlı ürünler için yeni tarifler geliştirmek için de kullanılabilir.

BİTKİSEL YENİLİKLER DAHA ÇOK BENİMSENMELİ

Endüstri 4.0 ve diğer dijital teknolojiler tarım ve gıda sektöründe adeta yeni bir çağın kapılarını aralıyor. Akıllı gıda üretimi ve imalatını mümkün kılan bu teknolojiler gıdayı sonraki nesillere de taşıyor. Ancak bu dijital devrimin de aşılması gereken engelleri var. Bu süreçte hem yeni teknolojilerin başarılı bir şekilde uygulanmasını sağlamak için gereken yatırım, bilgi ve becerilerin yakalanması hem de teknofobi ve değişime direnç gibi engellerin aşılması gerekiyor. Tüm bu engellerin üstesinden gelmek için dengeli ve sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmak üzere disiplinler arası araştırmaların teşvik edilmesi şart. Bitkisel yeniliklerin daha çok benimsenmesi ve gıda tedarik zincirinde yeni teknolojilerin kullanılmasıyla, verimli dijital ve ekolojik geçişler mümkün olacak ve böylece gerek insanların sağlığı gerekse gezegenimizin geleceğine olumlu katkılar sunulabilecek.