USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Dr. Özgür Deniz Tezcan

YAZARLAR

1.11.2020 00:00:00

Türkiye, sağlık turizmi açısından şanslı bir konumda

İleri düzeyde uzmanlaşmış hekim, yardımcı sağlık personeli, teknik altyapı, tıbbi ekipman, modern sağlık tesisleri ile çevre ülkelerle karşılaştırıldığımızda çok iyi durumda olduğumuzu güvenle söyleyebiliriz

Sağlık turizmi özellikle son 20 yıl içinde büyüyen bir sektör. Yılda %20 gibi büyük bir hızla büyüyor. Bu büyümenin sürmesi ve 2025 yılında küresel ölçekte 130 milyar dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor. Termal merkezde bir haftalık konaklama, hidroterapi hizmetleri de bu sepetin içine giriyor; komplike multidisipliner onkoloji tedavileri de. 

HASTALARI, EVLERİNDEN UZAKTA ÜSTELİK YABANCI BİR ORTAMDA SAĞLIK HİZMETİ ALMAYA İTEN NE?  

Az gelişmiş ülkelerden daha gelişmiş ülkelere seyahatlerin başlıca nedeni, kendi ülkelerinde ulaşamadıkları yüksek teknoloji ve bazı kanser cerrahileri gibi uzmanlık gerektiren hizmetlere ulaşma gerekliliği... 

Gelişmiş ülkelerden daha az gelişmiş ülkelere seyahatlerin başlıca motivasyonu, iyi kalitede sağlık hizmetini ucuza alabilme şansı. Bir Amerikalı, diş tedavisi için Hindistan’a veya Tayland’a gittiğinde tek bir dişin tedavisinden tasarruf ettiği para ile uçak biletini, ikinci diş için tasarruf ettiği para ile de bir haftalık deniz kenarı tatilini karşılayabiliyor. Diz protezini ülkesinde 25.000-40.000 dolar aralığında yaptırabilirken, aynı işlem Meksika’da 10.000-13.000 dolara, Hindistan’da 5.500-7.000 dolara yapılabiliyor. Yurt dışında tedaviyi cazip kılan nedenlerinden biri de uzun bekleme süreleri olabiliyor. 

SAĞLIK TURİZMİNDEN ASLAN PAYINI KİM ALIYOR?

Bu büyüyen pazarda hakimiyet kurmak için kıran kırana bir rekabet var. Tayland, yılda iki milyondan fazla sağlık turistini kendine çekiyor. Sağlık turizmindeki potansiyeli erken gören, bu yönde planlı yatırımlar yapan, aynı zamanda hedefi vuran pazarlama çalışmalarına imza atmış bir ülke. Bu sayede, Güneydoğu Asya’da sağlık turizmi denince, çoğu kişinin aklına ilk gelen ülke olmuş. 66 adet JCI* akreditasyonlu hastanesi var. Hindistan 34 JCI akredite hastanesi ve sektördeki en rekabetçi fiyatları ile sağlık turizminde gelirlerini ve hasta sayılarını artıran bir ülke. Hindistan hükümeti de sektörü destekliyor. 2020 hedefleri, 9 milyar dolar gelir. Birleşik Arap Emirlikleri 194 JCI akredite hastane ve Dubai Healthcare City  ismini verdikleri serbest bölge ile Orta Doğu bölgesindeki hastaları hedefliyorlar. Körfez bölgesi sakinleri eskiden beri cerrahi, girişimsel işlem ve komplike tedaviler için Almanya, İsviçre ve ABD'yi tercih etme alışkanlığında.

Çok kısa zamanda çok büyük bir hedefi tutturma gayreti içinde oldukları görülüyor. Tıbbi kadronun büyük kısmının ekspatlardan oluşması en zayıf yönleri. ABD, ileri tıbbi uygulamalarda temsil ettiği 'son nokta' ünü sayesinde hizmet bedellerini karşılayabilen varlıklı hastalar tarafından tercih ediliyor. Harvard, Johns Hopkins ve Cleveland Klinik gibi öncü kuruluşların bünyesinde yabancı hastaların tıbbi süreçlerini kolaylaştırmak için oluşturmuş özel birimler mevcut. Amerika böylece yılda yaklaşık 400 bin hasta alıyor ve bunlardan 5 milyar dolar civarında gelir elde ediyor. 

Çin de bu gelişen sektörden payını almak için 2013 yılında düğmeye bastı ve 'Hainan International Medical Tourism Zone' adında bir bölge oluşturdu. Bölgenin yüzölçümü 46 kilometrekare. Yaklaşık Sapanca Gölü kadar büyük bir alan. İnşaat alanı 10 kilometrekare. Bölge tam faaliyete geçtiğinde 40 bin kişi çalışıyor olacak. Bu serbest bölgeye tıbbi cihaz, teknoloji ve ilaç girişlerinin kolayca yapılabilmesi için özel düzenlemeler getirilmiş. Bu devasa bölge sadece hastaneler ve sağlık hizmetleri için değil, sağlıkla yakından uzaktan ilgili tüm araştırma geliştirme faaliyetleri ve endüstri için de bir üretim ve kuluçka bölgesi olarak planlanmış. Bölgeden yılda 15 milyar dolarlık gelir elde edileceği hesaplanıyor. 

TÜRKİYE'DE SON DURUM

Ülkemiz sağlık turizmi açısından şanslı bir konumda. Dört saatlik uçuş mesafesinde bir milyara yakın nüfus yerleşik. İleri düzeyde uzmanlaşmış hekim, yardımcı sağlık personeli, teknik altyapı, tıbbi ekipman, modern sağlık tesisleri ile çevre ülkelerle karşılaştırıldığımızda çok iyi durumda olduğumuzu güvenle söyleyebiliriz. Ülkemizde JCI akreditasyonuna sahip 33 sağlık kurumu var. Bunun ötesinde; cerrahi alan enfeksiyon oranları, komplikasyon oranları, hastane enfeksiyonu sayıları gibi objektif kriterler üzerinden değerlendirildiğinde ülkemizde köklü geçmişe sahip özel sağlık kuruluşlarında sunulan sağlık hizmetlerinin Batı Avrupa ortalamasının üzerinde, Kuzey Amerika standartlarında olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Bu fırsatın görülmesi ile 2012 Haziran ayında Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı kuruldu. 2017 Temmuz ayında Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmelik ile hem aracı kuruluşların hem de hizmet sağlayıcısı sağlık kuruluşlarının faaliyetleri düzenlendi. Diğer taraftan gelir ve kurumlar vergisinde kısmi muafiyet, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde kullanılan kaynaklar için kısmi geri ödeme imkanları, hastaların uçak bileti bedellerinde geri ödeme ile ilgili düzenlemeler çıkartıldı. Son olarak 2018 tarihinde ülkemizdeki kamu ve özel uluslararası sağlık hizmetlerinin tanıtımı, desteklenmesi ve koordinasyonu için Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi (USHAŞ) kuruldu. Sağlık Bakanlığı kendi tesisleri, özellikle yeni şehir hastaneleri ile pastadan pay almak istiyor.

COVID-19 VE SAĞLIK TURİZMİ

Pandemi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık turizmini çok olumsuz etkiledi. Sınırların kapalı olduğu dönemde hastalar sürmekte olan hayati tedavileri için bile ülkeye giriş yapamadılar. Pandeminin şiddetinin azalması ile beraber, USHAŞ denetiminde, kontrollü açılma başladı ve bir süre sonra tüm kısıtlamalar kaldırıldı. Şimdi eski yükselişimizi yakalama gayretindeyiz.  Sağlık turizminin ülkemize döviz kazandıran önemli bir sektör olarak gelişmesini arzu ediyoruz. Amerikalı hastaların tedavi destinasyonu seçme davranışını araştıran Smith ve Forgione’nin iki kademeli tercih modeli alım gücü yüksek hastaları ülkemize çekme yolunda aydınlatıcı olabilir. Bu modele göre yurt dışından sağlık hizmeti almayı düşünen kişi önce ülke sona hastane seçimi yapıyor. Ülke seçiminde belirleyici faktörler ülkenin ekonomik durumu, politik iklimi, adli ve hukuksal kurumlarına güven. Hastane ve doktor tercihi genellikle ikinci kademede yapılıyor. 

90'lı yıllardan bu yana turizm konusunda gösterdiğimiz performansın bir benzerini sağlık turizminde de gösterebilecek miyiz zaman gösterecek.