Türkiye, otomotiv endüstrisinde artık yalnızca bir üretim üssü değil; küresel tedarik zincirinin vazgeçilmez halkalarından biri. Bugün geldiğimiz noktada, 200'ün üzerinde Ar-Ge ve Tasarım Merkezi'nin faaliyet gösterdiği güçlü bir ekosistemle hareket ediyoruz. İhracatta katma değeri artırmanın en etkin yolu olan inovasyon ve Ar-Ge yatırımlarımızı her geçen gün daha da derinleştiriyoruz. Elektrikli araç üretimi, batarya teknolojileri, otonom sürüş sistemleri ve dijitalleşme... Geleceğin otomotiv dünyasını şekillendiren tüm bu alanlar, bizim de stratejik önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu yatırımlar sadece mevcut ürünlerimizi iyileştirmekle kalmıyor; aynı zamanda yeni nesil araçların üretim süreçlerini yeniden tanımlıyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE KARARLIYIZ
Yeşil dönüşüm, yalnızca çevre duyarlılığı değil, aynı zamanda küresel rekabette ayakta kalabilmenin de anahtarı haline geldi. Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakatı ile birlikte çevre dostu üretim artık bir tercih değil, zorunluluk. Bu bağlamda karbon nötr üretim hedefi, çevre dostu tedarik zincirleri ve ileri teknoloji ürün geliştirme gibi alanlara daha fazla yoğunlaşıyoruz. Üniversiteler ve araştırma merkezleriyle iş birliklerimiz de bu hedefleri gerçekleştirme yolunda bize büyük güç katıyor.
"Elektrikli araçlardan dijitalleşmeye, yeşil dönüşümden küresel tedarik zincirine uzanan bu büyük dönüşümde Türkiye artık sadece bir üretici değil; otomotivin geleceğini şekillendiren bir inovasyon üssü konumunda"
YERLİLİK ORANI UYARISI
Ancak burada altını çizmemiz gereken önemli bir gerçek var: Türkiye'de geleneksel araç üretiminde yerlilik oranı yüzde 80'lere ulaşırken, elektrikli araçlarda bu oran yüzde 30'lara kadar düşüyor. Bu durum, teknolojik dönüşüme daha hızlı ve kararlı biçimde adapte olmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Sanayi ve kamu iş birliğiyle hazırlanacak ortak bir yol haritası; batarya üretimi, şarj altyapısı ve yeni nesil araç teknolojilerine yönelik yatırımların daha etkin teşvik edilmesini sağlayacaktır.
Bugün Ford Otosan ve TOGG'un elektrikli araç yatırımları, Toyota'nın plug-in hibrit hamleleri, elektrikli otobüslerdeki liderliğimiz ve gündemdeki Çin yatırımlarıyla birlikte Türkiye'nin otomotiv ihracatı 40 milyar dolar bandına ulaşmış durumda.
Bu ivmeyle 2030'a kadar 50-55 milyar dolar seviyelerine erişmemiz mümkün. Tüm bu başarı hikayeleri, Türk otomotiv sanayisinin kriz anlarında dahi esnek üretim kabiliyeti ve yüksek adaptasyon gücü sayesinde gerçekleşiyor. Değişen küresel taleplere hızla uyum sağlayan müşteri odaklı üretim anlayışımız, sektördeki rekabetçiliğimizi sürekli pekiştiriyor.
DİJİTAL VE YEŞİL DÖNÜŞÜM EL ELE
OİB olarak dijital dönüşüm ve inovasyon alanındaki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Devletimizin, Ticaret Bakanlığımızın, çatı kuruluşumuz TİM'in ve tüm sektör paydaşlarımızın oluşturduğu sinerji ile Türkiye'nin orta vadede karbon nötr araçlar konusunda önemli bir üretim ve inovasyon merkezi haline geleceğine yürekten inanıyoruz. Dijitalleşme ve sürdürülebilirliğin aynı potada eridiği bu dönüşüm süreci yalnızca sektörümüzün değil, ülkemizin ekonomik geleceğinin de yapı taşlarından biri olacak.