USD

40.1704
0.22%

EUR

47.0707
0.08%

GBP

54.2166
-0.36%

ALTIN GR

4335.044
1.2%

BIST 100

10358.46
0.26%

Yaşam

02 Ocak 2015 14:19

VERDİĞİMİZ SÖZLERİ NEDEN TUTAMAYIZ?

VERDİĞİMİZ SÖZLERİ NEDEN TUTAMAYIZ?

VERDİĞİMİZ SÖZLERİ NEDEN TUTAMAYIZ?
Yeni yıla girdik. Birçok kişi hayatında bazı şeyleri daha farklı yapmak, uygun bulmadığı bazı davranışlarından vazgeçmek, daha sağlıklı ve iyi olduğunu düşündüğü yeni alışkanlıklar geliştirmek ister. Ancak hem kişisel yaşantılarımızdan hem de gözlemlerimizden bu kararların çoğunun ya daha başlangıçta uygulamaya konulmadığını, uygulamaya koyulsa da kısa bir süre sonra alınan kararlardan vazgeçildiğini ve sonuçsuz kaldığını biliyoruz. Bu durum bilim adamlarının dikkatini  çekmiş ve araştırmalarına konu olmuştur. Bir araştırmaya göre duygular bir sözü vermeye zorlarken, kişinin kapasitesi bu sözü gerçekleştirmek için yeterli olmuyor. Çünkü hisseden beyin, kişiyi haz verecek olana yöneltiyor ancak düşünen beyinin kontrolü ele alması gereken dönemde hisseden beyin, bu duruma bir kılıf uyduruyor. Gerçekte bu durum bir erteleme ve öz kontrol sorunudur. İnsanlar diyet yapmaya, egzersizlerini düzenli sürdürmeye veya para biriktirmeye karar verdikleri zaman, düşünen beynin denetiminde ve sakin bir ruh hali içindedir. Oysa alınan kararları uygulama koşullarında durum farklıdır. Yorgun olduğumuz ve irademiz zayıfladığı zaman bir sigarayı kendimize hak görmek, yorucu bir günün sonunda egzersiz yapıp ter atmayı gözümüzde büyütmek, vitrinde gözümüzü alan ayakkabıyı bugün alıp kredi kartının sunduğu avantajı kullanarak üç ay sonra ödemeye başlamak ve kontrolü bütünüyle hisseden beyine bırakmak çok daha rahat ve kolaydır.
 
ÖZGÜRLÜK NE KADAR YARARLI?
Öğrencilerinin ödevlerini zamanını geçirdikten sonra teslim etmek için öne sürdükleri bahaneler Dan Ariely’i bu konuda bir araştırma yapmaya yöneltti. Ariely, ders yılı başında yıl içinde teslim edecekleri ödev için üç farklı sınıfta üç farklı yöntem uyguladı. Birinci gruptan, üç ödevi ders yılının kaçıncı haftalarında teslim edeceklerine kendilerinin karar vermeleri ve bunu  bildirmeleri istendi. İkinci grup, üç ödevin teslim tarihi konusunda bütünüyle serbest bırakıldı. Üçüncü gruba ise üç ödevin teslimi ile ilgili kesin tarihler verildi. Bunun sonucunda en iyi notları alan grubun kendilerine kesin teslim tarihi verilmiş olan grup olduğu görüldü. Ödevleri için kendileri teslim tarihini seçen ve bunu bildiren grubun ikinci derecede iyi olduğu, en kötü sonuçları alan grubun  ise ödev teslim tarihleri konusunda  bütünüyle özgür bırakılan grup oldu. Öğrencilerin özgür bırakıldığı grupta ödevlerin aceleyle, özensiz  ve “yapmış olmak için yapılmış” olduğu görülmüştür. Bu araştırmadan yola çıkarak, insanların verdikleri sözleri tutması için otoriteyi temsil eden bir dış denetime ihtiyaç olduğunu söylemek mümkündür. Kendimize verdiğimiz sözleri tutmak konusunda bu her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda uygun olan yol verdiğimiz sözü çevremizdekilerle paylaşmak olabilir. Böylece kişi kendisini taahhüt altına almış ve verdiği sözü tutmak konusunda kendi kendisine bir dış kontrol uygulamış olmaktadır. Bunun en önemli nedeni insanın kendisiyle tutarlı olma isteğidir. 
 
SÖZ VERMEDEN ÖNCE
Kendinize verdiğiniz sözleri tutmak konusunda bugüne kadar olan performansınızı gözden geçirin. Tutamadığınız sözlerin sayısı verdiğiniz sözlerden fazlaysa kendinize şu soruları sormanızda yarar var: “Verdiğim sözün arkasındaki niyetim nedir? Verdiğim sözü tutmak bana ne kazandıracak?” “Bu sözü tutmak benim için ne kadar önemli? Bununla kendime mi yarar sağlayacağım, yoksa esas yarar çevremde değer verdiğim kişiler için mi geçerli olacak?”
 
SONUÇ
Bütün okuyucularımıza yeni yılın sağlık ve huzur getirmesini ve verdikleri sözleri tutarak onları hayat amaçlarına yaklaştıran bir yıl olmasını dileriz.
 
Kaynaklar:
Dr. Heidi Grand Halvorson; The Surprising Reason Why We Break Promises: HuffingtonPost. 01 Kasım 2013  http://www.huffingtonpost.com/heidi-grant-halvorson-phd/breaking-promises_b_2449631.html
Ariely,D., Wertenbroch,K.; Procastination, Deadlines and Performance: Self Control by Precommitment. Psychological Science. 2002.
EN ÇOK OKUNANLAR