USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Yaşam

31 Mayıs 2012 12:18

PROF. DR. ACAR BALTAŞ

PROF. DR. ACAR BALTAŞ

PROF. DR. ACAR BALTAŞ

SOSYAL ÇEVRE VE MUTLULUK...

İnsanların büyük çoğunlukla dar bir cevrede ve yalnızlık içinde yaşadığı anglo-sakson kültürünü esas alan Batı kaynaklı araştırmalar, aile dışındaki kişilerle sosyalleşmeye büyük önem veriyor. Örneğin Gallup Sağlık Anketi, mutluluk sıralamasında ilk 10 içerisindeki Amerikalıların aile ve arkadaşlarıyla günde 6-7 saat sosyalleştiğini ortaya koymuş ve bu sürenin insan mutluluğu açısından önemli olduğu bildirilmiştir. Oysa Türkiye’de yaşayanların büyük çoğunluğu, kendi hayatlarının doğal akışında bu süreyi aşan bir sosyalleşme imkanına sahip. Kişiyi zihinsel ve duygusal açıdan tatmin edecek tartışmalara girmek, yakın arkadaşlara sahip olmak iyilik halini ve mutluluğu etkiliyor. Benzer şekilde hayatından memnun ve mutlu insanlarla dolu bir çevrede bulunmak da mutluluğu olumlu yönde etkiliyor.    

Aşağıda sıralanan adımlar böyle bir çevrenin oluşturulmasına katkı sağlıyor:
Sosyal çevrenizi gözden geçirin ve genişletin: En çok vakit geçirdiğiniz 10 arkadaşınızın listesini çıkartın. Bu arkadaşlarınızı duygu durumları açısından değerlendirin. Hayata bakışları ne kadar yapıcı? Başınız sıkıştığınızda bu arkadaşlarınıza ne kadar güvenebilirsiniz? Onlarla yaptığınız sohbet size bir şey katıyor mu? Yoksa sadece dedikodu yapıp havadan sudan konuşup vakit mi öldürüyorsunuz?

Ortak değer ve heyecanlarınızı paylaşabileceğiniz bir gruba katılın: Bu grup bir sivil toplum kuruluşu olabileceği gibi birlikte seyahat edebileceğiniz doğa yürüyüşü yapacağınız veya kitap okuyabileceğiniz bir grup olabilir. Belirli bir amaçla içine girilebilecek gruplarda kişiler zaman içinde paylaştıkları ortak heyecan nedeniyle birbirlerine destek olur, birbirlerini daha iyi anlar ve bir güven çemberi oluştururlar. Yeni annelerin oluşturdukları gruplar, bisiklete binmek amacıyla bir araya gelen topluluklar, tango gibi belirli bir anlayışla dans figürleri geliştirilen gruplar bu konuda verilebilecek farklı örnekler...

Duygu dünyanıza manevi boyutu katın: İnsanların hissettiği iyilik haliyle manevi boyutun varlığı arasındaki ilişki, birçok araştırmayla ortaya kondu. Din inanışı insanlarda maneviyatı geliştirmek açısından çok açık yol ve yöntemler verir. Ancak bu konuda dini inanışın ne olduğunun önemi yoktur. Örneğin sadece kitaplı dinler değil, Budizm veya Japonların atalara inanç gibi tanrısı olmayan inanç sistemleri de maneviyatı teşvik eder ve insanlarda anlam duygusu oluşturur. Kişinin kendini adadığı bir sivil toplum örgütü de aynı işlevi görebilir. Önemli olan kişinin kendini aşan bir amaca hizmet ettiği duygusunu yaşamasıdır. Kendinden daha az şanslı insanlara yardım etmeyi kendisine görev sayan bir insan, iyilik etmenin verdiği hazzı yaşayarak doyuma ulaşır. Hayatlarında maneviyat boyutu olan insanların, paranın sağladığı imkanlara ve sağlayacağı konfora ulaşmak için büyük bir açlık duymadıkları bulunmuştur. Manevi bir değer etrafında toplanan ve düzenli bir araya gelen toplulukların üyelerinin stres düzeylerinin daha düşük olduğu, sosyal ilişki ağlarının daha geniş olduğu, daha az riskli davranışlar sergilediği, herhangi bir konuda aşırıya kaçmadıkları görülmüştür.  

Hayatınızı geçirmek için doğru insanı bulun: Yapılan birçok araştırmanın ortak sonucu, uzun süreli dengeli bir ilişkiye sahip olanların stres düzeylerinin daha düşük olduğudur. Kötü evliliklerin ve kısa süreli beraberliklerin kronik strese neden olarak birçok hastalığın hazırlayıcısı olduğu bilinir. Hayatlarında böyle bir beraberlik olmayanlar için, doğru beraberlikler adına atılacak adımları basitleştirerek şöyle sıralayabiliriz:
Dış güzellik ve cazibenin ardına bakın. Cinsel ve duygusal çekim geride kaldıktan sonra bu insanla paylaşacağınız ortaklıklar size heyecan verecek mi? İnsan bir süre sonra başlangıçta hayran olduğu güçlü kasların veya estetik vücut çizgilerinin cazibesine alışır. İnsanları bir arada tutan “değerleri”dir. Ancak günümüzde birçok kişi değerlerin ne anlama geldiğini bilmeden, kendi değerlerini tanımadan, karşısındakinin değerleriyle ipuçlarını algılamadan evlenmektedir.
Bu sakıncalardan korunmak için kendinize benzerlikler gösteren kişiyi seçebilirsiniz. Benzer sosyo-kültürel yapıda olmak, aile açısından birbirine yakın eğitim ve gelir düzeyinde olmak, ortak zevk ve ilgi alanları bulunmak, sağlıklı bir beraberlik sürdürmeyi kolaylaştırmaktadır. Gelecek yazımızın konusu evinizde yaratacağınız ortamın kişisel mutluluk üzerindeki etkileri olacaktır.

EN ÇOK OKUNANLAR