- Bildiğimiz kadarıyla uzun yıllar önemli markalarda ve kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra profesyonel hayatı bırakıp kendi yolunuzu çizdiniz... Birçok insanın hayali olan bu yolculuğu düşünenler için neler önerirsiniz?

Avusturya Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi'nde ekonomi bölümünde lisans eğitimimi tamamladım. Chanel ve Herman Miller gibi uluslararası çapta önemli iki markanın Türkiye müdürlüğü görevini üstlendim. İnsan evrildikçe hayalleri de kimlik değiştiriyor. Çocukluğumdan itibaren farklı kültürlere olan merakım, yabancı diller, o yabancılarla iletişim kurma isteğim, kariyerimin başlangıcında beni tam da oraya doğru yönlendirdi. O zaman buydu büyük hayalim. Ve uzunca bir süre devam eden bir hayale yolculuk oldu benimkisi. Uluslararası en iyi şirketlerde yöneticilik yapmak, sürekli seyahat etmek, yeni insanlarla tanışmak benim için oldukça cezbediciydi. Öylesine güçlüydü ki, İÇ'imle birlikte derin hayallerimin değişmeye başladığını fark edemedim bir süre. Yeni çıkan kitabım, 'Benden Bana Bir Adım'da yazdığım gibi yaşamın çeşitli evrelerinde, insana içsel çağrılar gelir. İçteki bilge sestir bu. Ama DIŞ'taki cezbe çok güçlüyken içteki bu sesi duymak güçleşir. Biz duymadıkça da içteki çağrılar sertleşir. Bana da böyle oldu işte. Çağrılar öylesine güçlü ve sert hale geldi ki, duymamak mümkün değildi. Yaşamımda ciddi kırılmalar oldu ve kalbim acıyordu, derinden hissettim bu acıyı. Sonrasında ise kariyerimde çok iyi bir noktadayken radikal bir değişim kaçınılmaz oldu. Kalbimi dinledim ben. Kolay oldu mu? Elbette hayır. Hatta çok zor oldu. Orta yaş döneminde seçtiğim meslek alanında bir anlamda çıraklıktan başlamak zorunda kaldım, yeniden öğrenci oldum. Şimdi bulunduğum yerden o noktaya baktığımda 'Olan her şey iyi ki olmuş' diyorum. Çok zorlandım evet ama şimdi kalbimle çok iyi dost olduk. İkimiz bir olduk, zihni faydalı bir araç olarak kullanmayı hedefledik. Böylesine bir radikal değişim için ne mi derim? Neler mi öneririm? 'Her şeye değer. Mutlaka kalbinizin sesine kulak verin, zor olacak belki ama devamında özgün ve özgür bir birey olacaksınız' derim

SAN FRANCİSCO'DA EĞİTİM ALDI

- Kendi adınızla kurduğunuz bir Psikosentez Metodu var. Tam olarak nedir, neleri kapsıyor?

Cangül Soydemir Psikosentez Metodu'nu şöyle açıklayayım: 20. yüzyılda psikiyatrist Roberto Assagioli'nin modern psikolojinin oluşumu döneminde kurduğu psikosentez eğitimini, San Francisco Psikosentez Merkezi'nde bitirdim. Ve sertifikalı uluslararası PSİKOSENTEZ Yaşam Koçu oldum böylece. 20 yıldır içsel bir yolculuk sürdürüyorum. Bu yolculuk sırasında İÇ derinliklerimde çalışırken astroloji öğrendim. Ve kendi bireysel haritam üzerinde derinleştim. Çok fayda gördüm. Yine aynı şekilde 20 yıldır meditasyon yapıyorum ve kendi oluşturduğum meditasyonlar var. İşte bu üç ayaklı sistem benim metodumu oluşturuyor. Yani Derin Astroloji (benim markam), psikosentez ve meditasyon üçlüsü. Kendini tanıma, kendini gerçekleştirme sürecinde bu üç ayaklı metot çok etkili, güvenli ve oldukça hızlı sonuçlar sağlıyor. Tüm danışanlarım ve öğrencilerimde uyguluyorum.

- Bireysel danışmanlıkların yanı sıra grup çalışmaları da yapıyorsunuz. Tüm bu süreçlerin sonunda siz kişisel gelişim konusunda en büyük engelin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Kişiler en çok nelere takılarak gelişimini engelliyor?

Grup çalışmalarından çok keyif alıyorum. Bu çalışmaları farklı iş kollarındaki şirketlerde uygulamak mümkün. Medikal ürünler sektöründe ve inşaat sektöründeki bazı şirketlerde bu çalışmaları yaptım. İki senedir QNB Finansbank Ulus şubesi çalışanlarıyla çok güzel bir grup çalışması yürütüyoruz. Duyguları tanımak, yönetmeyi öğrenmek ve meditasyonu içeriyor bu çalışmalar. Kişisel gelişim çok geniş bir kavram tabii. Kişisel gelişim için önce kendimizi tanımamız gerekir. Nasıl bir kişilik kabuğumuz var? Bu oluşmuş kabukta gerçekten bize özgü özellikler hangileri? Hangileri öğrenilmiş kalıplar? Özgün bir birey olmak, yaşamda genel olarak özgün bir yol oluşturmakla mümkün olur. Daha önceden yürünmüş, sınırları belli, başarı potansiyeli şartlara bağlanmış yolları seçmek kolaydır. Kendimizi derinden tanıyarak bize özgü bir yol oluşturmak ise zordur ama özgün bir bireye çıkan tek yol da budur. Yeni bir yol oluşturma konusundan çoğu insan çekinir, kaçınır. Çünkü başarı garantisi ister insan. Diğeri ise bir risktir, garantisi yoktur. Eleştirenler çok olur. Ama hatırlayalım; yaşam kendi içinde bir risktir zaten. Garantisi yoktur. Kontrol ettiğimiz yanılsaması içinde çoğu zaman özgün bir yaşamı ıskalarız.

- İÇ'teki benle tanışma yolunda rehberlik yapıyorsunuz. İÇ'teki benle tanışmak hem özel hem de iş hayatımıza ne gibi katkılar sağlar?

İÇ'teki 'ben'dir gerçek olan. Kalıcı olan. Gerçek manevi yaklaşım insanın insan olma yolculuğunun başından itibaren İÇ'teki ben ile buluşmayı hedefler. Günümüzde 'ben' dediğimiz şey kalın katmanlar içeren bir kişilik kabuğudur. Hangi rengi sevdiğimiz, hangi statüye sahip olduğumuz, takındığımız çeşit çeşit maskeler, sadece dış kabuğu anlatır. Oysa her insan bir 'biricik'liğe sahiptir. Ve o içteki ben'dir. Başında unvanlar olmayan, onun annesi, bunun eşi, şuranın müdürü olmayan 'ben' kim? Tek kalıcı olan, tek gerçek olan o işte. Çoğu kez bu tip içsel araştırmalar ve çalışmaların iş yaşamında yeri yokmuş gibi düşünülür. Oysa aksine çok önemlidir. Özellikle bir kariyer yapıyorsak, çeşitli zorlayıcı, zayıf ve güçlü yönlerimiz için iş yaşamı ve iş arkadaşları yoluyla bize ayna tutulacak demektir. Yani özellikle değişmesi, ehlileştirilmesi, törpülenmesi gereken iç enerjilerin patlayıcı alanı iş yaşamımız olacaktır. Biz kendimizi ilişkiler yoluyla bilebiliriz ancak. İş yaşamı da bunun 'savaş alanı' diyebiliriz. Doğru, güvenilir yöntemler ve çalışmalarla İÇ'teki ben'e yaklaştıkça, yaşamımızın her alanında yavaş yavaş dengeye kavuşuruz. Kendi biricikliğimizin bize gerçek yaşam pusulası olduğunu idrak ederiz. Ve böylece yaşamda huzur, iş yaşamında da dengeli ve huzurlu olabiliriz. Günümüz yaşamı 'başarı' hedefine kilitlenmiş durumda. Ben en büyük başarının iç keşif olduğuna inanıyorum. Bu keşif zaten 'dış'ta da başarıyı otomatik olarak getirir.

ÇALIŞANLARA GÜVENLİ ALAN VE KALP MEDİTASYONU

- Özellikle son yıllarda tüm dünya zorlu günler geçiriyor. Böyle zamanlarda odaklanmak en büyük problemlerimizden. Siz kitabınızda birçok meditasyon yönteminden bahsediyorsunuz. Özellikle çalışanların ofislerde de kısa sürede yapabileceği ve etkisini görebileceği ne gibi meditasyon önerileriniz olabilir?

Maalesef dünya zorlu döngüler içinde. Bu dönem hemen geçecek gibi de görünmüyor. Meditasyon, ama gerçek, güvenli meditasyon bu anlamda çok önemli ve gerekli. Ben iki senedir hem YouTube kanalımda videolar, hem de Spotify'da podcast olarak kendi hazırladığım güvenli meditasyonları ücretsiz, herkese açık olarak paylaşıma açtım. Yaşam koşullarının böylesine ağırlaştığı bu dönemde herkesin ulaşabileceği çalışmaların olması gerektiğini düşündüğüm için bu çalışmaları hazırladım. 'Güvenli Alan Meditasyonu' ve 'Kalp Meditasyonu'nu özellikle çalışanlar için çok öneriyorum. Kitabımda da bu meditasyonların açıklamaları mevcut. Ayrıca çok önemli olduğunu düşündüğüm 'Kişiye Özel' hazırladığım meditasyonlar var. Bireysel olarak bana başvuran kişiler için böyle özel meditasyonlar oluşturuyorum.

- Kendini gerçekleştirmek size göre nasıl mümkün olur? Herkes için aynı basamaklar mıdır kendini gerçekleştirme yolculuğu?

Kendini gerçekleştirmek bir süreç. Hem de uzun bir süreç. Günümüz insanı o kadar sabırsız ve her arzusu hemen o an gerçekleşsin hedefiyle yaşıyor ki çoğu zaman kendini gerçekleştirme konusu da hafife alınıyor diye düşünüyorum. Bu bir yolculuk. Her birimizin 'biricik' yaşam yolculuğu var. Farklı köklerden, ailelerden, kültürlerden geliyoruz. Bu bedene girerken, farklı enerjiler de getiriyoruz. Psikolojik yapımız değişik. O yüzden, kendini gerçekleştirme yolculuğunda danışana rehberlik edecek kişinin alt yapısının ve kendi içsel yolculuğunun derin, geniş spektrumlu olması çok önemli. Çünkü, her ne kadar belli çalışma metotları olsa da herkesin bireysel özellikleri göz önünde bulundurularak, o metodun bazen dışına çıkmak, farklı yöntemler eklemek gerekebilir. Bunun için de rehberin derin ve geniş bilgisinin olması gerekir elbette. İnsan önce 'Ben kendimi tanımak, kendimi gerçekleştirmek istiyorum' çağrısında samimi olmalı. Bunun geçici bir heves olmaması önemli. Bireyin 'biricik'liği içerisinde değişebilecek bir yolculuk olduğu baştan bilinmeli ve kabul edilmeli. Ve kalpten bir samimiyetle o ilk adımı atmalı. Benim bugüne kadar gözlemlerim ve edindiğim deneyim, insanın zorlanmadan, yani yaşamında büyük kayıplar, vedalar yaşamadan kolay kolay bu yolculuğa başlamadığı yönünde. Belki de o yüzden yaşam sık sık, hepimizi zor virajların, yokuşlu yolların, bazen çıkmaz sokakların içine sokuyor. Çünkü biliyor ki böyle yapmasa biz İÇ'e doğru bir adım atmayacağız.