KARGA CEVİZİ

Fazlalıklardan kurtulmak gerek. Ne anlıyorsanız artık; ne geliyorsa aklınıza fazlalık derken, hepsinden... Arınmak, sadeleşmek, basite indirgemek ve yalın haliyle görmek, görünmek gerek. Daha iyi tanımak, doğru anlamak, akıllıca yorumlamak, gönlünden konuşmak ve kendinle tanışmak için o saf özün en derinlerine inmek gerek. Doğaya dokunmak, onu duymak ve onda yaşamak gerek. Bu kadar çok gereklilik olunca, kaçınılmaz şekilde doğaya koşuyor insan. Orada vakit geçirmenin, geçirilen zamandan daha fazla huzur getirdiğini hissettiğinde de kolay kolay kopamıyor. Bu tutkunun en güzel yanı, yeni keşiflerle dolu olması. Sandığımız gibi değil, dünyanın dengesini oluşturan ağırlıkları olduğu gibi yerinde görmenin mutluluğu öyle kolay tarif edilemez. O denge ki, doğadaki her bir canlının birbirinin soyunu devam ettirmek için varolduğunda gizli. Herkes ve her şey birbirine bağlı. Aldığımız nefes bazen bir karıncanın iki ayağına bazen de bir karganın gagaları arasına sıkışmış durumda. O kadar da olur mu demeyin, neresinden bakılırsa bakılsın, tam da o kadar aslında.

Bitki ve hayvan türlerinin zenginliği de dahil olmak üzere bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bütüne biyolojik çeşitlilik (biyoçeşitlilik) dendiğini biliyoruz. Biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin sağladığı faydalar, insan hayatının devamı için olmazsa olmaz. Bitkileri düşünün örneğin; düşünün ormanları ki, onlar havayı temizleyen, erozyonu önleyen, toprağın yorgunluğunu gideren ve diğer canlılara barınma ve beslenme ortamı sağlayarak ekosisteme devamlılık kazandıran en önemli canlı türlerinden biri. Sadece bitkiler mi? Ekosistemin şaşırtıcı bir ahenkle devamını sağlayan en önemli bir diğer canlı türü olan hayvanlara ne demeli? Onlar ki, neredeyse tüm canlı türlerinin hayatlarına dokunan, bir anlamda, doğamızın temel direği. Hatta bazı hayvanların bazı bitki türlerini çoğalttıklarını söylemek yanlış olmaz. Mesela, eşekler... Eşekler, bilmeden de olsa ağaç dikerler! Yanlış duymadınız. Bildiğiniz gibi eşekler, meyve yiyebilen hayvanlardır ve yedikleri meyvelerin çekirdeklerini mide asitleri kolay kolay eritemez. Onu dışkılarıyla çıkartırlar ve böylece yeniden toprağa karışan meyve çekirdeklerinden sayısız ağaç boy verir. Dünyanın en önemli ormanlarından biri olan renk cümbüşü içindeki Amazon Ormanları’nın çoğunu bir ağaç türü oluşturur. Peki, o ağaç türleri nasıl da öyle kendiliğinden çoğalır? Bir kuş sayesinde! Amazon Ormanları’nda yaşayan bir kuş türü, o ağaçtan o ağaca aldığı meyvesini toprağa gömer ve o meyve sayesinde aynı ağaç bir başka yerde yeniden hayata merhaba der. Bilim insanları, o kuşlar yok olur ise birkaç nesil sonra Amazon Ormanları’nın yok olabileceği ortak görüşünü taşıyorlar. Eminim ki hepinizin iyi ya da kötü kendisiyle bir anısı olduğunu tahmin ettiğim karıncalardan bahsetmeden geçmek olmaz. Karıncaları gözünüzün önüne getiren en değişmez görüntünün, bir yerden bir yere taşıdıkları kabuklar, yiyecekler ya da kırıntılar olduğu kuvvetle muhtemel. Karıncaların, o kırıntılar içinde yer alan tohumların ya da çekirdeklerin sadece kabuğunu yediklerini, içlerindeki öz maddeyi toprağa bıraktıklarını biliyor muydunuz? İşte o kırıntılardan her biri, yeniden yetişmeye başlayan herhangi bir bitkinin de temel maddesi. Ama bana "Şu doğaya en büyük katkıyı veren hayvan hangisidir?" diye sorarsanız, cevabım net. Tartışmasız; doğaya ve biz insanların yaşam kalitesine en büyük destek kargalardan geliyor. Çizgi filmlerde dahi itici görüntülerle karşımıza çıkan kargalar, pek çoğumuzun hayatına 'anti-aging' dokunuşlarla gençlik katmışlardır. Bunun için ne mi yapmışlardır? Kargalar, her yerden ceviz aşırırlar bildiğiniz gibi. O cevizleri alır, uçarak yükselir ve tepeden bir yerden yere bırakırlar ki kırılsın. Kıramadıkları cevizleri ise bir yerlere gömerek saklarlar. Belki de bahçelerin, arazilerin çoğunda gördüğümüz cevizler, kargaların gömdüğü ve sonradan unuttuğu cevizlerden filizlenenen ağaçlardır. Kimbilir?

Yaşam

KARGA CEVİZİ

KARGA CEVİZİ