Dünyamız için büyük tehdit yaratan bu global problemin başlıca sebepleri, fosil yakıt kullanımından dolayı salınan karbon, enerji tüketiminden dolayı oluşturulan karbon ayak izi, tarım ilaçları ve deterjan gibi yapay tüm bileşenler tarafından yaratılan kimyasal kirlilik, buzdolabı ve klima gibi eşyaların yapımında kullanılan kloroflorokarbon gazları ve sanayileşme sonucu hayvancılık, bitki yetiştiriciliği, insan faaliyetleri sonucunda oluşan atık maddelerdir. Bu etkenlerin fiziksel ve sosyal etkileri bulunuyor. Deniz seviyesinde yükselme, tahmin edilemeyen hava koşulları, doğal afetlerde artış, arazinin bozulması ve yaban hayatı ve biyoçeşitlilik kaybı bahsedilen fiziksel etkiler arasında yer alıyor. Göç, açlık, hastalıklarda artış ve kaynak yetersizliğine bağlı savaşlar bahsedilen sosyal etkiler olarak sıralanıyor. İklim değişikliğinin Türkiye bazında etkilerine bakacak olursak, yağışlarda %20-30 arası azalma ve kuraklık yaşandığı görülüyor. Bu bağlamda 2100 yılına kadar 5°C sıcaklık artışı, Marmara ve Karadeniz Bölgeleri'nin 2070 yılıyla Akdeniz iklimine geçeceği öngörülüyor. Deniz seviyesinde yıllık 6 mm yükselme sonucunda fırtına, sıcak hava dalgası, orman yangınları, sel ve taşkın artışı ve tarımsal üretimin düşmesi gibi etkilerin görüleceği tahmin ediliyor.

KONUTLARDA KARBON SALIMININ AZALTILMASININ ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BAZINDA AKILLI ŞEHİRLERE ETKİSİ

Bugün dünya genelinde iklim değişikliğinin en önemli nedeni olan karbon salımının %40'ı bina ve yerleşimlerden kaynaklanıyor. Nüfus ve özellikle kentsel yaşam dünya genelinde artıyor ve üretilen enerjinin %40'ı yeni doğan taleplere yanıt vermeye çalışan inşaat sektöründe kullanılıyor. Dolayısıyla iklim değişikliğine engel olmada önemli bir adım olarak konutların inşaatları, ömürleri ve hatta yıkım aşamaları süresince karbon salımının azaltılması, hatta sıfır karbon bina üretiminin hedeflenmesi gerekiyor. Bu hedefe ulaşabilmek için yapılarda karbon salımının bina tasarım, malzeme seçimi, inşaat ve bina kurum sürecinde en aza indirilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması yönünde çevreye duyarlı yeni malzeme, yeni mimari tasarım ve inşaat uygulama teknolojilerinin belirlenmesi ve yaygın olarak kullanılması gerekiyor. Hızla artan sera gazı salımları ve dolayısıyla iklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olan karbon salımı ağırlıklı olarak binalardan ve inşaat sektöründen kaynaklanıyor. Türkiye ve özellikle inşaat sektörünün çok gelişmiş olduğu İstanbul özelinde, yeni üretilecek ve iyileştirilecek olan konut binalarının üretim ve kullanım süreçlerinde karbon salımının en düşük seviyeye getirilmesi için malzeme seçimi, mimari tasarım ve inşaat süreçlerini kapsayacak şekilde bir üretim önerisi, yol gösterici kılavuzlar ve prototipler çok önemlidir.

* Yağışlarda %20-30 arası azalma ve kuraklık,

* 2100 yılına kadar 5 derecelik sıcaklık artışı,

* Marmara ve Karadeniz bölgelerinin 2070 yılından itibaren Akdeniz iklimine geçmesi,

* Deniz seviyesinde yıllık 6 mm yükselme,

* Fırtına, sel ve taşkın, orman yangınları artışı ve

* Tarımsal üretimin düşmesi.

Paris İklim Antlaşması'nın temel amacı: Sıcaklık artışını 2 derece ile sınırlandırmak, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmak. Bu çerçevede;

* Avrupa Birliği 2030'a kadar emisyonlarını %55 azaltmayı hedefliyor.

* Çin, 2060 için karbon nötr olma hedefini ilan etti.

* ABD 2050 yılında karbon nötr olmayı hedefliyor.

* Türkiye ise 2030'a kadar emisyonlarının iki katına çıkacağını açıklamıştı. Yeni taahhütler henüz açıklanmadı.

İklim Değişikliğini Azaltmak İçin Yapılması Gerekenler:

* Karbon salımını azaltmak (Karbon salımı düşük konutlar üretmek, elektrikli araçlar üretmek),

* Fosil yakıt kullanımını azaltmak,

* Konutlarda ve araçlarda enerji tasarrufu sağlamak,

* Yenilenebilir enerjiye geçmek,

* Tüketici kontrolü sağlamak,

* Tüketici ve akıllı sayaçlardan toplanan enerji kullanım bilgisi sayesinde veri tabanı oluşturarak talebe karşılık arz yaratmak,

* Enerji kullanımının optimizasyonunu yapmak,

* Enerjinin doğru yönetimi ve yönlendirilmesini sağlamak.