Yeni dijital dünyaların oluşum sürecinde verimli dijital altyapılara olan ihtiyaca dikkat çeken DE-CIX'in CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı Ivo Ivanov, konuya ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyor:

"Bugün bildiğimiz haliyle internet, insanlık tarihinin en büyük altyapı projesi olsa da, bu devasa ağ şebekesi dijital geleceğimizin yüksek taleplerini karşılamak için yeterli olmayacaktır. En basit haliyle gerçek bu! Kapsayıcı internet ile geleceğin dijital altyapısına yönelik talepler tamamen yeni bir seviyeye ulaşıyor. Burada hazırlıklı olmamız gereken şey yalnızca teknolojik evrimin yeni bir aşaması değil. Bugün, altyapısal temellerinin hâlâ inşa edilmesi gereken, tamamen yeni bir dijital çağın eşiğindeyiz. Bugünün işini yarına bırakmamak en iyisi. Peki, neden? Örneğin Metaverse konseptini ele alalım ve bir tüketicinin mükemmel kullanıcı deneyimi yaşaması için gereken teknik gereksinimlere bakalım. Sanal gerçeklik veya artırılmış gerçeklik gibi uygulamalar yüksek bant genişliğinin yanı sıra son derece düşük gecikme sürelerine ihtiyaç duyuyor. Eğer kendimizi yeni dijital dünyalara mümkün olan en iyi deneyimle dahil etmek istiyorsak, daha verimli veri iletim yollarına ihtiyacımız var.

Veri paketlerinin yalnızca ağ ve kullanıcı arasında değil, aynı zamanda farklı ağlar arasında da (örneğin, hizmetlerini bir araya getirerek Metaverse'ü hayata geçiren iş ortakları arasında) düşük gidiş-dönüş süreleriyle (gecikmeler) yüksek hızlarda seyahat etmesi gerekiyor. Mevcut dijital uygulamalar (en fazla) göz açıp kapayıncaya kadarlık (yaklaşık 100 milisaniye) bir gecikme süresiyle kabul edilebilir bir kullanıcı deneyimi sağlıyor ancak bu mükemmel bir kullanıcı deneyimi için yeterli değil. Bugün bile, gerçekten iyi bir kullanıcı deneyimi için en fazla 35 milisaniyelik bir gecikme süresi gerekli. Ancak görsel, işitsel ve dokunmaya yönelik özellikler gibi sanal algıdaki her bir yenilikle birlikte, uygulamaların gecikme hassasiyeti gittikçe artıyor. Dolayısıyla geleceğin kapsayıcı sanal dünyasında, kusursuz bir kullanıcı deneyimini garanti altına almak için tek haneli milisaniye aralığında gecikmeler gerekiyor. Fakat neden böyle? Bu, insan algısının doğasında var. İnsan beyni dokunma duyusuna ilişkin bilgileri algılamak için sadece 20 milisaniye; görsel ipuçlarını işlemek için 13 milisaniye; işitsel gecikmeleri algılamak için ise bir milisaniyeden daha az bir süreye ihtiyaç duyar. Başka bir deyişle, tam anlamıyla orijinal bir kapsayıcı ortam yaratmak için bu gecikmelerin en kısasını gerçekleştirmeniz gerekir. Reaksiyonu ve etkileşimi doğal hissettirmenin ve örneğin sanal gerçeklik hastalığının önüne geçmenin tek yolu bu.

Gelecek için Web1 ve Web2 altyapıları yerine çok daha güçlü veri iletim yollarına ihtiyacımız var. Büyük hatlar ve yüksek performanslı bilgi işlemin kullanıcılara ve akıllı cihazlara mümkün olduğunca yakın olması gerekiyor. Kesintisiz ve özgün bir deneyim oluşturmak için dijital altyapı sağlayıcılarının, bir yandan artan sayıda uzmanlaşmış ve özelleştirilmiş birbirine bağlantı hizmetleri sunarken, bir yandan da yoğun, küresel olarak dağıtılmış, birbirine bağlı bir altyapı oluşturması gerekiyor.

Aynı durum, kapsayıcı internette yer edinmek ve iş potansiyelinden tam anlamıyla yararlanmak isteyen şirketler için de geçerli. Yine burada da yetkin bağlantı ortaklarıyla birlikte kendi sağlam, dağıtılmış ve dayanıklı dijital altyapılarını oluşturmaları önem kazanıyor.

Bu yaklaşımla ilgili en önemli şey, geleceğin kapsayıcı internetinin işlemesini ve başarılı olmasını istiyorsak, ittifaklara ve internet endüstrisindeki çok çeşitli şirketlerden ve değer zinciri boyunca var olan katılımcılardan gelecek iş birliklerine ihtiyacımız olacak. Bu bir egzersiz değil! Burada, dünyanın her yerinde eğitim, sağlık ve çevre için faydalar sağlayacak yeni bir dijital geleceğin, yarının dijital yaşamının eşsiz fırsatı üzerinde ortaklaşa faaliyet gösteriyoruz veya iş birliği yapıyoruz. Eski silo zihniyeti geçmişte kaldı. Onu geride bırakmamız gerekiyor. Bugünün işini yarına bırakmamak en iyisi - geleceğin interneti için! "