Yurt dışı menşeili bir mesajlaşma programı, gizlilik sözleşmesindeki kurallarında geçtiğimiz haftalarda bazı değişiklikler yaptığını duyurup, kullanıcılarından yeni sözleşmelerini onaylamasını istedi. Bu talep, bir anda ülkemizde kişisel verinin gündemin merkezine oturmasına, verilerinin gizliliği ve değeri hakkında bir farkındalığın gelişmesine neden oldu. Şirketlerden bireylere ve medyaya kadar tüm partiler; kişisel veri, verilerin mahremiyeti, verilerin yurt dışına taşınması veya paylaşılmasını çeşitli platformlarda konuşmaya, tartışmaya başladılar.
Yeni dünya düzeninin petrolü; veri
Veri, yeni ekonominin ve dünya düzeninin 'petrol'ü. Veriyi doğru tanımlayıp, konumlandırıp, süreci yönetebilen şirketler; bu yeni düzende gerek iletişimde, gerek satışta, gerek hedefleri gerçekleştirmekte gerekse de pazar rekabetinde diğerlerine oranla çok daha başarılı ve güçlü olacaklar. Ülkemizde de hem global şirketler hem de yerel markalarımız; özellikle pazarlama, satış ve iletişim süreçlerinde ciddi anlamda veri işliyor ve bu çıktılara göre strateji geliştirip, uyguluyor. Ancak uzun zamandır şirketler veriyi toplamak, işlemek ve kullanmakla, bu amaçlarla farklı farklı teknolojileri geliştirmekle o kadar yoğunlar ki, verinin gerçek değerini görme ve veriye saygı duymayı maalesef ihmal etmişler. WhatsApp ile başlayan ve daha çok uzun zaman gündemimizde kalacak olan kişisel veri, verinin mülkiyeti, tarafların hak ve sorumlulukları konuları hem şirketler açısından hem de bireysel açısından dikkatlice ele alınması ve doğru anlaşılması gereken çok önemli bir mesele.
Dünden bugüne kişisel veri
Avrupa Konseyi, 1970'li yıllardan itibaren kişisel verilerin korunması alanında çalışmalar yapmaya başladı. Bu çalışmalar neticesinde 28 Ocak 1981 tarihinde Strazburg'da imzaya açılan 'Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi', 1 Ekim 1985 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tarihten sonra Avrupa'da Kişisel Verileri Koruma amacıyla çeşitli protokol ve sözleşmeler imzalandı ve yürürlüğe alındı. Ardından Avrupa Birliği, kişisel verilerin korunması alanında ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak üzere 2012 yılında yeni bir tüzük çalışması başlattı. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu tarafından yapılan tüzük, 2016 yılında kabul edildi ve 25 Mayıs 2018'de Avrupa Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) yürürlüğe girdi. Sadece Avrupa'da değil, farklı topluluklarda da kişisel veri ve verinin korunması adına önemli çalışmalara imza atıldığı dikkat çekiyor. Türkiye'de bu konuya yönelik koruyucu çalışma ve düzenlemeler ise 2004 yılında başladı. Tüm kronolojik gelişmeler bizlere, verinin ticari önemi kadar değeri ve mahremiyetinin korunması gerekliliğini de gösteriyor. 'Verinin sahibi kim?' 'Veri sahibinin hakları neler?' 'Veriye saygı ne anlama geliyor?' Yeni dönemde bu üç soruya hem bireyler hem de şirketler nezdinde yanıt aranması gerekiyor.